'Savaşarak güzelleşen' kadına; Sarya'ya

'Savaşarak güzelleşen' kadına; Sarya'ya

Şengal'de bulunan MLKP savaşçısı E. Boran, Kobanê direnişinde yaşamını yitiren MLKP'li Sibel Bulut (Sarya Özgür) için bir mektup kaleme aldı. Mektubunda Bulut'un bazı özelliklerine değinen E. Boran, "Halklar ve  ezilenler yeni bir tarih yazıyor. Kendinize bir yer seçin" çağrısında da bulunuyor.
"Sevgili yoldaş" diye başlayan mektubunda E. Boran, "Savaşın ne anlama geldiğini ve sonuçlarını en iyi savaşanlar bilir, biliyorum. Onlarca canımızı toprağa verirken ağlamaya vaktimizin olmadığı söyleniyor, doğru, ancak  yüreklerimizi  susturabilir miyiz? Şehadetler karşısında gözyaşı  dökmezdin. Fazlasıyla sert durduğunu söylerdik, ama  içine attığını bilirdi yoldaşların. Sert  duruşunun altında, incelikler ve derinlikler taşırdın.  Şimdi yoldaşların  seni uğurluyor , ağlayanları görseydin, 'Ma ne olmuş, niye ağlıyorsunuz? Savaş  bu,  mecbur  şehitler vereceğiz' derdin" ifadelerini kullanıyor.

'NE ÇOK GÜLDÜRÜYORDUN YOLDAŞLARINI...'

Mektup, şöyle devam ediyor: 
"Şehit Özgür 'ü tanımamıştın ama onun şehadetinden çok etkilenmiştin, yapacağın ilk eylemi ona atfedeceğini  söylüyordun.  Belki söz verdiğin zamanda  koşullar buna el vermemişti  ama Rojava'da, Kobane' de birçok şehit yoldaşa atfedeceğin kadar güzel işler yaptığını söylüyor, yoldaşlar. Şehit düştüğün tarihle de Özgür’e yakın oldun. Her 10 Aralık'ta yoldaşı mutlaka anardık.  O bizim  yeni dönemimizin  sembolü olmuştu.  Yakın dönemin komutan profiliydi  bizler için, her birimiz onun düşlerini , hedeflerini , yarım bıraktıklarını  yapma sözü veriyorduk , hatırlarsın. Sonra  Yasemin  kokmak  istedik . Yasemin'in  savaş iradesini rehber aldık.  Kadın devrimimizin  görünen yüzü  oldu.  Ayak bağlarımızı , eksiklerimizi , geriliklerimizi tartışırken Yasemin'in açıklığını ve kararlaşmasını örnek gösteriyorduk.  
(...)
Sen  devrimci yaşamakta  ısrarı seçmiştin. Sen kendi devrimini  yapmayı,  bir devrimi savunmayı seçmiştin ve  kadının özgürlüğü için silah başında siperlerin en önünde  olmayı  tercih etmiştin . Bir devrim  ortamı senin kendini yeniden kurmana yardımcı oldu, devrim topraklarında Yasemin kopuşlarıyla yürüdün. Tekrardan görüştüğümüzde çok iyiydin.  Koşarak boynuma sarılmanı unutamıyorum. Başbaşa kaldığımız iki gün; her şey ne tatlı gelmişti, sohbetimiz, çayımız, sigaramız , anılarımız, yapmak istediklerimiz... Ne mutlu bakıyordu gözlerin.  Sözcüklerin  umutlu gelecekler taşıyordu. Yoldaşlarla yaptığımız toplantıda ciddi duruşumu gözlerinle buluşmak  bozdu, bunu bir sen başarıyordun zaten. İnce esprilerinle ne çok güldürüyordun  yoldaşlarını. Özledim seni.  Sana veda edemeden Şengal’e gittiğim için kızmışsın, inan ki, buna fırsatım olmadı.  Aynı çalışma alanında olduğumuzda eylemlerimizle buluşma sözü verirdik birbirimize, bundan sonra sana gelişlerim böyle olacak."

'YENİ BİR TARİH YAZILIYOR; KENDİNİZE BİR YER SEÇİN'

E. Boran, mektubunu şu ifadelerle tamamlıyor: "Çiçek mevsiminde değiliz ama kardelen  yaşamlar boy verdi aralık günlerinde.  Güneşe sevdalı yürekler savaş siperlerinde  berfinleştiler. Savaşarak özgürleşmenin mutluluğuyla ölümsüzleştiler. On ikisinde Sibel, otuzunda Oğuz oldular.  Hayatlarını  Paramaz  Kızılbaş'la, Serkan’la ortaklaştırdılar.
Onunda Özgür, on birinde Özkan'la buluştular. Ellerini Kobane' de, Şengal'de ölümsüzleşenlerle, yüzlerce şehit  gerillayla; 21 Aralık'la, Maraş'la, Seyit Rıza'yla buluşturdular.  Başka mevsimlerin  ölümsüzleriyle aynı  dağlarda kucaklaştılar. Çağrılarını ise geleceğe, insanlığa vicdana, onura, adalete  gönderdiler. Şimdi  Sarya, kadınları  kavganın  dansına, algan, çekiç, balyoz tutanları  direnişe  çağırıyor. Kulak verin bu sese, yıkın engellerinizi, vazgeçin küçük çıkarlardan, bireysel hayatlardan. Halklar ve  ezilenler yeni bir tarih yazıyor. Kendinize bir yer seçin."