Suruç tanığı Aksakal: Suruç'a gitmek en doğrusuydu ve gittim

33 devrimcinin öldürüldüğü Suruç katliamına tanık olan Arap Alevisi Sebahat Aksakal, "O savaşı bu şekilde bu tarafta yaşayacağımızı hiç düşünmemiştim. Elimizde çiçeklerle böyle ölüneceğini hiç düşünmedik" dedi.

Suruç'ta 33 devrimcinin öldürüldüğü katliama tanık olanlardan biri de Arap Alevisi Sebahat Aksakal. 

Antakya'da yaşayan Aksakal, Rojava savunmasında yaşamını yitiren MLKP savaşçısı Halil Aksakal'ın (Mazlum Aktaş) ablası.

Sebahat Aksakal'ın SGDF'li gençlerle birlikte yola çıkma nedeninin başında da, kardeşinin dolaştığı ve şehit düştüğü devrimin topraklarını görmek geliyor. Ancak sadece bu değil. Kardeşinin canını vererek savunduğu bir devrim kentinin yeniden inşasına katkı sunmak da istiyor.

Suruç'a gitme planının mahallede duyulmasının ardından birçok kişinin destek olduğunu anlatan Sebahat Aksakal, “Kimisi çikolata, gofret aldı, getirdi. Kimisi oyuncak, elbise toplayıp verdi. Kimisi harçlığını paylaştı” diyor. 

Aksakal, önce Antakya'dan Adana'na gidiyor. Orada Kobanê'ye gidecek gençlerle buluşuyor. Bu gençlerin arasında Suruç'ta katledilen Okan Pirinç ve Yunus Emre Şen de bulunuyor. 

'OKAN GÜMBÜR GÜMBÜR ŞARKI SÖYLÜYORDU'

“Okan'ın sesi hiç kulağımdan gitmiyor” diye anlatıyor yolculuğu: "Okan sürekli gümbür gümbür Rojava, Rojava diye bir şarkı söylüyordu. Ben Kürtçe bilmiyorum. Ama Okan'ın sesi hala kulaklarımdadır. Giderken kardeşim Halil'in sesi de kulaklarımdaydı. Bir Halil değil yüzlerce Halil'in arasında gibi hissettim kendimi o yolculuk sırasında."

Suruç'a ulaştıklarında Amara Kültür Merkezi'ne gidiyorlar. Ardından tüm gelenlerle birlikte kahvaltı yaptıktan sonra biraz dinlenmek için kültür merkezinin içine giriyor. Bu sırada SGDF'li gençlerden biri, "Sen şehit yakını olduğun için, istersen şimdi de geçebilirsin" diyor. "Buraya birlikte geldik, birlikte geçeceğiz" diyerek öneriyi kabul etmiyor. 

'ÖNCE SES BOMBASI SANDIM'

Amara Kültür Merkezi'nin içindeyken patlama yaşanıyor. Bu nedenle katliamdan fiziksel bira yara almadan kurtuluyor. Katliamın üzerinden 9 ay geçmesine rağmen patlamanın ardından gördüklerini anlatmakta hala zorlanıyor. 

"Önce ses bombası sandım" diyor. Ancak binadan dışarıya çıkınca, ilk önce birlikte geldiği Okan Pirinç'in cansız bedenini ile karşılaşıyor. O zaman gerçeği anlamaya başlıyor. Gördüklerini anlatmak yerine uzun süre susuyor. 

"Gittiğine pişman mısın?" sorusuna ise "Hayır. Gittiğime hiç pişman değilim" yanıtını veriyor ve ekliyor: "Çünkü doğru olduğunu düşündüğüm bir şeydi. Suruç'a gitmek en doğrusuydu ve gittim."

Sebahat Aksakal, Suriye'ye sınır kenti olan Antakya'dan hem Suriye hem de Rojava'da olanları yakından takip ediyor.

"O savaşı bu şekilde bu tarafta yaşayacağımızı hiç düşünmedim" diyor ve ekliyor: "Elimizde çiçeklerle böyle ölüneceğini... Elbiselerle, oyuncaklarla böyle olacağını hiç düşünmedik."

Yeniden gideceğini söylüyor. "Ancak bu kez eksik olacağım. Çünkü Kobanê'ye beraber yola çıktığım insanlarla gitmek isterdim. Ne zaman gidersem gideyim bir tarafım yarım kalacak" diyor. 

...