Sosyalistlerden özerklik talebine tam destek

ANF’ye konuşan ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, EMEK Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Kürt halkının kendi kaderini tayin etme hakkına saygı duyulması gerektiğini vurguladı.

Sosyalist Partiler Kürt halkının ve hareketinin özerklik/özyönetim talebine tam destek verdi. ANF’ye konuşan ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, EMEK Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Kürt halkının kendi kaderini tayin etme hakkına saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Her şeyden önce silahların susması gerektiğini belirten Taş, Ersoy ve Gürkan, Kürtleri statüsüz bırakmak için hendekleri bahane gösteren hükümetin başlattığı savaşa durdurmak için tek yürek olmak gerektiğini altını çizdiler.

‘KÜRT HALKININ BİR ARADA YAŞAM ÖNERİSİNE SAYGI DUYULMALI’

ÖDP Genel Başkanı ve Haziran Hareketi Yürütme Kurulu üyesi Alper Taş Özerklik/özyönetimin bir ayrıştırma projesi değil Kürt halkının bir arada yaşam önerisi olduğunu vurguladı. Taş, “Özerklik ortak vatanda Kürt halkının özerklik statü temelinde yaşama idaresidir. Bu idareye saygı duyulmalı ve kıymeti bilinmelidir” dedi. Özyönetimin konuşması için ilk olarak silahların susması gerektiğini ifade eden Taş, silahların gölgesinde bu haklı talebin anlaşılmayacağını söyledi.

‘AKP KÜRTLERİ STATÜSÜZ VE TARİHSİZ BIRAKMAK İSTİYOR’

Özyönetim talebinin evrensel demokratik, insani bir hak olduğunu hatırlatan Taş, bir sosyalist parti olarak Kürt halkının kendi kaderini tayin etme ilkesi kapsamında ortaya koyduğu bir arada yaşama talebine saygı duyduklarını ifade etti. Böyle bir talebin ülkeyi bölüp parçalamayacağını, tam tersine daha birleştireceğine, kuvvetlendireceğine dile getiren Taş, bu talebe güvenlik politikalarıyla cevap vermenin esas ayrışmayı ve kopuşu yarattığına işaret etti. AKP hükümetinin devreye soktuğu savaş konseptinin Kürtlere statüsüz bırakma manevrası olduğunu vurgulayan Taş, “AKP aslında Kürtlere ‘size bir takım bireysel haklar tanıdık. Artık televizyonda Kürtçe konuşabiliyorsunuz, Kürtçeyi toplumsal alanda kullanabiliyorsunuz bu yasaklar kalktı bunlar yeterli halinize şükredin’ diyerek Kürtleri statüsüz ve tarihsiz bırakmak istiyor. Kürtler de 21. yüzyılda artık statüsüz yaşamayacaklarını altını çizerek Türkiye halklarıyla eşit, beraber bir yaşam isteklerini ve arzularını dile getiriyor. Bu isteğe tankla, topla bastırmak değil bu isteğin karşılanmasını gerektiğinin düşüncesindeyiz” dedi.

‘ÖNCE SİLAHLAR SUSMALI’

Bölgede kamu otoritesi tesis edilecekse bunun yolunun Kürt halkının kendi aygıtlarının esas alındığı yeni bir yönetim tarzı ve anlayışı tartışmaktan ve yaşama geçirmekten geçtiğini belirten Taş, bunun için de ilk önce silahların susması gerektiğini hatırlattı. Taş, “Kürt halkının bir arada yaşam projesini olarak önerdiği demokratik özerklik modeli silahların sustuğu bir ortamda, geniş demokratik zeminlerde konuşulmalı, tartışılmalı ve bir çözüm yolu bulunmalıdır” diye konuştu.

‘ÖZERKLİK HEM FIRAT’IN DOĞUSU HEM DE BATISI İÇİN GEREKLİ’

Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, Kürt halkının ve hareketinin özerklik talebinin haklı ve demokratik bir talep olduğunu söyledi. Haklar nasıl yönetilmek istiyorsa bunu kendileri karar vermesi gerektiğini altını çizen Ersoy, “Bu Karadeniz’den, Trakya’sına, Fırat’ın Doğusuna Batısına kadar herkes için geçerli” dedi. “İnsanların demokratik bir ülkede yaşama hakkı var” diyen Ersoy, ancak Türkiye’de şu anda insanların bu hakkının kamu düzeni adı altında tank, top, gözaltı, tutuklama ve baskıyla ellerinden alınmak istediğini hatırlattı.

‘HENDEK BAHANE HEDEF KÜRT İRADESİ’

Kürdistan’da devletin saldırdığı ilçeler ve mahallelerin HDP’ye yüzde 80-90 oranında oy veren bölgeler olduğunu hatırlatan Ersoy, Saray ve AKP’nin hendek adı altında Kürt seçmenlerinden resmen intikam aldığına dikkat çekti. 7 Haziran seçimlerindeki zaferi hazmedemeyen Saray ve AKP’nin 1 Kasım’da tekrar seçim dayatarak Kürt halkının 21 milletvekillisini çaldığını belirten Ersoy, bölgede halkın bu zorunlu iktidarı tanımadığı için oraya tank ve topla saldırdığını vurguladı. Bu anlamda devreye sokulanın savaşın PKK’ye veya kazılan hendekleri değil, topyekün Kürt halkını hedef aldığına işaret eden Ersoy, hendeklerin burada sadece AKP’nin saldırmak için öne sürdüğü bir bahane olduğunu kaydetti. Bu ülkede her şeyin tartışılabileceğini ancak ilk etapta savaşın durması gerektiğini altını çizen Ersoy, “Şu anda bir savaş var ve bu savaş Kürt halkına karşı başlatılmış bir savaş. Bu devletin insanları aç, susuz, elektriksiz bırakarak, mahallelerine, sokaklarına, evlerine bomba attığı, tank sürdüğü bir savaş. Önceliğimiz bu savaşı durdurmak olmalı” dedi.

‘DEMOKRASİ GÜÇLERİ AKP’NİN SAVAŞ POLİTİKALARINI BOŞA ÇIKARTMALI’

AKP hükümetinin baştan beri Kürt sorununu çözmek yerine kendi politikalarına dayatmaya çalıştığını hatırlatan EMEK Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, AKP’nin 2 yıldır, “adım atılacak, çözüm süreci işletilecek” gibi söylemlerle Kürt hareketini ve halkını oyalamaya çalıştığını söyledi. Bugün Kürt illerinde sürdürülen savaşın artık katliama dönüştüğünü vurgulayan Gürkan, “Görünen odur ki, burjuva gericiliğin ve AKP'nin Ortadoğu hayalleriyle de ilgili olarak savaş konseptinde ısrarcı olacaktır” dedi. Emek, demokrasi ve barış güçlerinin mücadeleyi yükseltip, birleşmesiyle ancak AKP’nin Kürdistan’daki savaş ve katliam politikalarının boşa çıkarılacağını kaydeden Gürkan, “Bugün emek ve demokrasi güçleri Kürt sorununun demokratik çözümünü, demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak sahiplenmesi bir zorunluluktur” diye konuştu.

‘KÜRT HALKININ STATÜ TALEBİ TANINMALI’

Kürt halkının özerklik/ özyönetim talebinin ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı kapsamında değerlendirmek gerektiğini belirten Gürkan, “Kürt halkının bu haklı ve meşru talebinin derhal tanınması lazım” dedi. Gürkan, Kürt halkının dil, kimlik, statü ve siyasi olarak kendini yönetme iradesinin tanınmasının, eşit yurttaşlık haklarının tesisi için çok önemli olduğunu hatırlattı. AKP hükümetinin derdinin hendekler ya da özyönetim ilanları olmadığını altını çizen Gürkan, AKP’nin Ortadoğu'da ABD, Rusya başta olmak üzere bölge egemenlerinin bölge paylaşım kavgasında rol kapmayı, paylaşım artıklarından pay almayı, bunu yaparken de hem Kürtleri ezerek bölgede gelişecek demokrasi hareketini bastırmayı hem de bu savaş ve şiddetle tüm toplumsal muhalefeti susturmayı hedeflediğini kaydetti. “Bu savaş, soygun ve sömürü politikalarına halkımız mahkum değildir” diye konuşan Gürkan, “Barış ve demokrasi mücadelesini güçlendirmek ve bölge halklarıyla kardeşliği ve dayanışmayı örmek seçeneğimizdir. Bu politikalardan çıkışın yolu ortak mücadele platformu etrafında güçleri birleştirmektir” diye konuştu.