Paris-Ankara hattında tehlikeli Kanun Tasarısı
Paris-Ankara hattında tehlikeli Kanun Tasarısı
Paris-Ankara hattında tehlikeli Kanun Tasarısı
Fransa ile Türkiye arasındaki ilişkiler yeniden ısınmaya başlarken, bunun ilk işareti de yine Kürtlere yönelik operasyonlar oldu. Sarkozy döneminde imzalanan güvenlik işbirliği anlaşması, yeni sosyalist hükümet tarafından parlamentoya Kanun Tasarısı olarak sunuldu.
Paris ile Ankara arasındaki anlaşma 7 Ekim 2011'de imzalandı. Güvenlik işbirliği anlaşması her iki ülkenin polis servislerine ortak operasyon yürütme olanağı tanıyor. Nicolas Sarkozy'nin cumhurbaşkanı olduğu 2007'den sonra Kürtlere yönelik operasyonlar yoğunlaştı.
Türkiye'den Kürtlere ve sol muhalefete yönelik tutuklamaların en yoğun olduğu bir dönemde yapılan bu anlaşma halen yürürlükte. Yoğun tepkilere rağmen iktidara gelen Sosyalist Parti döneminde de bu anlaşmayı iptal etmediği gibi, Kürtleri kriminalize eden operasyonları sürdürdü. Kürtlere yönelik Fransa'daki ilk siyasi cinayetler de sosyalist iktidar döneminde yaşandı. 9 Ocak günü biri PKK'nin kurucularından olmak üzere 3 Kürt kadın devrimci başkenti göbeğinde infaz edildi.
2007'den bu yana 250'ye yakın Kürt siyasi nedenlerle gözaltına alındı. En son 12 Ocak'ta Fransa'da 17 Kürt gözaltına alındı, bunlardan 7'si tutuklu 11'i hakkında dava açıldı. Ekim 2012'de tutuklanan KNK üyesi Adem Uzun halen cezaevinde bulunuyor. 2 Kasım 2011'de Paris'teki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi mahkeme kararıyla kapatılmıştı.
GÜVENLİK KONSEPTLERİ BİRBİRİNE YAKINLAŞIYOR
Fransa, Suriye konusunda da Türkiye ile ortak hareket ederek işbirliğini yoğunlaştırdı. Son operasyon, Paris ile Ankara arasındaki ilişkilerin yumuşadığı bir döneme denk geldi. 12 Ocak'taki operasyon sırasında Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Türk mevkidaşı Ahmet Davutoğlu ile Paris'te kabul ediyordu. Fabius, görüşmede Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinde bölgesel politika kapsamındaki 22. faslın kaldırılmasına yeşil ışık yakmıştı. 19 Şubat günü ise Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Paris'e gitti. Bağış, ziyaretinden önce yaptığı açıklamada "Hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına uygulanan haksız vizelerin kaldırılmasına yönelik taleplerimizi kendilerine aktaracağım hem de terörle mücadele sürecinde Fransa’nın daha fazla işbirliği yapması gerektiğini vurgulayacağım" dedi
Fransa'nın destek verdiği baskıcı AKP rejimi Türkiye'yi adeta üstü açık bir cezaevine çevirdi. Otoriter ve diktatör sürekli bulanık ilişkilere sahip olan Fransa, bu kez tehlikeli bir kanun tasarısını geçirmek istiyor.
Sarkozy döneminde yapılan anlaşma Başbakan Jean-Marc Ayrault adına Dışişleri Bakanı Laurent Fabius tarafından 1 Ağustos 2012'de Ulusal Meclis'e sunuldu. Hükümet, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fransa Cumhuriyeti Hükümeti arasında iç güvenlik alanında işbirliği anlaşmasının onaylanmasını istiyor. Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki adli ve polisiye işbirliğinin bu düzeye taşınması, baskıcı politikaları yönlendiren konseptlerin birbirine yakınlaştığına işaret ediyor.
BUGÜN TÜRKİYE'DE OLANLAR YARIN FRANSA'DA DA OLABİLİR
Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi (CNRS) bünyesindeki Akdeniz ve Ortadoğu üzerine araştırma ve inceleme grubundan Étienne Copeaux, kendi internet sitesi üzerinde yer verdiği geniş bir analizde şu uyarıda bulunuyor: "Tehlike işte burada, evimizde. Sadece sürgünleri ve mültecileri de ilgilendirmiyor: sempatizan Fransızlar da suçlanabilir. Türk gazeteciler veya araştırmacıların başına gelenler, Fransa'daki araştırma özgürlüğü üzerinde de tehdit oluşturabilir. Burada not etmek gerekir ki, radikal soldan çok daha fazla ellerine kan bulaşan Türk aşırı sağı terörist bir hareket olarak değerlendirilmiyor; bu da Türkiye'de olduğu gibi Avrupa'da da işlerin gittiği yöne işaret ediyor."
KOMÜNİST PARTİ'DEN İMZA KAMPANYASI
Fransa Komünist Partisi (PCF), Türkiye ile Fransa arasında yapılan güvenlik işbirliği anlaşmasını iptali için imza kampanyası başlattı. PCF, "Fransa, (eski) Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Türkiye ile yaptığı ve halen yürürlükte olan polisiye ve adli işbirliği anlaşmaları derhal iptal edilmeli" diyerek, yapılması gereken bu ilk eylemin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. PCF, anlaşmanın iptalinin yanısıra Paris'te 3 kadın devrimcinin katledildiği siyasi cinayetlerin de aydınlatılmasını istedi. PCF, "Fransız hükümetinin ağır bir sorumluluğu var. Katil veya katilleri bulmak, emri verenleri ortaya çıkarmak ve mahkum etmek için başlatılan soruşturmanın tamamen bağımsız bir şekilde yürütülmesi ve sonuca götürülmesi gerekiyor" diye belirtti. Komünist Parti, "İnsan haklarını açık bir şekilde ihlal eden, günlük olarak gözaltılar gerçekleştiren, işkence ve cinayetler işleyen bir rejime demokratları teslim etmek suçtur" vurgusunda bulundu.
İmza kampanyasının talepleri arasında ayrıca "Fransa topraklarında Kürtlere yönelik operasyonların derhal durdurulması", "faaliyetlerinin kriminalize edilmesine son verilmesi", "Fransız hükümetinin ekonomik anlaşmalarının barışın hizmetine koyması ve çatışmaya siyasi bir çözümü teşvik etmesi" yer alıyor. PCF bunun da Türkiye'de binlerce siyasi tutsak, seçilmiş, gazeteci, lise ve üniversite öğrenci ile çocuğun serbest bırakılması ve barış görüşmelerinin sonuca götürülmesine kaçınılmaz muhattap olan Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünden geçtiğini kaydetti. İmza kampanyası metninde ayrıca, "PKK'nin İnterpol'ün terörist örgütler listesinden çıkarılması için Fransa'nın Avrupalı ortakları nezdinde harekete geçmesi" isteniyor.
I. – Anlaşmanın Amacı ve müzakerelerin durumu
Fransa ve Türkiye Cumhuriyet hükümetleri arasındaki iç güvenlik alanındaki anlaşma 1998 ile 2011 yılları arasındaki müzakerelere konu olmuştu. Müzakerelerin uzun sürmesinin sebebi, Türk otoriteleri ile kişisel bilgilerin paylaşımı konusunda yaşanan sıkıntılardır.
Bu anlaşmanın hedefi, Türk polisi ve jandarması ile 2007 yılından bu yana başlatılan işbirliğinin etkililiğini arttırmaktır. Avrupa ve Asya arasındaki kilit rolü hesaba katıldığında Türkiye vazgeçilmez bir partnerdir.
Operasyonel polisiye işbirliği 3 temel alandadır : ‘terörizmle mücadele’, ‘uyuşturucu trafiği’ ve ‘yasa dışı göç’. Yasadışı göç sadece anlaşma taslağında yer almaktadır, çünkü Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye ile AB adına genel bir anlaşma üzerinde müzakere etmektedir.
Anlaşma ile yeni bir işbirliği alanı daha açılmaktadır : yani organize suçlarla mücadele, özellikle de kara para aklamaya karşı ki, bu da Türkiye’deki kriminel veriler sayesinde Fransız polisinin bu alandaki etkililiğinin artmasına yardımcı olacaktır.
İç Güvenlik alanındaki işbirliği anlaşması 7 Ekim 2011’de Ankara’da, Fransa İçişleri Bakanı Claude Guéant ve Türkiye İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin arasında imzalandı.
II. Anlaşmanın kısa özeti :
Giriş kısmı her iki taraf tarafından daha önce imzalanan ve organize suçlarla mücadele, kara para aklama, uyuşturucu trafiği, terörizm ile insan ticareti gibi alanlardaki uluslararası anlaşmaları içerirken, diğer işbirliği alanlarında Fransa ve Türkiye arasında var olan angajmanlara gönderme yapıyor.
Madde 1, toplamda 18 işbirliği alanını içeriyor. Fransa’nın anlaşmalarında zaten var olan iç güvenlik alanlarına ek olarak Türkiye tarafı şu alanları eklemek istiyor : kaçakçılık (bu anlaşmada yer alan ‘gümrük işbirliği’ teriminin varlığı buradan geliyor), çocuklara karşı işlenen suçlarla ve çocuk suçları ile mücadele ve ‘halk yığınlarının demokratik idaresi’.
Madde 2, bu işbirliğinin şartlarını belirtirken, bir ‘sakınma hakkı’ da içeriyor. Bu sakınma hakkı ile taraflar bir işbirliği talebine cevap vermeme hakkına sahip oluyorlar.
Madde 3, anlaşmada öngörülen ‘çeşitli işbirliği formlarını’ tanımlıyor.
Madde 4, yasadışı uyuşturucu trafiğiyle mücadele alanındaki işbirliği formlarının ayrıntılarını veriyor.
Madde 5, terörizmle mücadele alanındaki işbirliği formlarını belirtiyor.
Madde 6, ekonomik ve mali suçlarla mücadele alanındaki işbirliği şekillerini sıralıyor.
Madde 7, bu anlaşmada yer alan teknik işbirliğinin yerine getirilmesi için gerekli olan araçları işliyor. Bunlar arasında özellikle de, eğitim, teknik tavsiye ile bilgi ve tecrübe paylaşımı yer alıyor.
Madde 8, anlaşmada öngörülen teknik işbirliğinin hayata geçirilmesinin prosedürü üzerinedir. Bunun içinde özellikle, teknik arranjmanlar ve yıllık ortak bütçenin programlanması vardır.
Madde 9, anlaşmanın hayata geçirilmesinde yetkin olacak otoritelerin belirlenmesine ilişkin yöntemleri gösteriyor.
Madde 10, taraflar arasındaki bilgi değişiminin şartlarını belirtiyor.
Madde 11, taraflar arasında anlaşmanın uygulanması noktasındaki anlaşmazlıkları gidermeye yönelik yöntemleri öngörüyor.
Madde 12, anlaşmanın yürürlüğe girişi, düzeltmeler ve reddi ile ilgili yöntemler üzerinedir.
Yasamayı ilgilendiren konular içeren, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fransa Cumhuriyeti hükümeti arasında iç güvenlik alanında işbirliğine yönelik bu anlaşma 7 Ocak 2011’de imzalanmış olup Fransa Anayasası’nın 53 Maddesi’ne göre Parlamento’nun onayına sunulmuştur.