Silivri'deki KCK Davası'nda protesto ve anadilde savunma talebi

Silivri'deki KCK Davası'nda protesto ve anadilde savunma talebi

Ýstanbul 15. Aðır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri'de görülen Ýstanbul KCK Ana Davası'nda söz alan avukatlar, iddianameyi eleştirerek, bir kez daha anadilde savunma talebini dile getirdi. Avukatlardan Kadir Tunç, yargılamayı protesto ederek cübbesini duruşma salonunda bırakarak dışarı çıktı.

GERGÝN BAŞLADI

Duruşma nedeniyle alınan yoðun önlemler dikkat çekerken, "Duruşma salonundaki kapaside doldu" denilerek, izleyiciler adliye bahçesine alınmadı. Bu nedenle zaman zaman adliye bahçesi girişinde gerginlikler yaşanıyor.

Duruşmada avukatlar savunma yapmaya başladı. Söz alan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozaðaçlı, izleyiciler, basın, avukat, jandarma ve müvekillerinin duruşma salonunda bulunmasının hukuki bir dayanaðı olduðunu ancak mahkeme heyeti ve savcılıðın bu hukuki dayanaktan artık yoksun olduðunu belirtti.

'CUMHURÝYET TARÝHÝ BOYUNCA BÖYLE BÝR MAHKEME OLMADI'

Mahkeme heyetinin, 6352 sayılı yasanı geçici 2. maddesinin 4. bendine göre kurulduðunu hatırlatan Kozaðaçlı, "Cumhuriyet tarihinde torba yasayla kurulmuş böyle bir mahkeme yoktur. Mahkemeniz herhangi bir yasaya dayanmıyor" dedi.

Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Ali Alçık, "Bu sözlerle mahkemeyi aşaðıladıðınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz" dedi. Av. Kozaðaçlı ise, "Hukuki bir deðerlendirme yapıyorum" yanıtını verdi.

Mahkeme heyetinin siyaseten de gözden çıkartıldıðına dikkat çeken Kozaðaçlı, "Siyasi mahkemeler hukuki kararlar alamazlar. Ancak siz siyaseten de gözden çıkarılmış mahkemelersiniz. Bu durumda nasıl karar vereceðiniz müşkil bir durum" diye konuştu.

Av. Kozaðaçlı, müvekillerinin 9 ay sonra ilk kez duruşma salonuna getirildiðini ancak hala hakim karşısına çıkartılmadıklarını söyledi, "Duruşma salonuna çıkartılmak hakim karşısına çıkartılmak demek deðildir. Hakim karşısına çıkartılmaları için hakimin onları dinlemesi gerekir. Ancak 10 gündür bu olmadı" dedi.

Müvekillerinin bütün faaliyetlerinin BDP'nin siyasi çalışması olduðunun altını çizen Kozaðaçlı, "Müvekillerimin tutuklanması ile KCK eylemleri azaldı mı?" diye sordu. "Müvekkillerim işledikleri suçtan dolayı deðil, siyasi düşüncelerinden dolayı burada yargılanıyorlar" diyen Kozaðaçlı, tüm müvekkillerinin derhal tahliye edilmesini istedi.

Davada söz alan Avukat Ender Yaðmur, konuşmasının ana bölümünü "gizli tanık Haydar" ifadelerindeki çelişkilere ayırdı.

'GÝZLÝ TANIK ŞANTAJLA ÝFADE VERMÝŞTÝR

Gizli tanıðın, Esenler'de gazete daðıtımcısı olduðunu, polisin hukuki şantajıyla teşhisler yaptırılarak ifadeye zorlandıðını söyleyen Av. Yaðmur, şöyle konuştu: "Burada bulunan hiçbir müvekkillimi tanımadıðını söylemesine raðmen, 13 Nisan 2009 tarihinde tutuklanan bazı tutukluları teşhis ettiði söylemiştir. Ailevi bilgiler açısından hiçbir çelişkili ifade vermeyen Haydar, sanıklar hakkında verdiði tüm bilgiler çelişkilerle doludur. Haydar’ın kimliði açıða çıkmıştır. Ayrıca tanık olarak yer alan Erkan Yanık’ın, sanık olarak ifadesi alınmalıdır. Dosyada ifadesi bulunan Ýrfan Dündar, huzurumuza getirilerek ifade vermelidir" dedi.

Avukat Meral Hanbayat, yargılamanın kendilerini 12 Eylül yargılamalarıyla kıyas yapmaya götürdüðünü belirtti, "O dönemde travma yaşatıldı, bugün de toplumsal travmanın eşiðindeyiz. Bugün herkes 'dinleniyoruz, görüntüleniyoruz' diye korkuyor. Müvekkillerimizin eşiyle, sevgilisiyle yapılan görüşmeler bile dosyaya dahil edilmiş" dedi.

"Hepimiz fişleniyoruz. Adımızın MÝT raporlarında, polis fezlekelerinde yer almayacaðını kim söyleyebilir" diyen Av. Hanbayat, şöyle konuştu: "Burada duruşmaları izleyen gazeteciler, mahkemenin tutumunu eleştiren haberler yaptıðında, devleti zora sokan haberler nedeniyle, 'terör örgütü' soruşturmasına tabi olabilirler. Veya burada izleyici bölümünde yer alanlardan tutuklu yakınları dışındakilere 'Niçin bu davayı izlediniz?' diye 'terör örgütü' soruşturmasına sokulabilir. Burada yargılanan sanıklar fikirleri ve parti faaliyetinden yargılanıyor. Burada BDP temsilcileri yargılanıyor. 'BDP’de yöneticiyseniz KCK yöneticisinizdir' şeklinde çok basit bir suçlama yapılmıştır."

PROTESTO ÝÇÝN CÜBBESÝNÝ BIRAKTI

Avukat Kadir Tunç ise, "Bu iddianamede insan unsuru yok. Yasaklar yeni isyanları doðurur, bu mahkeme de yeni isyanlara yol açacaktır" diye söze başladı. Mahkemenin bugüne kadar sadece bir talebi kabul ettiðini belirten Tunç, "Sadece iddianamenin okunması talebini kabul etti ama bunun karşılıðında da söz hakkımıza süre kısıtlaması getirdi" dedi.

"Yargılama bu aşamaya geldiyse, bir avukat olarak söyleyecek bir söz yok" diyen Avukat Kadir Tunç, mesleki ahlakına sahip çıkmak için cübbesini bırakarak duruşma salonunu terk edeceðini söyledi. Bireysel tavır aldıðını söyleyen Av. Kadir Tunç, daha sonra cübbesini bırakarak duruşma salonunu terk etti.

Daha sonra söz alan Avukat Baran Doðan, Torba Yasa'ya atıfta bulunarak bir gecede mahkemelerin kapatıldıðını, yeni mahkemelerin açıldıðını belirtti, "Bu hangi ihtiyacın ürünüdür. Müvekkillerimin ihtiyacı olmadıðı açık" dedi.

'APOLETLERLE DEMOKRASÝ GELMEZ’

Mahkemelerin Kürtlerin belleðinde kötü hatıraları olduðunu söyleyen Av. Doðan, şöyle konuştu: "'Kürtleri yargılamıyoruz' diyorsanız ama Ýstiklal Mahkemeleri’yle olan bu benzerlik nedir? Ýstiklal Mahmeleri’nde başkanlık yapanların isimleri de Ali'ydi, Kılıç Ali'ydi. Bu ne benzerlik? Şimdi de Ali Alçık'la karşı karşıyayız. Üzerinize alınmayın, bizim sorunuz siyasi iradeyle. 2003 anadilde dilekçe verdikleri için gözaltına alınan tutuklananlara 'terör örgütü propagandası’yla ilgili davalar açılmıştı. Ama bugün anadil seçmeli dil oluyor. O dönemin hızlı hakimleri nerede şimdi? Ortalıkta yoklar. Ýktidarın işi bitince bir kalemde sildi. Uyarıyoruz. Kürtlerin üzerine istediðiniz kadar tankları topları sürerek demokrasiyi getiremezsiniz. General apoletleriyle demokrasi getiremezsiniz. Böyle bir yargılamayla demokrasi bu şekilde oluşmaz."

Avukat Abdülbaki Boða, müvekkillerinin Siyaset Akademisi'nde eðitim aldıðı için yargılandıðına dikkat çekti, "Siyaset Akademileri, BDP'nin ilgili kurullarınca yasal olarak kurulmuştur. Amacı da üyelerini siyaseten eðitmektir. Bu iş yasal ve meşrudur" dedi.

Avukat Yusuf Vargün, iddianamenin BDP'nin yasal siyasi çalışmalarının "KCK yaftası" yapıştırılarak yasadışı ilan edilmek istendiðini belirterek. "Siyasi olarak engellenemeyen BDP, bu şekilde engellenmek istenmektedir" dedi. Başbakan Erdoðan ve Ýçişleri Bakanı Şahin'in KCK ile ilgili açıklamalarını hatırlatan Vargün, bu açıklamaların ardından operasyonların geldiðine dikkat çekti.

ESKÝ AKP ÝLÇE BAŞKANI AVUKAT: ANADÝLDE SAVUNMA KABUL EDÝLSÝN

Ýstanbul Barosu'nun Ekim ayında yapılacak genel kurulunda Hukukun Üstünlüðü Platformu'nun başkan adayı olan ve AKP Ataşehir eski Ýlçe Başkanı Avukat Rıza Saka, anadilde savunma hakkının kabul edilmesini isteyerek, "Türkler ve Kürtler kurucu unsur ise, Kürtler de kendi anadillerinde savunma yapabilmeliler. Bu yargılama dili ile ilgili bir talep deðildir. Ýnsanların kendilerini en iyi nasıl ifade edebildikleriyle ilgilidir. Bu sorun da, türban sorununda olduðu gibi, toplumsal mutabakatla çözülmelidir" dedi.