Sınır hattında DAİŞ tehdidi, asker baskısı ve zor koşullar

Sınır hattında DAİŞ tehdidi, asker baskısı ve zor koşullar

Sınır hattındaki alanda 53 gündür kalan binlerce Kobanêli birçok sorun ile yüz yüze. Yaşanan sağlık ve gıda sorunlarının yanı sıra havaların soğuması da Kobanêlilerin yaşadıkları sorunlara yeni sorunlar ekliyor. DAİŞ çetelerinin kendilerini hedef aldığını ve Türk askerlerinden baskı gördüklerini belirten Kobanêliler, evlerinin DAİŞ çeteleri tarafından talan edildiğini söyledi. Kobanêlilerin yaşadıkları zorluklara rağmen tek istekleri ise evlerine ve topraklarına geri dönmek. 

Kobanê'ye yönelik DAİŞ çetelerinin saldırıları 53 gündür devam ediyor. Ağır silahlarla gerçekleştirilen saldırılara karşı YPG/YPJ savaşçıları ise 53 gündür direnişlerini sürdürüyor. DAİŞ çetelerinin saldırılarından dolayı topraklarını ve evlerini terk etmek zorunda kalan 200 bine yakın Kobanêli Urfa ve ilçelerine geçerken, 5 bine yakın Kobanêli ise Türkiye ile Kobanê arasındaki sınır hattında araçlarının içerisinde ve kurdukları barakalarda yaşam savaşı veriyor. Burada yaşayan Kobanêliler hem DAİŞ çetelerinin hedefinde hem de Türk askerlerinin baskılarına maruz kaldıklarını belirtiyorlar. Yine bölgenin mayınlı olması da ayrı bir sorun olarak Kobanêlilerin karşısında duruyor. Havalar iyice soğuması, bu alanda kalan binlerce Kobanêli'nin sağlık sorunları yaşamasına neden oluyor. Açık alanda hayvanları ile yaşayan Kobanêliler, tuvalet ihtiyaçlarını da bu alanda gidermek zorunda kalıyor. Binlerce aracın bulunduğu alanda DAİŞ çetelerinin attığı kurşunların isabet ettiği çok sayıda araç var. Kobanêliler, zor koşulların yanı sıra her an mayın patlaması ve DAİŞ'in attığı kurşunların isabet etmesi sonucu ölümle de burun buruna yaşıyorlar. Bu zorluklara rağmen tek amaçları ise, topraklarına ve evlerine geri dönme arzusu. Burada kalan binlerce yurttaşın ihtiyaçları ise, zor koşullara rağmen Kobanê Kantonu Hükümeti tarafından karşılanmaya çalışılıyor.  

'HER ŞEYİMİZ GİTTİ'

Kampta bulunan ve 103 yaşında olduğunu söyleyen Eydê nine, yaşadıklarına ilişkin şunları belirtti: "Her şeyimiz gitti. Evim, hayvanlarım, tavuklarım her şeyim gitti. Bir biz kaldık bir de burada bulunduğumuz yer. Her şeyimizi çalıp götürdüler. Bizler burada yaşıyoruz ama Türk askeri sürekli bizi gaz bombasına boğuyor. Araçlarımıza kurşunlar sıkıyor."

Sınırdaki Türk askerlerinden baskı gördüklerini ifade eden Eydê nine, "Türkiye hain olmasaydı, nerede Abdullah Öcalan" dedi. Kendi ailesinden ve akrabalarından 8 kişinin Rojava Devrimi sırasında yaşamını yitirdiği ifade eden Eydê nine, "8 şehidim var. Kardeşlerim, çocukları ve amca çocuklarımdan 8 şehidim var. Gidip ölüyorlar. Ölsünler. Kürtler zaten ölmüyor mu? Namusları için ölüyorlar. Ölmek mi iyi yoksa namusunu yitirmek mi?" diye belirtti.

EVLERİMİZİ TALAN ETTİLER’

Kampta kalan Mistefa Seydo adlı Kobanêli de Qerişkê köyünden olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: "Kobanê'nin güneyinde kalıyor köyümüz. Her şeyimizi köyümüzde bırakıp, kaçmak zorunda kaldık. Şimdi de DAİŞ'e bağlı Araplar evlerimizi, her şeyimizi talan ediyor. Neyimiz var neyimiz yok her şeyi alıp götürüyorlar. Arabalara yükleyip her şeyimizi götürüyorlar. Eğer YPG'liler ya da uçaklar bu arabalardan birkaçını vursalar, artık gelip talan etmezler. Yarın öbür gün döndüğümüzde hiçbir şeyimiz olmayacak."

'ÖZELLİKLE ÇOCUKLAR ZOR DURUMDA'

53 gündür sınır hattında kaldıklarını belirten Abdurrahman Ataş isimli Kobanêli ise, aç ve susuz olarak yaşadıklarını söyledi. Havaların soğuduğunu belirten Ataş, "Biraz bulgur falan bulduk mu yiyoruz. Havalar soğudu. Güneşin olmadığı günlerde çok üşüyoruz. Bir battaniyeye sarılıp uyumaya çalışıyoruz. Hepimiz hastalanmışız. Çok kötü bir yaşantımız var burada" dedi.

DAİŞ çetelerinin yaşadıkları bölgeye ateş açtığını ifade eden Ataş, şunları anlattı: "Kurşunlar gelince arabaların altına sığınıyoruz. Genel olarak burada çok sıkıntı yaşıyoruz. Hastalıklar başladı. Özellikle çocuklar zor durumda. Baş ağrısından, karın ağrısından, böbrek ağrısından şikâyet ediyorlar. Nerede yatıp nerede kaldıkları belli değil. Çok zorluk çekiyoruz. Biz köyümüze, malımıza, mülkümüze dönmek istiyoruz. Her şeyimiz orada kaldı. Rezil olduk burada. Köyümüze dönmek istiyoruz. Başka da bir şey istemiyoruz. Köyümde olsaydım şimdi ekinimizle, evimizle uğraşırdık. Ama burada ele bakıyoruz."