Sabahattin Ali anıldı
17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele haftası etkinlikleri kapsamında 1948 yılında kaybedilen aydın yazar Sabahattin Ali Kırklareli'ndeki sembolik mezarı başında anıldı.
17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele haftası etkinlikleri kapsamında 1948 yılında kaybedilen aydın yazar Sabahattin Ali Kırklareli'ndeki sembolik mezarı başında anıldı.
17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele haftası etkinlikleri kapsamında 1948 yılında kaybedilen aydın yazar Sabahattin Ali Kırklareli'ndeki sembolik mezarı başında, Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'ndan getirdikleri karanfillerle ve "Benim Meskenim Dağlardır" şarkısıyla anıldı. Anmada, Ali'nin mezar yerinin açıklanması da talep edildi.
İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası etkinlikleri kapsamında ilk etkinliği, Sabahattin Ali'nin katledildiği Kırklareli Üsküp Beldesi Sazara Köyü'nde düzenledi.
Sabahattin Ali, insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları tarafından ailesinin Kırklareli Üsküp beldesi Sazara Köyü'nde yaptırdığı sembolik mezarı başında anıldı. Anmaya, Yazarlar Sendikası üyeleri de katıldı. İnsan hakları savunucuları ve Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının sembolü Galatasaray Meydanı'nda taşıdıkları karanfilleri Sabahattin Ali'nin mezarına bıraktı ve Ali'yi "Benim meskenim dağlardır" şarkısıyla andı.
Anmada basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, 1995 yılından beri her yıl, 17 -31 Mayıs tarihleri arasında gözaltında kayıplarla mücadeleye dikkat çekmek amacıyla Kayıplar Haftası etkinlikleri düzenlediklerini belirterek, İHD ve Cumartesi Anneleri olarak bu yılki kayıplar haftasını Sabahattin Ali'ye adadıklarını söyledi. 67 yıldır Sabahattin Ali'nin başına neler geldiğini, nereye gömüldüğünü öğrenemediklerini ifade eden Arcan, "67 yıldır, tüm iktidarlar Sabahattin Ali'nin başına gelenleri gizledi. AKP Hükümeti de 'Belgeler var ama zaman aşımına uğradığı için yok edilmiş' demekle yetindi, faillerin korunması üzerine temellenen 'devlet geleneğinin' devamcısı olarak bu suça iştirak etti" dedi.
Sabahattin Ali'nin sürekli polislerin takibinde olduğunu ve bu nedenle Türkiye dışına çıkmak istediğinin altını çizen Arcan, Sabahattin Ali'nin yurtdışına çıkmak için bir kaçakçıyla anlaşarak yurtdışına çıkmak üzere 31 Mart 1948 günü İstanbul'dan ayrıldığını vurgulayarak, anlaştığı kaçakçı Ali Ertekin'in MAH ajanı olduğunun daha sonra ortaya çıktığını ifade etti. "16 Haziran 1948 tarihinde Sazara Köyü ormanlık alanında Sabahattin Ali'nin gömüldüğü yerden yaban hayvanları tarafından çıkarılan bedeni bir çoban tarafından bulundu" diyen Arcan, Sabahattin Ali'nin cenazesinin ailesine teslim edilmediğini ve kendisi gibi mezarının da kaybedildiği söyledi.
"67 yıldır süren bu adaletsizlik artık son bulmalı; devlet, Sabahattin Ali'nin kaybedilmesindeki sorumluluğunu kabul etmeli, kamuoyu önünde başta ailesi olmak üzere tüm toplumdan özür dilemelidir. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde bulunan gizli dosyalardaki Sabahattin Ali ile ilgili bilgiler kamuoyuna açıklanmalıdır” diyen Arcan, Sabahattin Ali'nin 'Aldırma Gönül' şiirini yazdığı tarihi Sinop Cezaevi, 'Sabahattin Ali Müzesi' olması gerektiğini, kendisi ile ilgili devlet arşivlerindeki tüm 'sırlar' gün yüzüne çıkarılıp, burada sergilenmelidir" diye konuştu.
Açıklamanın ardından Jiyan Tosun, Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali'nin gönderdiği mektubu okudu. Daha sonra Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, sözlerine Sabahattin Ali'yi anarak başladı. Yıldız 67 yıldır adaletin sağlanamadığını da ifade etti. Haber takibi yaparken katledilen gazeteci Metin Göktepe'nin kardeşi Meryem Göktepe ise anmada yaptığı konuşmada, "Bu topraklarda nerde aydınlığı yazan bir gazeteci, yazar varsa katledilip karanlığa gömmek istiyorlar" dedi. Göktepe, Metin ve Metin gibi gazetecilerin, Sabahattin Ali'nin kitapları ile büyüdüğünü belirtirken "kaybedenler kaybedinceye" kadar mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
Konuşmaların ardın anma hep bir ağızdan söylenen 'Benim meskenim dağlardır' şarkısı ile sonlandırıldı.