Tek tip elbiseye karşı direniş, faşizme karşı direniştir-MAKALE

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu'nun Yeni Özgür Politika gazetesindeki makalesi..

Tayyip Erdoğan, Türkiye tarihinin en otoriter ve faşist kişiliği olduğunu her gün yeni politika, söylem ve uygulamalarıyla ortaya koymaktadır. Kısa bir süre önce tutuklu ve hükümlülere tek tip elbise giydirileceğini büyük bir kahramanlık yapıyormuş gibi açıkladı. Türkiye’de 1980 askeri faşist darbe sonrası bir dönem tek tip elbise dayatıldı; ancak devrimci tutsaklar direnişleriyle bu uygulamaya son verdirdiler. Ancak 1980’li yıllarda ne Cumhurbaşkanı ne de Başbakanlar siyasi tutsaklara tek tip elbise dayatılırken bir yiğitlik yapıyormuş gibi açıklamada bulunmuşlardır. Beyinleri ve yürekleri dışında başka bir güçleri olmayanlara büyük bir kahramanlık yapıyormuş gibi “tek tip elbise giydireceğiz” demesi, Tayyip Erdoğan’ın karakterini ortaya koymaktadır. Gerçekten de Tayyip Erdoğan’ın ideolojik ve siyasi kimliğinden öte nasıl bir çocukluk dönemi yaşamış bunun da araştırılması gerekir. Bu adamda bir aşağılık kompleksi var, ama nasıl olmuş bilinmez. Bu nedenle bu kadar otoriter ve ezici söylemler içine giriyor. Bu tür kişilikler kendinden biraz güçlüsünü görünce el etek öperler; zayıf gördüklerinin üzerine ise çullanırlar. Zindanlara attıklarını zayıf gördüğünden onlarla ilgili bir uygulama yaparken kahramanlık duyguları kabarıyor.

Tayyip Erdoğan tartıyor, hesaplıyor, kendine yönelik sert tutum alamayacağı düşündüğü herkese kabadayılık yapıyor. Ancak sert karşılık göreceğini düşündüğü güçlere karşı ise alttan alıyor. Rus uçağını düşürüp, NATO ile Rusya’yı karşı karşıya getirmeye çalıştı. Ancak ABD ve Avrupa bu konuda kendisine sahip çıkmayınca Rusya karşısında kuyruğunu bacaklarının arasına aldı. ABD’ye karşı kem kum etse de sonunda sesini çıkaramıyor. Sadece Rusya ile ilişkiler geliştirerek, İran’la ilişki geliştirerek, benim politikalarıma destek olmazsanız, şantajını yapıyor. Zaten son zamanlarda Tayyip Erdoğan Türkiye’nin gücüne ve imkanlarına dayanarak herkese şantaj yapıyor. Şantaj her zaman gücü zayıf olanların denediği yöntemdir. Tutarsa sonuç alabilir, tutmadığında ise şantaj yapan büyük kaybeder. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı şantajlar eninde sonunda ters tepecektir. Şu anda AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan diktatörlüğü en zayıf dönemini yaşıyor. Şovenizmi şahlandırarak toplumun desteğini alsa da bu da hormonlu destektir. Sonunda şovenist toplum destekli şantajları ve politikaları ters tepip Erdoğan’ı da, AKP iktidarını da vuracaktır.

Bu karakterdeki Erdoğan zindanlarda tek tip elbiseyi dayatmaktadır. Fethullahçılara ve 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlara Guatemala tulumu giydireceğini açıkladı. Sonunda bu uygulamanın esas olarak devrimci tutsaklara yönelik yeni bir saldırı kampanyası olacağı görüldü. Nasıl ki Fethullahçılara, darbecilere karşı ilan edildiği söylenen OHAL esas olarak devrimci hareketlere ve demokrasi güçlerine yönelik bir baskı aracı haline getirildiyse, tek tip elbise dayatması da demokrasi güçlerine yönelik olacaktır. Kuşkusuz devlet hangi siyasal İslamcı kesimin eline geçecek mücadelesinde Tayyip Erdoğan rakibini tümden rencide edip, ezmek istemektedir. Aslında Fethullahçıların herhangi bir örgütlülüğü ve siyasi gücü kalmamıştır. 15 Temmuz darbe girişimi gerekçesiyle üzerlerine gidilmiş ve tasfiye edilmişlerdir. Karşısına bir daha hiçbir siyasal İslamcı gücün çıkmasını istememektedir. Bu nedenle Fethullahçıları ne kadar rencide edip ezebilecekse ezme politikası yürütüyor. Bir taşla iki kuş vurma misali şu anda kendisine esas muhalif olan Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve demokrasi güçlerine de yöneliyor. Tek tip elbise dayatması bunun için gündeme getirilmiştir.

Tek tip elbise giydirme faşizmin uygulamalarının bir parçası olarak görülmelidir. Sadece tutsaklara yönelik bir saldırı olarak görülmesi yanlıştır. Faşizmin halka ve tüm demokrasi güçlerine saldırısının yeni bir boyutu olmaktadır. Faşizm bırakalım dışarıda, zindanlarda bile kendine karşı direnecek iradeli hiç kimseyi görmek istemiyor. Bu nedenle bu saldırı en başta da dışarıdaki insanlara yönelik bir irade kırma saldırısıdır. Zindandaki insanlarınızı da ezerim, siz sesinizi çıkaramazsınız, diyor. Baskı ve zulüm düzeni zindanlara kadar ağır bir biçimde yaygınlaştırılıyorsa, orada hem dört dörtlük bir faşizm vardır, hem de bu faşizmin kendini zayıf gördüğü ve güvende görmediği gerçeğini gösterir. Tayyip Erdoğan’ı o kadar korku salmıştır ki, Türkiye tarihinin hiçbir döneminde görülmeyen törene katılan asker ve polislerin silahlarının şarjörleri alınmaktadır.

Tayyip Erdoğan otoritesini ve gücünü göstermek için her yolu deniyor. Zaten kendisini güçlü göstermek için psikolojik savaşa ağırlık vermiştir. Onlarca televizyon ve gazete Tayyip Erdoğan’ın ne kadar güçlü ve büyük lider olduğunu göstermek için yalan dolanı temel çizgi haline getirmişlerdir. Tayyip’in her sözünü bir kerametmiş gibi veriyorlar. Yağlama ve cilalamanın tüm yeteneklerini gösteriyorlar. Bu psikolojik savaş aygıtları haline gelen basın, tek tip elbiseyi de sanki moda sektörünün yeni dizayn ettiği elbiselermiş gibi topluma yansıtmaya çalışıyor. Tek tipleştirmenin dayatılmasına ve normalleştirilmesine zemin hazırlıyorlar. Bu basın zaten işkence ve zulmün bile zeminini yapıyor ve normalleştiriyor.

Tüm faşist iktidarlar tek toplum yaratmak isterler. Sadece zindanlardakilere değil, dışarıdakilere de tek tipleşmeyi dayatıyorlar. Aslında tek tip elbise toplumun tek tipleştirilmesi zihniyetinin zindanlara yansımasıdır. Tayyip Erdoğan Türkiye’de herkesin kendisi gibi düşünmesini dayatıyor. Kendisi gibi düşünmeyenleri hain görüyor. Kim Erdoğan gibi düşünmüyorsa dış düşmanlara hizmet ediyordur, Fethullah yandaşıdır, PKK destekçisidir! Ya Erdoğan’ın istediği kalıba girilecektir ya da düşman olunacaktır. Faşizm bu kafadadır. Zindanlara da bu kafayla yaklaşmaktadır. Bu açıdan tek tip elbise dayatmasına karşı tüm toplum, tüm demokrasi güçleri karşı çıkmalıdır.

Tayyip Erdoğan ve yandaş basını tek tip elbiseye karşı çıkmayı Fethullah yanlısı olmakla suçlayıp töhmet altında bırakmak isteyecektir. Eğer Türkiye’de Fethullah yanlısı aranacaksa o da AKP’dir. AKP Fethullah’ın siyasi ayağıdır. Fethullahçılara “ne istediniz de vermedik” diyen Tayyip Erdoğan’dır. Birçok kişi, çevre ve parti Fethullahçıların siyasi ayağı açığa çıkarılsın diyor. Bu soruyu sormak bile yanlıştır. Çünkü siyasi ayak AKP’dir. Siyasi ayak ortaya çıkarılsın demek, siyasi ayak AKP dışındaymış gibi bir algı yaratır ki, bu da yanlıştır.

Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve demokrasi güçlerini hiç kimse Fethullahçılarla yan yana gösteremez. 2002 yılından bu yana kim Fethullahçıları savunmuş ortadadır. Bu açıdan tek tip elbiseye karşı çıkacak Kürt halkını ve demokrasi güçlerini hiç kimse Fethullahçılarla yan yana gösteremez. Tek tip elbise bir faşist dayatma ve uygulamadır. Bu nedenle demokrasi güçleri tek tip elbiseye karşı çıkacaklardır. Zaten tek tip elbiseye 1980’li yıllarda devrimciler ve demokrasi güçleri karşı çıkmıştır. O yıllarda hem AKP zihniyetliler hem de Fethullahçılar tek tip elbiseye karşı çıkmamışlardır. İslami çevrelerde bir kesim tek tip elbiseye karşı çıksa da şimdi böyle zihniyette olanların tümü AKP’den dışlanmıştır ya da dışlanacaktır. Tayyip Erdoğan tek tip elbiseye karşı çıkabilecek kesimleri “metal yorgunu” diye partiden dışlamıştır, dışlamaya devam etmektedir.

Faşizm tek tipçidir. Demokrasi güçleri tek tipleştirmeye karşı oldukları gibi, tek tip elbiseye karşı da çıkacaklardır. 1980’li yıllarda tek tip elbiseye karşı olanlar yine demokrasi güçleriydi. Bu defa da demokrasi güçleri karşı duracaklardır. Bu nedenle insan hakları dernekleri, tüm demokratik örgütler, sendikalar, kadın ve gençlik örgütleri, aydınlar, yazarlar ve tabii ki sosyalist ve demokratik siyasal partiler ve hareketler de tek tip elbiseye karşı çıkacaklardır. Çünkü tek tip elbiseye karşı çıkmak faşizme karşı çıkmaktır; toplumu tek tipleştirmeye karşı çıkmaktır.

Tek tip elbiseye karşı direnmeyi sadece zindandaki devrimci demokrat tutsaklara bırakmak yanlıştır. Bu saldırı faşizmin topyekun saldırısının bir parçasıdır. Yani tüm topluma ve demokrasi güçlerine yapılan saldırıdır. Ağırlıklı olarak dışarıdaki insanlara yönelik saldırır. Zindanlar şahsında topluma yönelik saldırıdır. Böyle anlaşılmazsa büyük gaflet yaşanmış olur. Bu açıdan esas olarak tek tip elbise dayatmasına karşı direnişi zindanlar dışındaki toplumun yürütmesi gerekir. Tek tip elbiseye karşı direniş tüm toplumsal güçlerin görevidir. Bu açıdan zindanlardan beklemeden, zindanlara yüklemeden tek tip elbiseye karşı tüm demokrasi güçlerini tutumunu ve direnişini ortaya çıkarmak gerekir.

İnsanları aşağılamak ve rencide etmek faşizmin karakteridir. Tayyip Erdoğan tek tip elbiseyi sadece ve sadece zindandaki insanları aşağılamak için gündeme getirmiştir. Zaten bunu da saklamıyor. İşte böyle bir aşağı zihniyet ve kişilikle karşı karşıyayız. Halbuki nerede olursa olsun insanları aşağılamak insanlık suçudur. Ama Tayyip Erdoğan bunu böbürlenerek yapacağını söylüyor. Bu bile Tayyip Erdoğan’ın insanlıktan nasibini almamış biri olduğunu ortaya koyuyor. Bu adam kadar ikiyüzlü, ahlaksız, edepsiz, şirret, çukur ve faşist bir karakter bulunamaz. Bu adamda hiçbir ahlaki ve vicdani değer yoktur. Kapitalizmin dini imanı paradır derler. Bu adamın dini imanı da ahlaksızlık, vicdansızlık, edepsizlik ve şirretliktir.

Eğer bir kişi iktidar olmak, hakim olmak için bu düzeyde düşebiliyorsa ondan korkulur. Bu adamın yapmayacağı hiçbir insanlık dışı şey yoktur. Her şey beklenir. Yatarken bile yarın ne kötülük yapmalıyım diye düşünür. Nitekim Kürt halkına yönelik her türlü baskı ve zulmü yaparken “bu daha iyi günleridir, daha neler neler görecekler” demesi karakterini ortaya koymaktadır. Biz de bu faşiste, sen daha ne direnişler göreceksin, demokrasi güçleri direnecek, seni yatağında bile rahat uyutmayacaklar diyoruz.

Tüm Kürdistan halkı ve demokrasi güçleri, demokratik kurum ve kuruluşlar tek tip elbiseye karşı tutumlarını ortaya koymalıdırlar. Tayyip Erdoğan ve faşist yönetimine, zindanları zayıf görerek bunu yapacağını sanıyorsan aldanıyorsun, her şeye muktedir değilsin, diyerek tek tip elbiseye karşı antifaşist mücadelenin verileceğini göstermelidirler.