Savcılık: Ölmediği için işkence değil!
Savcılık: Ölmediği için işkence değil!
Savcılık: Ölmediği için işkence değil!
Savcılık, tutuklu Nusret Tebiş'in bedenindeki işkence izlerinin 13 gün sonra tespit edilmesine rağmen "olayla illiyet bağı kurulamamıştır" diyerek işkenceyi görmedi, takipsizlik kararı verdi. Kararın bir başka gerekçesi ise; işkencenin Tebiş'te öldürücü bir etki bırakmaması ve yüzünde sabit bir izin bulunmaması!
Güngören davasından tutuklu olarak yargılanan Nusret Tebiş, Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nden sevk edildiği Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nin girişinde gardiyanların işkencesine maruz kaldı. Çırılçıplak soyuldu, dövüldü, cinsel işkenceye uğradı. Tebiş, yaşadığı işkence için "Adeta tecavüze uğradım gibi kendimi hissettim" dedi. Israrlarına rağmen adli tıp kurumuna uzun süre sevk edilmeyen Tebiş, 13 gün sonra Tekirdağ Adli Tıp Şube Müdürlüğü'ne sevk edilebildi. Adli tıp, Tebiş'in bedenindeki işkence izlerini tespit etti. Ancak Tekirdağ Başsavcılığı, rapordaki işkence bulgularını dikkate dahi almadı, Tebiş'in neden 13 gün sonra adli tabipliğe sevk edildiğini sorgulamadan "13 gün sonra yapılan muayenedeki bulgularla olay arasında illiyet bağı kurulamamıştır" diyerek takipsizlik kararı verdi. Başsavcılık, Tebiş'e yapılanları "ölüme sebebiyet vermediği ve yüzünde iz bırakmadığı" gerekçesiyle işkence olarak kabul etmedi.
'TECAVÜZE UĞRAMIŞ GİBİ HİSSETTİM'
Nusret Tebiş, Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı'na yazdığı dilekçede yaşadığı işkenceleri anlattı. 5 Nisan 2012 tarihinde Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nden Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'ne sürgün edildiğini hatırlatan Tebiş, cezaevi girişinde arama işlemleri yapılırken önce hakaretlere maruz kaldığını, ardından da çırılçıplak soyularak dövüldüğünü belirtti.
Tebiş yaşadığı işkenceyi, "İnsanlıkdışı bir şekilde hem dövdüler hem de iç çamaşırlarımı parçalarcasına söküp çıkardılar, çıplak kaldığımda dövdüler, baygın yerde yatarken tekrar beni kaldırıp birbirlerinin kucağına atarak küfürler ederek tekme tokat dövüp birbirlerinin kucağına atarak hem de kahkahalar atarak onurumla oynadılar, adeta tecavüze uğradım gibi kendimi hissettim. Zaten vücuduma taciz eder gibi yaklaşıyorlardı" diye anlattı.
Tebiş, cezaevi kantininden satın aldığı temizlik malzemeleri, mutfak eşyaları ve gıda malzemelerinin de çöpe atıldığını belirtti, "Ailemin kıt kanaat bulup bana gönderdiği para böylece gasp edilerek çöpe atıldı" diye yazdı.
CEZAEVİ DOKTORU İŞKENCEYİ GİZLEDİ
Nusret Tebiş, gördüğü işkenceyi belgelemek için önce cezaevi doktoruna gitmek istedi. Ancak, o gün cezaevinde doktor bulunmadığı için ertesi gün revire götürülen Tebiş'e, "muayenesinde darp edildiğini beyan ettiği ancak herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmadığı" yönünde rapor verildi.
13 GÜN SONRA ADLİ TIP KURUMUNA GÖTÜRÜLDÜ
Adli tıbba gitme talebi uzun süre cezaevi yönetimi tarafından karşılanmayan Tebiş, 13 gün sonra Tekirdağ Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Adli Tıp Şube Müdürlüğü, üzerinden 13 gün geçmesine rağmen işkenceyi belgeledi.
ADLİ TIP İŞKENCEYİ BELGELEDİ
18 Nisan'da Tebiş'i muayene eden adli tabiplik "sol torako lumber omur bileşkesinin 6 cm sol tarafında yaklaşık 2,5 cm uzunluğunda ciltten hafif kabarık ciltten koyu renkli çizgisel skar izi" ve "sol kürek kemiğinin alt sınırında 3X1,5 cm'lik belli belirsiz sarımsı-hiperemik lezyon" tespit etti.
Son bulgunun bir darbe ile mümkün olabileceği belirtilen raporda, ekimoz ve sıyrıkların ortalama 7-10 gün içinde iyileşebildiği hatırlatıldı, muayenin olaydan 13 gün sonra yapıldığı için "olay ile illiyet bağının kurulmasının tıbben mümkün olmadığı" kaydedildi.
'BU BİR İŞKENCEDİR'
Olayın ardından Avukat Gülizar Tuncer, gardiyanlar ile cezaevi müdürleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Müvekkiline uygulanan çıplak aramanın yasaların, hukukun ve insan haklarının açık ihlali olduğuna dikkat çeken Tuncer, dilekçesinde Ceza İnfaz Tüzüğü'nün 46/2 maddesinde düzenlenen çıplak arama koşullarını hatırlattı.
Avukat Tuncer, şunları kaydetti: "Müvekkilim aynı kampus içindeki 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nden henüz getirilmiştir ve bu cezaevinden çıkarılırken hücre kapısının çıkışında, iç ve dış nizamiyedeki alarmlı kapı ve X ray cihazı gibi yerlerde defalarca aranmıştır. Dolayısıyla müvekkilde kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde ve eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi bir şüphenin varlığını iddia etmek mümkün değildir. Makul ve ciddi emare aranmaksızın denetiminiz altında bulunan F tipi cezaevlerine gelen her mahpusa yönelik çıplak arama dayatması sadece onurun kırılmasını hedeflemektedir."
Avukat Tuncer, müvekkilinin insanlıkdışı bir uygulamaya pasif bir şekilde direnmesinin de yerel ve uluslararası yasalar ile Yargıtay içtihatları açısından meşru olduğuna dikkat çekti.
Müvekkili Nüsret Tebiş'e yapılanların "işkence" olduğunun altını çizen Avukat Tuncer, gardiyanlar ile cezaevi müdürü hakkında "görevi kötüye kullanma", "işkence", "kamu görevi nedeniyle kasten yaralama", "hakaret" ve "tehdit" suçlarından dava açılmasını istedi.
SAVCILIK: ÖLMEDİĞİ İÇİN İŞKENCE DEĞİL
Nusret Tebiş ve avukatı Gülizar Tuncer'in şikayetinin ardından Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı, cezaevi 2. müdürü Ayhan Kablanoğlu, infaz koruma başmemuru Abdullah Gedik ile infaz koruma memurları Serdar Ayaz, Ahmet Yola ve Levent Aksoy hakkında "görevi kötüye kullanma", "yaralama", "hakaret" ve "tehdit" suçlarından soruşturma başlattı.
Ancak, savcılık soruşturmayı takipsizlikle sonuçlandırdı. Adli tabipliğin raporundaki işkence bulgularını dikkate dahi almayan savcılık, Tebiş'in neden 13 gün sonra adli tabipliğe sevk edildiğini sorgulamadı, 13 sonra yapılan muayenedeki bulgularla olay arasında illiyet bağı kurulamayacağını savundu.
Tekirdağ Başsavcılığı ayrıca Tebiş'in bedeni üzerindeki bulguların "basit tıbbi müdahale ile iyileşecek şekilde hafif olduğu, yüzde sabit bir eserin bulunmadığı, hayati tehlikeye sokan bir durumun olmadığı, organların işlevinin sürekli zayıflaması ve yitirilmesi durumunun olmadığı"nı gösterdiğini belirterek, takipsizlik kararı verdi.
Karara 15 gün içinde itiraz edilebileceğini belirten savcılık, kararı yasalara aykırı bir şekilde avukat Tuncer'e değil, tutuklu Nusret Tebiş'e tebliğ etti.
SAVCILIK 21 YILLIK AVUKATIN KAYDINA RASTLAMAMIŞ!
Takipsizlik kararına itiraz eden Avukat Gülizar Tuncer, savcılık kararında yer alan "UYAP sistemine müşteki olarak kayıt edilmek istendiğinde yapılan sorgulamada böyle bir avukat kaydına rastlanmadığı" iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirtti, "İstanbul Barosu'na sorulursa 18023 sicil numarası ile 21 yıldır avukatlık yaptığım anlaşılacaktır" dedi.
Adli Tıp Kurumu raporundaki bariz işkence izlerinin neden dikkate alınmadığını soran Tuncer, "Mağdur hiç de ispat yükümlülüğünde olmadığı halde, daha ilk dilekçesini verdiği andan itibaren Adli Tıp Kurumu'na sevk talep etmiş ve buna rağmen 13 gün sonra götürülmüşse bu gecikmenin sorumlusu da kendisi mi olacaktır?" diye sordu.
Avukat Gülizar Tuncer, müvekkilinin karşılaştığı uygulamanın "işkence" olduğunun altını çizerek, işkencenin "insanlık suçu" olduğunu hatırlattı, işkence suçunu işleyen, azmettiren ve olanak sağlayan tüm sivil ve askeri sorumluların yargılanmasını istedi.