Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Yılmaz Kerimo ve Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Robert Halef ayrı ayrı verdikleri yazılı soru önergeleriyle Süryanilere ait çok sayıda kilise, manastır ve mezarlığın kamu kurumlarına devredilmesini İsveç Parlamentosu'nun gündemine taşıdı.

Kerimo, yazılı önergesinde Avrupa Birliği'nin Türk Hükümeti'nin azınlıklara yönelik tutumunu uzun yıllardan beri eleştirmesine rağmen Türkiye'nin tutumunda bir değişiklik olmadığını ve azınlıkların haklarını ihlal etmeyi sürdürdüğünü söyledi.

Son olarak Süryanilere ait çok sayıda kilise ve manastırın kamu kurumları ve Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredildiğine dikkat çeken Kerimo, Türkiye'nin tutumunun altına imza attığı uluslararası anlaşma sözleşme ve Lozan Anlaşması'na aykırı olduğunun altını çizdi.

Rober Halef de 1960 yılından bu yana Türkiye'nin dini ve etnik ayrıcılığı ve baskıları sonucu yarım milyona yakın Süryani'nin değişik Avrupa ülkelerine sığınmak zorunda kaldığını, göç etmek zorunda bırakılan Süryanilere ait arazi ve mallara Türk devleti tarafından el konulduğunu belirtti.

KONU BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE AVRUPA BİRLİĞİ'NİN GÜNDEMİNE TAŞINSIN

Halef, önergesinde 1923 yılında imzalanan Lozan Anlaşması'nda Süryanilerin azınlık olarak kabul edildiklerini, bu nedenle de Türkiye'nin Süryanilerin din ve kültürlerine saygı göstermesi yükümlülüğü olduğunu hatırlattıktan sonra Türk devletinin Süryanilere ait arazi ve malları gerçek sahipleri ve Süryani vakıflarına idade etmek zorunda olduğunu ifade etti.

Kerimo ve Halef, Dışişleri Bakanı Margot Wallström'den Türk devletinin Süryanilerin mal varlıklarına el koymasına karşı tutum almasını ve konuyu Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'nin gündemine getirmesini talep ediyorlar.

1915 SEYFO SOYKIRIMININ SON MERMİLERİ

İsveç'teki Asuri-Süryani dernek ve kuruluşları da Süryanilere ait mallara el konulmasına tepkili. Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Süryani Soykırım Araştırmaları Merkezi Başkanı (Seyfo Center) Başkanı Sabri Atman, AKP'nin Süryanilere yönelik son hamlesini 1915 Seyfo soykırımının son mermileri olarak değerlendirdi.

AKP'nin sürdürdüğü politikanın yeni olmadığını ve yüz yıldan beri sürdürülen devlet politikasının devamı olduğunu söyleyen Atman, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Hıristiyan halkların katledilmesi üzerine kurulmuş bir devlet olduğunu artık herkes biliyor. Bunun saklayacak bir tarafı kalmadı artık. Devletin Başbakanı veya Cumhurbaşkanı şu veya bu partiden olmuş hiç farketmiyor. Bunların hepsi aynı parolaya sahipler. Bu parola: Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet, söyleminden şaşmıyor. Bunların kullandığı söz konusu Tek’ten de anladıkları Türkçülükten başka bir şey değildir. Başta ister Erdoğan olsun, isterse Perinçek- Bahçeli veya başkası olsun bu politika hiç değişmiyor. Bunların hepsi İttihat ve Terakki Partisinin günümüzdeki devamıdırlar. Bunların hepsi Talat Paşa’cıdırlar” dedi.

DEVLET SÜRYANİLERİN DİRENÇLERİNİ TEST EDİYOR

Süryani, Ermeni ve diğer azınlık halkların topraklarının gasp edilmesinin yeni olmadığını, zaman zaman Türk devletinin böylesi yöntemlere başvurarak Süryanilerin dirençlerini test ettiğini söyleyen Atman, “Eğer Süryaniler tümden yorulmuş ve direnç gösteremiyorlarsa o zaman bunların üzerine fatihe okuyup gasp ettikleri kilise ve manastırları camiye çevirip artık ‘Elhamdülillah halkımızın % 99’u Müslümandır’ söyleminden ‘Elhamdülillah halkımızın %100’ü Müslümandır’ söylemine geçmek istemektedirler. Soykırımdan sonra Süryanilerin felç geçirdikleri doğrudur. Ancak ruhlarını teslim etmediler. Türk Devleti, bu son gasp politikasını, bütün ilerici, demokrat çevrelere katmerli bir baskı uyguladığı ve binlerce gazeteci ve insanın hapishanelere doldurulduğu bir dönemde uygulamaya koydu. Bu politika bir nevi; ‘taşları bağlamak, köpekleri salmak’ politikasıdır” şeklinde konuştu.

TÜRK DEVLETİNİN BU OYUNUNU BOZACAĞIZ

Atman, Süryanilerin AKP ve Türk devletinin bu oyununu bozacaklarını, hem Türkiye hem de dış dünyada arazilerin gasp edilmesine karşı güçlü bir tepki olduğunu ve eninde sonunda Türk devletinin geri adım atmak zorunda kalacağını söyledi.