HDP'nin Şırnak milletvekilleri, devlet güçlerinin "sokağa çıkma yasağı" sırasındaki katliamcı uygulamalarının araştırılmasını istedi. Vekiller, tahkim edilmiş ateşkes ve müzakere çağrısında da bulundu.
HDP Şırnak milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, Leyla Birlik, Ferhat Encü ve Aycan İrmez, Cizre ve Silopi'de 17'nci gününe giren "sokağa çıkma yasağı"na ilişkin Meclis'e araştırma önergesi verdi.
Önergenin gerekçe bölümünde, "14.12.2015 tarihinde Cizre ve Silopi ilçelerinde yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İlan edilen sokağa çıkma yasağı ile birlikte, söz konusu ilçelerde yaşayan yurttaşların tüm yasal ve anayasal hakları hiçe sayılmaktadır. Bu kapsamında insanların yaşama hakkı başta olmak üzere, haberleşme, eğitim, sağlık ve seyahat hakkı, malvarlığının dokunulmazlığı hakkı ihlal edilmekte, ilçeler ve insanlar ablukaya alınmakta, göçe zorlanmakta, kalanlar ise evlerinden zorla çıkartılmaktadır" denildi.
'38 YURTTAŞ YAŞAMINI YİTİRDİ'
Mahalle ve ilçelerde su, elektrik, sağlık, eğitim vb. tüm kamusal hizmetlerin tümüyle durduğuna, buralarda yaşayanların gıda ve ilaç gibi tüm temel yaşam gereksinimlerinden yoksun bırakıldığına dikkat çekilen önergede, şu bilgilere yer verildi:
"On binin üzerinde asker, on dört general ve onlarca kurmay ile ablukaya alınan ilçelerin yüksek binalarına keskin nişancılar konuşlandırılmış durumdadır. Keskin nişancılar temel gereksinimlerini yerine getirmek için evden çıkan herkesi hedef almakta ve vurmaktadır. Cizre ve Silopi ilçelerinde 14 Aralık 2015 tarihinden bugüne kadar sokağa çıkma yasakları nedeniyle 38 yurttaş yaşamını yitirdi. 32 kişi atılan kurşun ya da şarapnel parçaları ile 6 kişi de abluka nedeniyle hastaneye kaldırılamadığı için hayatını kaybetti. Katledilenler içerisinde 1’i bebek olmak üzere 9 çocuk bulunmaktadır. Cizre ve Silopi’de katledilen sivillerin cenazeleri abluka nedeniyle mahallelerden çıkarılamadığı için çürümeye başlamaktadır. İnsani ve dini vecibelerin yerine getirilmesi yasak adı altında engellenmektedir.
TAYBET ANA'DAN ÜÇ AYLIK BEBEĞE KADAR...
19.12.2015 tarihinde evden çıkan 11 çocuk annesi 57 yaşındaki Taybet İnan, keskin nişancılar tarafından katledildi. Yapılan tüm girişimlere rağmen Taybet İnan’ın cenazesi vurulduğu sokaktan ancak 7 gün sonra alınabildi. Cizre ilçesinde katledilen Miray bebek sadece 3 aylıktı. Miray Bebeği hastaneye götürmeye çalışan dedesi ve babaannesi ellerinde beyaz bayrak olduğu halde asker ve polislerin konuşlandığı Cizre Devlet Hastanesi tepesinden taranarak öldürüldü. 70 yaşındaki Selahattin Bozkurt evinin önünde, evli ve 2 çocuk annesi Hediye Şen evin avlusundaki lavaboya giderken, 9 çocuk annesi Ayşe Buruntekin kucağında 10 aylık bebeği ile evinin avlusunda, Cahide Çıkal mutfakta, 6 yaşındaki Hüseyin Selçuk evinin önünde katledildi. Yaşamını yitiren diğer tüm yurttaşlar da ya evlerinin içinde ya da ikamet ettikleri sokakta bedenlerine isabet eden kurşun ya da şarapnel parçaları ile hayatını kaybetti. 3 bebek de annelerinin karnın da henüz doğmadan yaşam hakları ellerinden alındı. Ceninler dahi kurşunlanarak, kefenlere sarıldı. Türkiye’de Cumhuriyet tarihi boyunca, darbe dönemlerinde dahi tanklar il ve ilçe merkezlerinde aktif olarak kullanılmadı. Ancak, sokağa çıkma yasakları ile beraber ilçe merkezlerine ve mahallelere tanklardan top atışı yapılmaktadır. Cizre ve Silopi’de 16’ncı gününe giren sokağa çıkma yasağı süresince hakim tepelere yerleştirilen tanklardan yapılan top atışları sonucu birçok ev yakıldı ve yıkıldı. Cizre ve Silopi, yapılan top atışları ve bomba atarlar nedeni ile Hama ve Humus gibi yıkık şehirlere dönmüş durumdadır. Yasak nedeniyle belediye hizmet veremediği için çöpler toplanamamaktadır. Cadde ve sokak aralarında biriken çöp yığınları salgın hastalık riskini doğurmaktadır."
Cizre’de 471 yıllık tarihi Seyyiddan Camisi'nin atılan top atışı ile tahrip edildiği de önergede vurgulandı.
TAHKİM EDİLMİŞ ATEŞKES VE MÜZAKERE İSTENDİ
"Kürtlerin talep ettiği statü talebini boğma girişimi adına Kürdistan illerinde insani değerlerin ayaklar altına alınmaktadır" diyen Şırnaklı milletvekilleri, şunları da belirtti:
"Kürt halkının en temel ve meşru hakları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin baskı ve cebir politikaları ile bastırılmak istenmektedir. Demokratik esaslar ve müzakere yerine devreye konulan imha konsepti Kürt sorununu giderek derinleştirdiği gibi toplumsal maliyetini daha da ağır hale getirmektedir.
Ağır hak ihlallerinin bir an önce son bulması, sivil katliamların durdurulması, şehirlerin ve doğanın daha çok tahrip edilmesinin önüne geçmek ve toplumsal kırılmaların daha fazla derinleşmemesi için acilen müzakere sürecinin yeniden başlatılması ve tahkim edilmiş bir ateşkesin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Cizre ve Silopi’de sokağa çıkma yasağı adı altında halka uygulanan zulmün son bulması, gerçekleşen yargısız sivil infazların ve katliamların durdurulması, infazları gerçekleştiren kolluk güçleri ve bu infazlar için kolluk güçlerini yetkilendiren veya teşvik eden siyasi sorumlular ile mülki amirler hakkında etkin bir soruşturmanın yürütülmesi, delillerin ve tanıkların dinlenerek sorumluların yargı önüne çıkarılması için acilen Meclis araştırılması açılmasını arz ve talep ederiz."