Partiya Yekitiya Demokratik (PYD) Başkanı Salih Muslim Muhammed, Rusya yönetimiyle yaptıkları görüşmelerin verimli geçtiðini belirterek, Rusya, diplomatik geleneðinde pek görülmemiş biçimde bizi resmi olarak davet etti ve Dışişleri Bakanlıðı düzeyinde görüşmeler yaptık. Görüşmeler olumlu geçti. Suriyedeki Kürt sorunu konusunda bir dosya sunduk. Bizim talebimiz Rusyanın özerk bölgelere tanıdıkları haklardan daha fazla deðildir. Bu yüzden taleplerimizi çok makul buldular dedi.
Aralarında Demokratik Birlik Partisi (PYD), Arap ve diðer halkların yer aldıðı Komünist Emek Partisi ve Demokratik Marksist Parti gibi sol partiler ile Nasiri partileri olarak bilinen Arap Birlik Partisi'nin de bulunduðu Suriye demokratik muhalefet kanadından oluşan Ulusal Koordinasyon Kurulu Moskovaya bir ziyaret gerçekleştirdi.
17-18 Nisan tarihlarinde gerçekleşen ziyarette Kremlin Ortadoðu özel temsilcisi Mihail Bogdanovla yapıcı Çarşamba günü görüştüler. Duma Uluslararası Ýlişkiler Komisyonu Başkanı Aleksey Puşkov ve Dış işleri Bakanı Sergey Lavro ile bir araya geldiler. Yapılan görüşmelerin ardından PYD başkanı Salih Müslim Muhammed ANF'nin sorularını yanıtladı.
Muhammed, eðer Annan Planı çökerse Suriyenin sonu görünmeyen karanlık bir tünele girebileceðini söyledi. Muhammed Güney Batıda suni- Alevi meselesi, Dürzî- Müslüman çatışması, Kuzeyde Kürt- Arap çatışması yaşanabileceði uyarısında bulunuyor.
Tarihi bir süreçten geçen Suriye Kürtleri bir yandan iç mücadeleyi yükseltirken, bir yandan uluslararası ilişkilerini yaratıyor. Suriyeyi bekleyen tehlikeleri Kürtler için fırsat ve riskleri PYD Başkanı Salih Muslim Muhammede sorduk.
*Annan planın uygulanmaya başlamasından sonra nasıl bir hava var ve eðer plan gerçekleşmezse ne olur? -Plan yeni uygulanmaya başlandı. Ama Suriyede çok karanlık yönler var, bu yüzden ne olacaðını kestirmek güç. Ama tabi demokratik güçler, Suriye yurtseverleri ve vatandaşları diyebileceðimiz kesimler de var. Birçok güç bunun son şans olduðunu söylüyor. Eðer Annan Planı çökerse iç savaş ve parçalanma yaşanabilir, ucu görünmeyen karanlık bir tünele girilir, bunun nereye çıkacaðını da kimse tahmin edemez. Çünkü muhalefet parçalı; güneybatıda suni- Alevi meselesi, Dürzî- Müslüman çatışması, kuzeyde Kürt- Arap çatışması yaşanabilir.
Müdahaleden söz ediliyor. Ama bu uluslar arası güç dengelerine baðılıdır. Buraya yapılacak bir müdahalenin tüm bölgeyi karışıklıða sürüklemesi ve dengeleri bozması ihtimalidir. Ama en önemlisi de unutmayalım ki, rejimin elinde kimyasal silahlar var. Bunların çoðu Ýsrail sınırında konuşlandırılmış, eðer kuzeyden saldırı olursa onları güneyde kullanmaları mümkündür. Eðer bu silahlar kullanılırsa bütün Ortadoðu karışır. Bu ülkenin jeopolitik konumu çok önemli. Buraya müdahale Lübnan, Irak, Ürdün Filistin, Ýsraili etkiler.
*Müdahaleyi en çok kim istiyor? -En çok Türkiye istiyor. Çünkü, Türkiye bazı güçlere Ortadoðudaki planlarına destek sunacaðına ve siyasi Ýslamın yerleşmesine destek sunacaðına söz vermişti. Tunus, Mısır, Libyada gördük, Türkiye her şeyin içindeydi, Suriyede de benzerdir. Suriye konusunda söz vermiş; ben size yardımcı olacaðım sizde Kürt sorununu benim istediðim gibi çözeceksiniz diye. Ama bunu yerine getirmezse Kürt meselesinin kontrolünden çıkabileceðini düşünüyor. Bu yüzden müdahale etmek istiyor. Örneðin Suudi Arabistan ve Katarda silahlı muhalefeti destekleyebilir, silah verebilir, para verebilir ama kendisi girmez ve asker göndermez. Tabi Türkiyeyi müdahale için teşvik ediyorlar. Türkiye arkasına NATOyu almak istiyor. Ama NATO da, savaş bölgeye yayılır diye çekinceli yaklaşıyor, çünkü böyle olursa kaldıramayabilirler.
RUSYA ÝLE GÖRÜŞMELER OLUMLU GEÇTÝ
*Rusya sizden ne istedi neler tartıştınız? -Ne bizim Rusyadan ne de Rusyanın bizden bir şey istediði yok. Bize vetoyu kullanma gerekçelerini ve şartlarını açıkladı. Elçilik, Rusyanın bütün Suriyeye zarar verecek kötü bir plana karşı durmak ve Suriye halkının çıkarlarını korumak için vetoyu kullandıðını söyledi. Oysa Batılı güçler her şeyi tersyüz ediyor. Bunun arkasında körfez medyası var, bazı Körfez ülkelerinin parası var. Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulu kurulduðundan beri Avrupa ve Rusya büyük elçilikleriyle ve bölge ülkeleriyle sürekli ilişkilerimiz oldu. Genel olarak bizi demokrat ve yurtsever muhalefet olarak nitelendiriyorlar. Rusya, diplomatik geleneðinde pek görülmemiş biçimde bizi resmi olarak davet etti ve Dışişleri Bakanlıðı düzeyinde görüşmeler yaptılar. Görüşmeler olumlu geçti, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Bu görüşmeler boyunca düşüncelerimizin benzer olduðunu gördük.
*Sizin Kürt kimliðinizi biliyorlar ve daha önce de görüşmeler oldu. Dolayısıyla bunlar Rusyanın Suriyedeki Kürtlerin resmi kimliðini ve demokratik mücadele gücünü tanıdıðı anlamına mı geliyor? -Suriyeyi bir bütün ele alırsak Kürt sorunu bunun bir parçasıdır ama iç sorundur. Muhalefetin de iç meselesidir. Tabii ki kendileri bizi biliyor ve kimi temsil ettiðimizi, ne düşündüðümüzü biliyorlar. Özellikle Mihail Bogdanov ve Aleksey Puşkov bizi daha iyi tanıyorlar. Bogdanov görüşmelerde yakın ilgi gösterdi ve kendilerine Suriyedeki Kürt sorunu konusunda bir dosya sundum. Bizim Suriyeden istediklerimiz onların kendi özerk bölge ve cumhuriyetlere tanıdıkları haklardan daha fazla deðildir. Bu yüzden de görüş ve taleplerimizi çok makul buldular.
AKP KÜRTLERE NASIL YAKLAŞIYORSA SUKDA KÜRTLERE ÖYLE YAKLAŞIYOR
*Suriye Ulusal Konseyi (SNC) lideri Burhan Galyun, Suriye Kürdistanı diye bir şey yok diyerek, gündemlerinde Kürtlerin federalizm taleplerinin olmadıðını söyledi. Bunun için neler söyleyebilirsiniz? -Bu ulusal konsey dedikleri çok yapmacık bir şeydir. Halkların davasından çok kişisel çıkar peşinde olan bazı kesimlerden oluşuyor. Suriyede iki muhalefet çizgisi var. Biri demokratik iç dinamiklere dayanan muhalefet, ki bu Ulusal Koordinasyon Kurulu çatısı altında buluştu. Diðerleri ise iç dinamiklerle deðil dış ayarlamalarla oluşan bir muhalefettir. Bunlar dışarıda bulunan köksüz ve istikrarsız kesimlerdir. Çoðu AKP tarafından her biri bir yerden toplatılıp oluşturuldu. Bu yüzden Kürt sorunu konusunda bu açıklamalarda bulunmaları şaşırtıcı deðil. AKP Kürtlere nasıl yaklaşıyorsa onlar da öyle yaklaşıyor. Onlara sunulan ilk koşullar hakkında bilgimiz var. Kürtlerin anayasal olarak tanınmamasını, Adana Anlaşmasının sürdürülmesini istiyorlar. Burhan Galyuni bunları başkalarını memnun etmek için söylüyor.
Ama Galyun yanlış söylememiş, orda bir Suriye Kürdistanı yok Batı Kürdistan var. Burası Suriyenin bir parçası deðil Kürdistanın bir parçasıdır. Özerklik falan yoktur demesi, kendi kısır düşüncesini ifade ediyor. Biz Ulusal Koordinasyon Kuruluna demokratik özerklik üzerine bir dosya sunduk kendileri olumlu buldu ve kabul ettiler. Bu sadece Kürtler için de deðil tüm Suriye için geçerlidir dediler. Biz kendilerine bunu Kürt bölgelerinde gerçekleştirmek istediðimizi onların da genele uygulayabileceðini belirttik.
*Ýstanbuldaki muhalefetin içinde Kürt var mı? Daha önce vardı ama sanki bir ara küsüp çıktılar
-Orada birkaç Kürdün olması bir şey deðiştirmez. Her çaðda kendini satan birkaç Kürt çıkmıştır. Bunun bir anlamı yok. Ama sanırım bir Kürt düşüncesi veya grubu kalmaz. Bu Ýstanbuldaki kongreden önce Kahirede Hamit Derviş ile beraberdim. Onlara söyledim bakın Ýstanbulda böyle bir toplantı var, Kürtlere yaklaşımları bunlardır deyip onlara belgeler sundum. O da ikna oldu ve arkadaşlarına telefon açarak katılmamaları gerektiðini ifade etti.
Herkes Kürtlerin Ortadoðu dengelerinde bir gücü olduðunu biliyor. Ama Kürtler tarihsel deneyimlerinden artık kimsenin askeri olmak istemiyorlar.
*Suriye askeri güçlerinin Kürdistandaki pozisyonlarını anlatır mısınız? -Kürdistanda daha öncede Suriye askerleri yoktu. Onlar daha çok Şam çevresinde ve Güneyde Lübnan sınırlarında bulunuyordu. Kuzeyde yoktular hatta sınır güvenliðini bile Türkiye saðlıyordu. Biz mücadelenin barışçıl yoldan gelişmesini öngörüyoruz. Ama bu öz savunma yaklaşımını ortadan kaldırmaz. Karakollara ve devlet kuruluşlarına saldırmadık. Ordu ile sürtüşmemiz olmadı. Bazı kesimler bunun devletle anlaşmalı olduðunu söylediler. Bu iddialar gerçek deðil. Kürdistanda ordu yoktu sadece bazı merkezlerde istihbarat birimlerinin 20-25 kişilik karakolları var. Halkımız onlara saldırmamıştır, onlarda halka herhangi bir saldırıları da bulunmadılar. Bazı sürtüşmeler olsa da bunlar büyümedi. Bugüne kadar bu tavrımızı koruyabildik bundan sonrada korumayı düşünüyoruz.
Bunlar diðer sahalarda ortaya çıkan boşluktan dolayı harekete geçen bazı çetelerin saldırısına karşı kendi mal ve can güvenliklerini korumaya çabası olarak ortaya çıktı. Bu çetelere karşı Suriye yerel polis güçleri kendi merkezlerinden çıkamaz hale gelip müdahale yeteneklerini kaybettiler. Bazı olaylar gelişti hırsızlık gibi adi suçlarda artış yaşandı. En son 9 kişiyi kaçırıp karşılıðında fidye istediler. Bunun üzerine öz savunma birlikleri adıyla bazı örgütlenmelere gidildi. Bu, halkımızın kendini koruma çabasıdır. Ama tabi dış müdahale ve Kürtlere yönelik saldırılar gelişirse halkımız kendini savunacaktır.
KÜRTLERÝ PARÇALAMAYA ÇALIŞIYORLAR
*Bu düzeyde bir siyasi örgütlenme de varı mı? -Bizim, Tevgera Çivaka Demokratik (Tevdem) diye bir oluşumumuz var. Halkımız bu çatı altında ekonomik, politik, kültürel ihtiyaçlarını ve yaşamını örgütlemeye çalışıyor. Ayrıca seçimlerle kurulan Meclisa Gel var. Öz savunma bunun bir parçasıdır. Biz PYD olarak bunun öncü politik gücüyüz.
*Kürtlerin birlik düzeyi nasıl? Herkes bu örgütlenme içerisinde yer alıyor mu? -Biz baştan beri herkesle ilişki halindeyiz. Ayırım yapmadan tüm kişilikler ve partilerle görüşmeler gerçekleştirdik. En azından Kürt gücünün koordineli çalışması için çaba harcadık. Bütün Kürtleri demokratik özerklik çizgisine çekmek mümkün olmadı. Ama halk en makul ve gerçekçi çözümün bizim olduðunu gördü. Diðer parti ve oluşumlar bir araya gelip Encümene Niştimane Kürde Suriye oluşturdular. Ama bunlar bizim seçimlerle iş başına gelen Halk Meclisi gibi deðil partilerin kendi beðendikleri kişileri bir ara getirerek kurdukları bir meclis gibi. Sadece Kürtlerle deðil Arap halkının emekçileri ve yurtseverleriyle de birlik oluşturma çabalarımız oldu. Bu çerçevede Komünist Emek Partisi, Demokratik Marksist partisi gibi sol partiler ve Nasiri partileri olarak bilinen Arap Birlik Partisi gibi partilerle birlikte Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulunu oluşturduk.
*Bu dönemde Kürtler için bir fırsatlar ve riskler listesi yapın dersek, ne söyleyebilirsiniz? -Bu süreç Kürtler için tarihi bir fırsattır. Tarih boyunca kaybettiklerini elde edebilirler. Kendi birliklerini saðlayabilirler. Eðer buradaki Kürtler haklarını elde ederlerse bu diðer parçaları da etkileyecek. Riskler Kürtlerin parçalanmalarından kaynaklanabilir. Kürtlerin başarısı birlikleri örgütlenmelerinden geçiyor. Herkesin iyi düşünmesi gerekiyor. Kürtler Ortadoðu depreminin ortasında bulunuyor. Bu yüzden sadece Suriye Kürtlerini deðil tüm Kürtleri dayanışmaya çaðırıyoruz. Bunun en somut ifadesi bir Kürt kongresidir. Bunun önümüzdeki aylarda Hewlerde gerçekleşmesi bekleniyor. Biz bunun böyle bir süreçte olması gerektiðini düşünüyoruz
ANF NEWS AGENCY