Stockholm'de “68 Kuşağı ve Sol” paneli düzenlendi

Özgür Gündem ve Evrensel gazeteleri köşe yazarı Ragıp Zarakolu ile eski THKO ve TDKP önderlerinden Atilla Keskin'in konuşmacı olarak katıldıkları “68 Kuşağı ve Sol” temalı bir panel düzenlendi.

İsveç'in başkenti Stockholm'de dün, Türkiye sol hareketinin gelişimi ve mücadelesinin konu alındığı Özgür Gündem ve Evrensel gazeteleri köşe yazarı Ragıp Zarakolu ile eski THKO ve TDKP önderlerinden Atilla Keskin'in konuşmacı olarak katıldıkları “68 Kuşağı ve Sol” temalı bir panel düzenlendi.   

Halkların Dayanışma ve Kültür Derneği tarafından düzenlenen panelin ilk bölümünde Türkiye devrimci hareketinin ortaya çıkışı ve karşı karşıya kaldığı sorunlar, ikinci bölümünde ise Türkiye devrimci hareketlerinin içinde bulunduğu durum ve Kürdistan'daki gelişmeler ele alındı. İlk bölümde Zarakolu ve Keskin, THKO ve THKP-C'nin kuruluşunu, iki örgüt arasındaki devrimci dayanışmayı ve tanıklık ettikleri mücadelelerini anekdotlarla katılımcılarla paylaştılar.

TÜRKİYE BİR SOYKIRIM VE SOLKIRIM DEVLETİ

Panelin ikici bölümünde Ragıp Zarakolu, Türk devletinin ölçüsüz bir şiddet kullanma geleneği olduğunu ve son olarak Birleşmiş Milletler'in 100 kişinin yakıldığını açıklaması devletin uyguladığı şiddetin boyutlarını ortaya koyduğunu söyledi.

Türk devletinin soykırımcılığının yanı sıra soykırımcı bir devlet olduğunu söyleyen Zarakolu, Türk devletinin sol ile olan ilişkisinin kırıma dayandığını ve bu kırımın başlangıç tarihinin Ocak 1921 olduğunu ifade etti.

Anadolu'nun Ermenilik ve Rumluktan arındırıldığı gibi soldan da arındırıldığını belirten Zarakolu, aynı arındırmanın Alevi, Asuri-Süryaniler için de gerçekleştirildiğini söylüyor.

ARINDIRMA İÇİN UYDU KENTLER KURULUYOR

Türk devletinin günümüzde de aynı arındırmayı yapmaya çalıştığını, Alevi köyleri ve yerleşim birimlerine Suriyelilerden uydu kentler oluşturulduğuna dikkat çeken Zarakolu, aynı uydu kentlerin Kuzey Kürdistan'da da kurulmaya çalışıldığını dile getirdi.

ANTİ-FAŞİST CEHPE KURULAMADI

1971 askeri cuntasından bir kaç yıl sonra THKO ve THKP-C gibi örgütlerin çok önemli ilerlemeler kaydettiklerine ve İGD'nin de yığınsal ve kitlesel bir hareket haline geldiğine dikkat çeken Zarakolu, ama bu güçleri bir araya getirebilecek anti-faşist bir cephenin kurulamamasını büyük bir eksiklik olarak değerlendirdi. 

PKK'nin Türk devletinin saldırılarını kırmayı başardığını ve PKK'nin Ankara'dan Parti-Cephe geleneğinden yükseldiğini söyleyen Zarakolu, “Biz Parti-Cephe kurmayı beceremedik. PKK başardı. PKK çok saldırgan bir devletle karşı karşıya. Bukalemun gibi renk değiştiren bazen milliyetçi, bazen İslamcı sosu olan bir devlet. Bu devlet mekanizmasıyla nasıl baş edeceğimize odaklanmamız gerekir” dedi.

KIZILDERE DENEYİMİ BİR ÇOK TEORİK LAFTAN ÖNEMLİ

Atilla Keskin, Kızıldere'de yaşananların bir çok teorik laf ve broşürden önemli olduğunu, THKO'luların İstanbul'da Maltepe'den kazdıkları tünelden THKP-C önderleriyle birlikte kaçarak Kızıldere'ye geldiklerini söyledikten sonra, “Önlerinde iki yol vardı. Ya yurt dışına kaçacaklar ve örgütlerini yeniden canlandırmaya çalışacaklardı ki, bu mümkündü. Ya da Ertuğrul Kürkçü'nün deyimiyle Türkiye devrimi için her şeyi göze alacaklardı. Sonuçta direndiler ve katledildiler. Şimdi de devlet tüm gücüyle solu ortadan kaldırmaya çalışıyor ama sol Maltepe ve Kızıldere'nin mirasını devam ettiremedi. Ben de buna dahilim” dedi.

VİCDAN SAHİBİ OLAN HER İNSAN KATLİAMLARA TEPKİ DUYMALI

Denizlerin ve Mahirlerin anıldığı bu günlerde her gün onlarca Kürt gerillasının katledildiğini hatırlatan Keskin, “Bunları konuşmadan, Kürt Özgürlük Mücadelesi'ne omuz vermeden ne sosyalist ne de insan olunur. Vicdan sahibi olan her insanın katliamlara tepki duyması gerekir” ifadelerini kullandı.

Zarakolu ve Keskin, kendilerine yöneltilen soruları yanıtladıktan sonra kitaplarını imzaladılar.

...