Ýstanbul Valisi Avni Mutlu gazetelere verdiði demeçlerde 'Ýşkenceye taviz yok' diye dursun, ölümden dönen Nebiha Aracı'nın yaşadıkları, Türkiye'de işkencenin nasıl da sistematik bir hala geldiðini bir kez daha kanıtladı.
8 Aralık 2012 tarihinde yaptıðı işkenceler ve insanlık dışı uygulamalarla tanınan Yenibosna 75. Yıl Polis Merkezine bombalı saldırıda bulunduðu iddia edilen 43 yaşındaki Nebiha Aracı'nın, sivil polisler tarafından feci şekilde darp edildiði ortaya çıktı.
Tutuklu bulunduðu Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde yürümekte zorlanan, denge sorunu yaşayan ve her an beyin kanaması geçirme riskiyle karşı karşıya kalan Aracı, "Kanser deðilim , işkenceyle katledilmek istendim" dedi.
DÝPÇÝKLE DARP, HASTANEDE KELEPÇE
Nebiha Aracı yaşadıklarını şöyle anlattı, "75. Yıl karakolunun yolunda ki caddede koşarken, sivil polisler birden üzerime doðru geldi. Bir kelime dahil etmeden direkt silahlarının dipçikleriyle kafama ve yüzüme vurmaya başladılar. Başıma öyle peş peşe vuruyorlardı ki, vucuduma inen darbeleri bile hissetmedim. Kafam iki yerden yarıldı ve bayıldım. Kendime geldiðimde Okmeydanı Eðitim ve Araştırma hastanesindeydim. Kafama 9, burnuma 4 dikiş atılmıştı. Ama bunndan ziyade arka kısmında darplar sonucunda çökme oluşmuştu. Dokturlar her an beyin kanaması geçirme riskim olduðunu belirtselerde, o halimle polisler beni hasta yataðına kelepçeledi. Avukatlarımın ve ailemin yanıma gelmesine izin verilmedi. 4 gün hastanede tutulduktan sonra apar topar Adliye'ye sevk edildim ve tutuklandım".
ÇAMUR AT ÝZÝ KALSIN
Aracı, yazılı ve görsel medyada çıkan, "DHKP-C örgütünün eylemler için kanser hastası insanları kullandıðı" yönündeki iddiaları da yalanladı. Çıkan bu haberlerin tümünün asılsız olduðunu vurgulayan Aracı, "Kanser hastası deðilim. Bu tür polis servisli karalama haberler tehammülsüzlüðün ve korkunun bir örneðidir" dedi. Yenibosna 75. Yıl karakolunun sıradan bir karakol olmadıðını hatırlatan Aracı, "Bu polis merkezi 2007 yılında Yürüyüş dergisini sattıðı gerekçesiyle 17 yaşında ki Ferhat Gerçek'ı kurşunluyarak felç bırakan, yüzlerce insanımıza işkence yapan bir işkencehanedir. Bunca insanı katleden, sakat bırakan polislerin bırakın ceza almayı, ödüllendirildiði bir ülkede adaleti biz ancak kendi ellerimizle yaratabilliriz" diye konuştu.
MADEM KÝ ADLÝ TIP'TAN ÇIKTIK...
Polis iskencesine maruz kalan diðer bir kadın da Nurgül Acar'dı. 11 Aralık 2012 tarihinde Gaziosmanpaşa ilçesinde bir polis memuruna silahlı saldırı gerçekleştirdiði iddia edilen Acar, karakoldan Terrörle Mücadele Şubesine, Adli Tıp'tan Adliye' ye kadar insanlık dışı uygulamalara tabi tutuldu. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Acar yaşadıklarını şöyle aktardı, "Güvenlik görevlisi tarafından yediðim darbeler sonucundan bayıldım. BAyıgın bir halde götürüldüðüm Gaziosmanpaşa ilçe karakolunda topluca dövülerek ayıltılar. Bu işkence TEM' de de sürdü. Kaba dayaktan sonra ellerim tersten kelepçelenerek hücreye atıldım. Ve öylece bekletildim. Açlık grevinde olduðum bilinmesine raðmen,2 gün boyunca ne şeker ne de su verildi. Her hastane gidiş bir darp seansına dönüştü. Adli Tıp kurumundan çıkar çıkmaz polisler, 'Maðdem ki artık Adli Tıp'tan çıktık kaldıðımız yerden devam edebiliriz' diyerek beni polis aracında darp ettiler".