'Taksirle değil; bilerek ve isteyerek katlettiler'

'Taksirle değil; bilerek ve isteyerek katlettiler'

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ‘taksirle ölüme sebebiyet verme’ olarak değerlendirdiği Roboski Katliamı ile ilgili görevsizlik kararı tepki ile karşılandı. Mağdur ailelerin avukatlarından Tahir Elçi ve Mehmet Emin Aktar, eylemin kasıtlı olarak gerçekleştirildiğine dikkat çekerek, "taksirle ölüme sebebiyet değil; cinayet" dediler. Katliamda kardeşini yitiren Ferhat Encü ise "Demek ki hukuk değil, bireysel olarak bizler hesap soracağız" dedi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde Türk savaş uçaklarının bombardımanı sonucunda 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliama ilişkin sürdürdüğü soruşturmada görevsizlik kararı verdi. Savcılık dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderdi. Görevsizlik kararında katliam "taksirle ölüme sebebiyet", yani kasıtsız bir eylem olarak değerlendiriliyor.

ANF'ye konuşan hukukçular ve mağdur ailelerden Ferhat Encü, katliamın unutturulmak istendiğin söyledi.

ENCÜ: BİREYSEL OLARAK MI HESAP SORALIM?

Katliamda kardeşini yitiren Ferhat Encü, "Artık bu kadar aymazlık olmaz. bu kadar vicdansızlık da olmaz. Adaletin sağlanacağı, katillerin yargılanacağına dair umudumuz artık hiç yok. Şaşırmadık ama üzüldük" dedi. Encü, görevsizlik kararı için "çözüm sürecine vurulmuş en büyük darbed bu olsa gerek" diyerek, ekledi: "Artık Roboskililer, bizler ne bu ülkede barış olacağını düşünebiliriz, ne de adalet... Açıkça şunu ifade edeyim; isterlerse tehdit olarak değerlendirsinler; Türkiye bu adaleti sağlayamıyorsa bireysel olarak kendi adaletini kendin sağlamak zorunda kalırsın. Kardeşimin kanını yerde bırakmam."

Çözüm süreciyle birlikte "hesaplaşma"dan söz edildiğini ancak AKP'nin verdiği kararlarla bundan kaçındığını belirten Encü, "Bizler hükümetten çözüm süreci için yeni adımlar beklerken, karşımıza böyle bir tutum çıkıyor. Hükümet tarafından vicdana, hukuka, adalete ve sürecin ruhuna uygun davranılmıyor" diye konuştu.

ELÇİ: ARTIK ADİL BİR SORUŞTURMA OLMAYACAĞI KESİNLEŞTİ

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, "34 yurttaşın ölümüyle sonuçlanan ve insan haklarının ağır ihlalini oluşturan böyle bir suç sivillere karşı işlenmiş ve sivil bir mahalde işlenmiş. Dolayısıyla askeri suç niteliğinde değildir ve bu soruşturma dosyasının askeri savcılığa gönderilmesi hukuki, yasal açıdan doğru değildir" tespitinde bulundu. Katliamın Genelkurmay Başkanlığına ait personeller ve savaş uçakları tarafından; Genelkurmay-Hava Kuvvetleri emir komuta zinciri ile meydana geldiğine dikkat çeken Av. Elçi, "Bunun yine Genelkurmay'a bağlı askeri savcılık tarafından etkili, objektif, adil biçimde soruşturulacağına dair ciddi kaygılarımız var. Daha doğrusu buna inanmıyoruz. Askeri savcılığın bu olayı tarafsız sonuçlandıracağına dair inancımız yok çünkü kendisi Genelkurmaylığın bir parçasıdır" diye konuştu.

Soruşturmada sorumlular olarak Genelkurmay Başkanlığından başlanması gerektiğini ve bu nedenle dosyayı askeri savcılığın inceleyecek olmasının sonuç vermeyeceğini ifade eden Av. Elçi, şöyle devam etti: "Bu soruşturmaya ilişkin kaygılarımızı öteden beri ifade ediyorduk. Sebebi şu; soruşturma gizli yürütüldü, kısıtlama kararı konularak yürütüldü. Yani mağdurların, avukatların katkısına kapalı biçimde soruşturma yürütüldü. Birçok kez öldürülenlerin yakınlarının avukatları olarak başvurularımız hep reddedildi. Bugüne kadar zaten neler yapıldı, kimlerin ifadelerine başlvuruldu, bilemiyoruz. Hem mağdur taraftan avukatlardan hem de kamuoyundan kapalı biçimde, denetimden uzak yürütüldü."

Diyarbakır Barosu Başkanı Elçi, en kısa zamanda gerekli hukuki girişimlere başlayacaklarını bildirdi.

AKTAR: TAKSİRLE ÖLÜME SEBEBİYET DEĞİL; KATLİAM!

Yaşamını yitirenlerin ailelerinin avukatlarından, Mehmet Emin Aktar da, görevsizlik kararını, "Soruşturmada genelerallerin de olduğu anlaşılmış oldu. Savcılık 'örgüt yok, biz örgütlü suça bakarız' diyerek, askeri savcılığın işi olduğuna karar verdi" diye yorumladı.

Görevsizlik kararında "taksirle ölüme sebebiyet vermek" gerekçesinin yer aldığını kaydeden Av. Aktar, şöyle konuştu: "Ölüme sebebiyet, yani taksiren deniyor. Vahim olan tespit, bu. Cinayet inkar ediliyor, katliam görülmüyor. Eylem kasıtla gerçekleştirilmiştir, ama kararda 'kasıtsız gerçekleşitirilmiştir' deniyor. Silahlısınız ve karşınızda silahlı unsur yok, karşıdaki silahsız insana ateş edileceğine dair duyuru yapılmış olması lazım, bu da yok... Aldıkları görüntüler üzerine eylemi yaptılar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir katliam 'taksirle ölüm' olarak yorumlanmaz. Uçakların kaldırılması, bombalama görüntülerinin değerlendirilmesi ve bunlarla ilgili tartışmalar yapılarak emir-komuta zinciri içinde katliamın gerçekleştirildiğini biliyoruz. Buna göre taksirle değil bilerek, isteyerek gerçekleştirilmiş bir eylem anlamı taşıyor."

'MECLİS'TE ZEMİN HAZIRLANDI'

Av. Aktar, hükümetin yargıya bu karar için zemin hazırladığını ve askeri savcılıktan da olumlu bir kararın çıkmayacağını düşünüyor: "Katliam olduğu kabul edilmeyecektir, ama bu bir katliam davasıdır. 1.5 yıldır zaten soruşturmanın çok etkili olmayacak şekilde sürdürülmesinden, katliamın soğutularak böyle bir karar verileceğini tahmin ediyorduk. Meclis'teki araştırma komisyonu da 'kasıt olmadığını' söyleyip zemin hazırlamış oldu. Savcılık, siyasi gücün gösterdiği istikamette ilerleyerek bir karar vermiş oldu."

Av. Aktar da kararı "son nokta" olarak görmeyeceklerini ve hukuki mücadeleyi sürdürmek için en kısa zamanda mağdur avukatları olarak toplantı yapacaklarını belirtti.