Tazminat başvurusuna red gerekçesi: Ama sen 1980'de teröristtin!

Tazminat başvurusuna red gerekçesi: Ama sen 1980'de teröristtin!

Danıştay 15. Dairesi, köyleri boşaltıldığı ve zorla göçertildiği için 5233 sayılı yasadan yararlanmak üzere Diyarbakır Valiliğine başvuran Mehmet Ataç’ın 12 Eylül askeri darbesinde Halkın Kurtuluşu adlı örgüte üye olduğu gerekçesiyle talebini reddetti. Yerel Mahkeme ise, 1980 yılında örgütün feshedildiğine dikkat çekerek, 1993 yılında böyle bir örgütün olmadığına işaret etti ve Ataç’ın zararının karşılanmasını istedi. Ataç ailesinin avukatı Neymetullah Gündüz, dosyayı AİHM’e taşıyacağını söyledi.

Demokratik çözüm sürecinde köylerin boşaltılan, zorla göçertilenlerin mağduriyetlerinin giderilmesi yönündeki talepler tartışılırken Amed’de bu yönlü bir başvuru ilginç bir gerekçeyle reddedildi.

“Terörden doğan zararların karşılanması” başlıklı yasayla ilgili 30 bin dosyayla en çok başvurunun yapıldığı Amed’de, Valilik bünyesinde kurulan komisyonlar başvuruları değerlendirerek, tazminat ödenip ödenmemesini karara bağlıyor. Valiliğe başvuran Mehmet Ataç’ın yaptığı başvuru reddedildi.

1993’TE KÖYÜ BOŞALTILDI

Amed’in Dicle İlçesine bağlı Taşağıl köyü 1993 yılında boşaltıldı. Yürürlüğe giren 5233 sayılı yasadan faydalanmak için Diyarbakır Valiliğine başvuran Mehmet Ataç’ın 50 bin TL’lik tazminat talebi; 1980 darbesinde Halkın Kurtuluşu adlı örgüte üye olduğu ve evinde yapılan aramada bir silah ele geçirildiği gerekçesiyle reddedildi.  Ataç, Valiliğin kararı üzerine 2008 yılında Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi’nde dava açtı.

İdare Mahkemesi, Halkın Kurtuluş Örgütü’nün 1980’li yıllarda bitirildiğini ve 1993’da böyle bir örgütün olmadığına vurgu yaptı.  Mahkeme, Ataç’ın köyünden göç etmek zorunda kaldığını ve bu nedenle davacının başvurusunun 5233 sayılı kanun kapsamında olduğuna hükmetti. Ancak devamında, “Her ne kadar davalı idare, Halkın Kurtuluşu örgütüne yardım ve yataklık eden Ataç’ın kanun kapsamı dışında kaldığını ileri sürmekte ise de, 5233 sayılı kanun olağanüstü hal bölgesinde yaşayan terör olayları sebebiyle uğranılan zararların tazmine yönelik olması, davacının almış olduğu cezanın ise eski tarihli olduğu açıktır. Davacının cezaya konu fiilinin 5233 sayılı kanunla ve bu kanunun düzenleniş amacıyla zaman itibariyle illiyetinin bulunmadığı görüldüğünden, bu iddiaya itibar edilmemiştir” denildi.

Başvurunun 5233 sayılı kanun kapsamına girdiğine karar veren mahkeme, Valilikten zararın karşılanmasını istedi.

DAVA AİHM’E TAŞINDI

Valilik temyiz için dosyayı Danıştay’a taşıdı. Danıştay, Ataç’ın Halkın Kurtuluşu adlı örgüte üye olduğu gerekçesiyle 4 yıl hapis cezasına çarptırıldığını ve 2 yıl hapis yattığını belirterek, “Söz konusu filin zaman itibariyle illiyet bağının bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Her ne kadar bu yönlü bir karar verilmiş olsa da, davacının 5233 sayılı kanun kapsamında yaptığı başvurunun tanzim edilebilmesi için zarara neden olan terör eyleminin 1987 tarihinden sonra meydana gelmiş olmalı. Söz konusu sınırlamanın 5233 sayılı kanunun 2. Maddesinin f bendinde belirtilen suçlara konu fiillere teşkil edilmeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, hukuka aykırılık bulunmayan dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir” denilerek tazminat ödenmemesini kararlaştırdı.

Ailenin avukatı Neymetullah Gündüz, ailenin talebi üzerine dosyayı AİHM’e taşıdığını söyledi.