Suriye’de yaşananlar İran’da tekrarlanıyor

Suriye’de yaşananlar, İran’da tekrarlanıyor. Ayaklanmanın başladığı andan bu yana polislerin şiddetine nefretle bakan ve onlara karşı direnen kadınların görüntüleri yansıyor.

Ulus devletçi sistemlerde toplumun hak ve özgürlük talebini dillendirdiği süreçler, iktidarlar tarafından dış güçlerin müdahalesi olarak değerlendirilip baskıyla sindirilir. Irak, Suriye ve Türkiye’de olduğu gibi bugün de İran’da bu çok açık bir şekilde görülüyor. Suriye’de de serhildan başladığında bu dış güçlerin müdahalesi olarak değerlendirildi. Suriye halkının kendi iradesiyle başkaldırmayacağını 6 yıldır tekrarlayıp duruyorlar. Rejim kendi kontrolü altında olan yerleri sattı. Ancak hala da bu ayaklanmanın iktidar, haksızlık ve eşitsizliğe karşı olduğunu kabul etmiyor.

Bugün İran’daki gelişmelere baktığımızda, İran’ın yönetildiği sistem ve kültür, köklü bir değişimin olmaması durumunda büyük bir patlamanın yaşanacağının göstergesiydi. Sisteme karşı büyük bir rahatsızlığın olduğu görülüyordu. Bugün görülüyor ki, İran’ın dört bir yanında büyük bir ayaklanma başlamış durumda. Acaba bu ayaklanmaya askeri şiddetle mi cevap verilecek ya da halkın talepleri anlaşılıp buna göre bir değişim mi yaşanacak? Şimdiye kadar İranlı yetkililerin yaptığı açıklamalar, ayaklanmaların dış güçlerin müdahalesi sonucu olduğuna ilişkin. Bu da gösteriyor ki, halkın talepleri şiddetle bastırılacak.

Suriye’de yaşananlar, İran’da tekrarlanıyor. Ayaklanmanın başladığı andan bu yana polislerin şiddetine nefretle bakan ve onlara karşı direnen kadınların görüntüleri yansıyor. Bu, Suriye’deki durumdan farklıdır. Suriye’deki kadınların durumundan farklı bir durumdur. Krizden sonra Suriye’de örtünen kadınların sayısı arttı. İran’da ise, örtülü kadınlar özgürlükleri için ayaklanmış durumda. Bu kalkış, artık yalnız sadece bu ülkelerde değil, merkezi iktidar zihniyeti ile yöneten tüm ülkelerde gündemde. Bu yüzden artık değişim şart. Hak ve özgürlükleri tanımak şart.

İran, Ortadoğu’nun en eski devletlerinden biri. Çok güçlü bir iktidar geleneği var. Geçmişteki ayaklanmaları, hak ve özgürlük taleplerini nasıl bastırdığı biliniyor. Ancak tüm bunlara rağmen de bu ayaklanma orada gerçekleşiyor. Neden? Çünkü halkların hak ve özgürlüklerine karşı büyük bir baskı ve zulüm var. İnsanlar ailelerinin gözleri önünde idam ediliyor. Onbinlerce insan değişik suçlamalarla yargılanıyor. Bu toplumda büyük bir öfke ve tepkiyi biriktirdi.

Suriye’nin bugünkü duruma gelmesinde de savaşın bu kadar derinleşmesinde, göçlerin yaşanmasında, demografinin değiştirilmesinde İran’ın büyük bir rolü var. İran halkı bugüne kadar bir yere kadar sabretti. Ancak her gün Suriyeli çocukların ölmesi, onların çıkarları için Suriye’deki savaşta kurban edilmeleri de büyük bir tepkiye neden oldu. Onlar da buna kuşkusuz baş kaldırır ve “Artık yeter” der.

Özellikle de Baas rejiminin zafer sarhoşluğuna kapılmasından sonra burada Suriye Demokratik Güçleri’ni ve bölgeyi tehdit ettiler. Suriye’deki eski duruma dönüyoruz, önceki gibi kontrol edeceğiz dediler. Burada herkes anladı ki, bu Suriye rejiminin değil İran’ın tehditleridir. Suriye’deki krizin çözülmesini istemeyenin de yine İran olduğu açığa çıktı. Bu Suriye halkında İran’a karşı büyük bir tepkiye neden oluyor.

Bugün kontrolün İran ve Suriye rejiminin elinde olduğu görülüyor ancak gelecekte bunun devam etmesi mümkün görülmüyor. İlerde İran’ın Suriye’deki varlığına karşı büyük bir savaşın çıkma ihtimalinin olduğuna ilişkin çok tahminler yapılıyor. QSD üzerinden bu hesaplar yapılabilir ancak bu doğru değildir. Çünkü İran güçleri Kuzey Suriye’de değil, Suriye’nin iç bölgelerindeler. En çok da rejimin kontrol ettiği alanlardaki halk, onlardan zarar gördü. Bu durumda İran ve Suriye’nin kendi politikalarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Her zaman inkar ve imha siyaseti yürütülemez. Bir değişimin yaşanması gerekiyor. Ayaklananlar, bu ülkenin kendi halkıdır. Ülkenin dört bir yanı zindan ve darağaçlarına çevrilemez. Milyonlarca insan yanlış bir çizgide olamaz, yanlış ve hatalı olanlar iktidardakilerdir. Onlar da ulus devlet sisteminin artık sonlandığının farkındalar. Dünya değişiyor. Orada da bir değişim hareketi gelişebilir. Kabul etmeliler ki, halk kendi meşru haklarını istiyor, onurunu koruyor. Özellikle de kadınlar.

İlham Ehmed/Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eşbaşkanı

Kaynak: Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi