GÖRÜNTÜLÜ

PÎK: Hüda Par bir devlet projesidir

Partiya Îslamiya Kurdistan (PÎK) Genel Başkanı Hikmet Serbilind, Hizbulkontra partisi Hüda Par’ın, devletin Kürt halkının ulusal mücadelesi karşısında ettiği bir proje olduğunu söyledi.

HIZBULKONTRA'DAN HÜDA PAR'A

PÎK Genel Başkanı Hikmet Serbilind, Türk devletinin 1990’larda Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı silahlandırdığı Hizbulkontra’nın (Hizbullah) AKP iktidarı döneminde siyasi ve sivil alana da taşındığını; devletin kullanma ihtiyacına göre yeniden yapılandırıldığını ve bir proje kapsamında Hüda Par’ın kurulduğunu söyledi.


ANF’ye konuşan Partiya Îslamiya Kurdistan (Kurdistan İslam Partisi) Genel Başkanı Hikmet Serbilind, Kürt halkının ulusal haklarını elde etmesi için yürüttüğü mücadelede elde ettiği kazanımlarının yok edilmesi için geliştirilen planlardan bir tanesinin de Hüda Par olduğunu vurguladı.

Serbilind, Hüda Par faktörünün ve kirli geçmişinin topluma iyice anlatılması gerektiğini belirtti. Hüda Par’ın sözde ‘İslami’ bir hareket olarak Kurdistan’da aktifleştirilmesinin 90’larda kontravari bir şekilde silahlandırılan Hizbullah süreci ile benzerlikler taşıdığını hatırlatan Serbilind, şunları söyledi: “Hüseyin Velioğlu Kurdistan’da rolü/kabulü olan bir insan değildi. Ona İslami hareketler ile ilgili görev verdiler. Kurdistan’daki İslami hareketler ile ilgili görüşmeler yaptı. Devletin desteği ve teşviki ile onları bir araya getirmeye çalıştı. Bu şekilde onları devletin kontrolüne koydu. Başlangıçta İslami bir hareket olarak biliniyordu. İslami bir söylemleri vardı fakat Kurdistan konusunda hiçbir görüşleri yoktu. Bugün de yoktur. O dönemde İran devrimi ve Müslüman Kardeşler’e mensup ideologların kitaplarının etkisi ile Kurdistan’da yeni bir yol açmaya çalıştılar. Bu şekilde İslami hareketleri kontrol etmeye çalıştılar. İslami hareketler devlet için bir tehlike oluşturmuyordu. Kürt halkının özgürlüğü için mücadele eden Kürt Özgürlük Hareketi’nin karşısında yeni bir rol ve misyon ile görevlendirdiler. Devlet, Kürt Özgürlük Hareketi’nin gelişmesini kendi açısından tehlikeli gördü. Kürt Özgürlük Hareketi’nin Kürt İslami çevrelerle ilişkilenmesine ön almak istedi. Devlet ile savaşan Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadelesinin önünü almak için bunları silahlandırdılar.” 

KÜRT MÜSLAMANLARI HEDEF ALDILAR

‘Hizbullah’ın Kürt illerindeki çalışma tarzına ve Kürtlere yönelik duruşlarına karşı çıkan Kürt Müslüman çevrelerin öncelikli olarak hedef haline getirildiğine dikkat çeken Serbilind, şöyle devam etti: “Hizbullah, Menzil grubundan başlayarak Kurdistan’da ulusal duruşları olan Kürtleri öldürmeye ve göç etmeye zorladı. Bunu devlet eliyle yaptı. Bunlar kısa süre içerisinde bir güç oldular. Sokak ortasında sivil insanları infaz ettiler. PKK’ye sempati duyanları infaz ettiler. Bunlar JİTEM merkezinde eğitim gördüler. Bunu JİTEM komutanı Arif Doğan da itiraf etti. Biz İslami Parti olarak onlara o dönemde tepki gösterdik. Onlara, madem gücünüz varsa devlete karşı savaşın, dedik. Bu bir devlet projesiydi ama binlerce Kürt gencini bu şekilde kandırdılar. Dini duygularını bu şekilde kullandılar.” 

TANSU ÇİLLER ONLARI ÖVDÜ

Hüseyin Velioğlu’nun öldürülmesinden sonra örgüt ile ilgili yaşanan tartışmalar hakkında dönemin başbakanlarından Tansu Çiller’in “Onlardan yeterince yararlanmadık. Onlar devletin bekası için önemli işler yaptılar” itirafını hatırlatan Serbilind, şunları ifade etti: “Velioğlu o evde öldürülmedi. Benim aldığım duyumlara göre sadece cenazesi o eve getirildi. Yanındakilere hiçbir şey olmaması tesadüf olamazdı. O dönemde onlara kanan gençler yaptıkları eylemleri sorguladı. Kürtlere karşı işledikleri suçu fark ettiler. Bu gençlerin çoğunu içlerinde infaz ettiler. Yine İslami düşünceyi savunan bütün Kürt ileri gelenlerini infaz ettiler. Fidan Güngör, Zehra Vakfı Başkanı İzzetin Yıldırım gibi onları onaylamayan herkesi infaz ettiler. Bunlar Kürt halkına düşmanlık yaptılar. İslam adına yaptıkları İslam’a hakarettir. Onlardan bazılarını içeri attılar. Bu bir plandı.”

KÜRTLERE KARŞI DAİŞ’İ DESTEKLEDİLER

AKP iktidarı döneminde Hizbullah yapısının tekrar sisteme dahil edilmesi çalışmalarının yürütüldüğünü dile getiren Serbilind, şöyle konuştu: “Sonra bunları Mustazzaflar Derneği adıyla Türk istihbaratına çalışan şahıslar üzerinden kurdular. İşte Hamza Türkmen gibileri Kurdistan’a getirip konferanslar düzenliyordu. İkinci kandırmayı da bu şekilde yaptılar. AKP iktidarı döneminde yine bunları kullanma ihtiyacı duydular. Bu sefer Hüda Par’ı kurdular. Bu da bir projedir. Hizbullah’ın silahlı olarak arkasında durduğu Hüda Par’ı bir plan dahilinde kurdular. Kürt halkının ulusal hakları için yürüttüğü çalışmalara karşı devletin organize ettiği yeni ve tehlikeli bir projedir. İşgalci devletler ne zaman Kürtlere saldırırsa, katliamlar yapmışsa Hüda Par onlarla aynı safta olmuştur. Türk devletinin Rojava’ya saldırısını, ABD’ye saldırı şeklinde topluma yansıttılar. Rojava’da Kürt halkına karşı DAİŞ’i desteklediler. Kürt illerinde örgütledikleri Kürt gençleri, DAİŞ saflarına gönderip Kürt halkına karşı savaştırdılar. Amed gibi bir Kürt şehrinde DAİŞ’e destek için tutumlarını ortaya koydular. Türk devleti ve çetelerin Rojava’da yaptıkları katliamları meşru görüp onları destekliyor.”

KURDISTAN İNANCINI YOZLAŞTIRIYORLAR

Türk devleti, Kürt halkının mücadelesini kendi bekası için tehlikeli gördüğünden bunu önlemek için bazı yapılara Kürtlerin karşısında durmaları için rol verdiğini belirten Serbilind, şunları dile getirdi: “Hüda Par budur. Kürt siyaseti, daha önce Hüda Par tahriklerine yol vermedi, buna da yol vermemek gerekir. Hüda Par’ın etrafında bulunan insanların çoğu inanç adına kandırılmıştır. Onları uyarmak ve bunun bir hata olduğunu söylemek lazım. İslam, bu değil. Ulus hakları, İslam’da haktır. Bunlar takva sahibi değiller. İyi şeyler yapmadan nasıl takva sahibi olursunuz. Bunların yaptığı hangi iyi şey var? Bunların bütün yaptıkları mazlum Kürt halkına karşıdır. İşgalcilerin onlara verdiği rolü Kurdistan’da oynuyorlar. Kurdistan’da büyük bir yozlaşmaya yol açıyorlar. Kurdistan’ın tarihi geleneksel inanç değerlerini yok ediyorlar. Kültürünü yozlaştırıyorlar. İnanç ismi ile Kürtlerin inancını bozuyorlar. Kurdistan’daki medrese geleneği inancını yok ediyorlar. Şu an medreseler onlara tahsis edilmiş. Burada Kürtlerin inanç değerlerini yok ettikleri gibi Kürt gençlerini Kürt ulusal hak ve taleplerinin karşısında durmak için yetiştiriyorlar. Bu çok büyük bir tehlike.”

KÜRT HALKININ DÜŞMANLIĞI İÇİN KURULMUŞ

Hüda Par’ın işgalci hiçbir devlete karşı bir tavır ve tutum içinde olmadığını, Kürt toplumunun bunu görmesi gerektiğini kaydeden Partiya Îslamiya Kurdistan (PÎK) Genel Başkanı Hikmet Serbilind, şunları altını çizdi: “Eskiden PKK’ye karşı savaştıklarını söylüyorlardı. PKK büyük bir ulusal harekettir. Devletlere karşı savaşan bir güçtür. Madem siz PKK’ye karşı savaşacak güçte olduğunuza inanıyorsunuz, o zaman kafir dediğiniz, zalim dediğiniz Kemalist devlet dediğiniz o devlete karşı niye hiç savaşmadınız? Bir gün bile kafir dediğiniz devlete karşı savaştınız mı? Hüda Par, Kurdistan’da tehlikeli bir rol oynuyor. Başûr’da da İhvancıların kontrolünde bulunan birkaç parti ile İran’ın da çıkarına uygun hareket ediyor. Kurdistan’ın tümünü ilgilendiren bir proje kapsamında hareket ediyorlar. Rojava’da ise Türk devletin kontrolünde olan tüm çetelerle zaten ilişkilidirler. İslam adına mazlum Kürt halkını katleden, savaşan bütün çetelerle birlikteler. Bunlar gerçekten Kürt halkının düşmanlığını yapıyor ve bu amaçla hareket ediyor. Müslüman Kürtler bunu çok iyi bilsin ki; İslam’da savaş yalnızca mazlumların savunması için yapılır. Mazlumun kimliği de sorulmaz. Kürtler, bin 400 yıldır Müslümandır. İslam dinine en sadık ve dürüst olanda Kürtlerdir. İslam adına da sürekli kandırılmıştır. Kürt Müslümanlar bunu iyi bilsinler ve bunlara karşı tutum alsınlar. Hüda Par, Kürt halkının düşmanlığını yapmak için kurulmuştur.”