'Sabancı da Özhaseki de burjuvazinin iki yüzünü gösterdi'

Arzu Sabancı “Ülkemde mülteci istemiyorum” derken AKP’li Özhaseki “Suriyeliler sanayiyi ayakta tutuyor” dedi. DİSK/Tekstil Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen ise bu iki açıklamayı sömürünün aynı karakteri olarak yorumladı.

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın ‘mültecilerin kullandığı su fiyatlarını 10 kat zamlı yapacağız’ açıklamasının ardından başlayan Suriyeliler karşıtlığı ayyuka çıktı. CHP’nin daha önce başlattığı bu kadar misafirlik yeter sloganlı, Suriyeliler geri dönsün söylemlerinin üzerine bu tür açıklamaların olması kaçınılmaz olarak “ırkçılık” tartışmalarını da beraberinde getirdi. Bunlar olurken Arzu Sabancı da “Ülkede mülteci istemiyorum” başlığı ile sanal medyada bir gönderi paylaştı. 

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin ise “Şimdi bazı şehirlerde sanayiyi onlar ayakta tutuyorlar. Antep sanayisine gidin yüz binlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar” demesi sermaye açısından durumun iki farklı yanı olarak yorumlandı. 

'ASIL SORUN İŞÇİNİN IRKÇILIĞA YEDEKLENMESİ'

Binlerce mülteci işçinin Özhaseki’nin işaret ettiği Antep’te kölelik koşullarında çalıştığı birçok kez medyaya yansıdı. Özhaseki de açıklamasıyla bunu kabul ederken bu iki söylemi de DİSK/Tekstil Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen’e sorduk. Türkmen, burjuvazinin iki temsilcisinden de böylesi açıklamalar gelmesini yadırgamadıklarını, aksine emekçi ve işçilerin ırkçılığa yedeklenmesinin anormal olduğunu söylüyor: “Irkçılık ve dincilik zaten burjuvazinin kullandığı ideolojiler, doğru ve anlaşılır olan da Sabancı'nın bunu dile getirmesi. Asıl anormal olan bu burjuva ideolojisine yedeklenmiş olan milyonlarca işçi ve emekçinin sanki hayatlarını mahvedenler, savaştan kaçmak zorunda kalmış, gariban mültecilermiş gibi davranması. Burada önemli olan emekçilerin bu ırkçı ideolojiye yedeklenmesi yoksa Sabancı'nın ya da benzerlerinin böyle şeyler söylemesi zaten kendi sınıflarının normali.”

‘ZIT GİBİ DURUYOR AMA DEĞİL’

Bu iki açıklamanın burjuvazinin ikiyüzlü karakterini daha net bir şekilde gün yüzüne çıkardığını söyleyen Mehmet Türkmen: “Aynı gün burjuvazinin iki temsilcisi tarafından farklı açıklamalar duyduk. Bunlar birbirine taban tabana zıt gibi duruyor ama değil. Özhaseki de Kayseri'de yaptığı bir açıklamada mültecilerin insan haklarını önemseyen değil de onları ucuz işgücü gören bir şekilde sözler sarf etti. Antep'i örnek gösterdi gidin bakın orada mülteciler çok ağır koşullarda ve zor işleri yapıyor diye. O da bu sözle mülteci karşıtlığına ilişkin bir savunma yaptı ama aslında bu iki açıklama da burjuvazinin ikiyüzlülük ile malül karakterinin gösteren bir durumdu. Türkiye'de muhalefet de tam olarak burada duruyor. Bir yanda mültecileri, sığınmacıları, göçmenleri adına ne derseniz deyin kendi gerici, yayılmacı ve Neo-Osmanlıca politikalarına alet eden; emperyalistlerle bir nevi sınır bekçiliği, at pazarlığı yapmak için kullanan ya da Özhaseki'nin de belirttiği gibi kölelik koşullarında iliklerine kadar sömürülecek bir yığın olarak gören AKP iktidarı var. Diğer yanda da AKP’nin tüm bu politikalarına karşı çıkması gerekirken aksine savaş tezkerelerine evet diyen, tüm bu politikaları sessizce izleyip üzerine de ırkçılığı ve göçmen karşıtlığını artıran bir ana muhalefet var” şeklinde konuşuyor.

‘BU YANLIŞ BİLGİLERİ DOLAŞIMA SOKAN DA BİLİYOR’

DİSK/Tekstil Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, yükselen mülteci karşıtlığına karşı da tepkili. Irkçılığı besleyen politikalara da çeşitli eleştiriler getiren Türkmen, toplumda neredeyse şehir efsanesine dönmüş ‘devlet Suriyelilere bakıyor, maaş veriyor gibi’ söylemlerini dile getirenlerin bile inanmadığını; ama buna rağmen dolaşıma sokulduğunu ifade ediyor: “Sanıldığının aksine AKP hiçbir zaman ülkemize sığınmak zorunda kalmış mültecileri sevmiyor. Ama yine de özellikle ırkçılığı körükleyen çevrelerin bu tür bilgileri dolaşıma soktuğunu söyleyebiliriz, başta Ümit Özdağ, İYİP ve bazı CHP'li milletvekilleri gibi. Zaten bahsedilen bu paraların Avrupa Birliği'nden geldiğini, yine AB raporlarına baktığımızda bu paraların neredeyse yarısının nereye gittiğini bile belli olmadığı ortada. Bunu muhalefet de ırkçılığı körükleyen çevreler de çok iyi biliyor.”

İŞÇİLERİN KARDEŞLİĞİNİ SAVUNMAKTAN BAŞKA ÇARE YOK

Türkmen’in dikkat çektiği bir başka konu ise ekonomik ve siyasi kriz içindeki Türkiye’ye gelen 5 milyona yakın mültecinin sorun ve kaygı yaratması normal olması. Ama buradaki sorun, bu insanları buraya getiren politikalar. Asıl odaklanılması gereken nokta da orası: “Türkiye ekonomik olarak zaten sıkıntıları olan bir ülke, buraya 5 milyona yakın, aç, susuz ve zor durumda insanın gelmesi elbette sorunları daha büyütecek, kaygıları artıracaktır; ama bundan daha da tehlikeli bir şey varsa o da ırkçılıktır. Öte yandan bu kadar büyük kitlesel göçün yarattığı sorunları insani ve mantıklı şekilde çözmek yerine, ona sebep olan koşuları düşünmeden, sorgulamadan ‘bunlar gitsin’ demek akıl dışıdır.

Biz işçi sınıfı ve emekçileri temsil eden bir sendika olarak, hem yerli hem de göçmen işçileri iliklerine kadar sömüren, kölelikte bizi birbirimize yarıştıran; bunun üstünü örtmek için bizi birbirimize kırdıran burjuvazinin kirli oyunlarına karşı, her milliyetten işçinin ve emekçinin kardeşliğini savunmaktan başka çaremiz yok.”