Syriza'yı zafere götüren faktörler

Syriza'yı zafere götüren faktörler

Yunanistan'da Ocak ayı başından beri anketler Syriza'nın kazanacağını gösteriyordu.

2009'daki seçimlerde yüzde 4 oranında oy alan liberalizm karşıtı Syriza'nın son seçimlerdeki başarısı birçok yönüyle tartışılıyor.

Bu yükselişteki birinci faktör,  geleneksel elit partilerin reddi olarak öne çıkıyor. 

Diktatörlükten sonra 1974'de liberal demokrasiye geçişle birlikte, ülkedeki iktidar hep iki parti arasında paylaşılıyordu.

Bunlar Sosyalist Parti PASOK ve sağcı Yeni Demokrasi Parti'siydi.  

Bu iki partinin ülkeyi krizden krize sürükleyen ve sonunda insani kriz noktasına getiren politikaları, bugün ortaya çıkan tabloda başat rol oynadı. 

Her iki parti de cezalandırıldı.

Bununla birlikte 2010 yılından bu yana uygulanan kemer sıkma politikası ülkede ciddi bir sosyal tahribat yarattı. 

Bugün artık bir insani krizden bahsetmek abartı sayılmıyor.

Ülkedeki işsizlik oranı 2009'un başından bu yana üçe katlandı. Diğer bir ifadeyle toplumun yüzde 25'i işsizlik mağduru.

Aylık ortalama ücret 350 Euro oranında düştü.

Asgari ücret aylık 680 Euro’ya indi.

Yaşları 65'in üzerinde olan Yunanlıların yüzde 25'inin aylıkları 2010 yılından beri yüzde 40 oranında azaldı.

300 bin dolayında ev, elektrik faturaları ödenmediği için bu son aylarda elektriksiz kaldı.

Kamu hastaneleri ve bazı sivil toplum kuruluşları bünyesinde ücretsiz hizmet öneren doktorlar,  talepleri karşılayamaz duruma geldi.

Tam da böyle bir ortamda, Syriza hareketi geleneksel politikadan kopuşu temsil ederek, krizden çıkış için vaatlerde bulundu.

Mevcut muhafazakar Başbakan Anonis Samaras, kemer sıkma politikalarına son vermekten öte bir vaat geliştiremedi. 

Samaras uzun süre boyunca Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF'den oluşan Troyka'nın iyi bir öğrencisi olmaya çalıştı.

Troyka, Yunanistan'ın gayrı safi milli hasılasının yüzde 170'ine denk gelen 320 milyar Euroluk borcun sorumlusu.

Yüklenen bu borçla birlikte oluşturulan baskı sonucu ülkenin kamu harcamalarında benzeri görülmemiş kısıtlamalara gidildi.

Syriza'nın lideri Alexis Tsipras, son seçim mitinginde işte bu ulusal aşağılanmaya son vermek istediğini belirtmişti.

Syriza'nın geliştirdiği proje, kriz içerisindeki bir ülkenin arayışlarına çözüm vaat etti. 

Tsipras halkın önüne çok sosyal bir program koydu.

Asgari ücretin kriz öncesi seviyeye yükseltilmesi, bazı memurların yeniden işlerine dönmesi bu programda yer aldı.

Ayrıca programda elektriği kesilen ailelere yeniden elektrik verilmesi, tedaviye erişim olanaklarının iyileştirilmesi öne çıktı.

Syriza, dengeli bir bütçe tutturtmakla birlikte, Euro bölgesinde kalma konusundaki de niyetini ortaya koydu.

Syriza her şeyden önce seçim kampanyasında geniş bir seçmene hitap etmeyi başardı.