Temelli: Şimdi temizlik zamanı!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Leyla Güven'in direnişini selamlarken, yerel seçim mesajları verdi. Temelli, "Şimdi temizlik zamanı; bu iktidardan kurtulacağız" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin haftalık grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi.

Temelli, konuşmasına başlarken, "Bugün burada Karadenizli hemşehrilerimiz var. Lazlar var, Lomlar var, Gürcüler, Çerkesler var. Direnişe, mücadeleye, dayanışmaya hoş geldiniz. İnanıyoruz ki, yan yana omuz omuza vererek Türkiye’deki, bu zulmü bu şiddeti hep birlikte bitireceğiz" dedi.

Amed’deki gençlik kongresine değinen Temelli, "Amed'de salonu ayağa kaldıran gençler, yakında Türkiye'yi ayağa kaldıracak" mesajını verdi.

'DİRENİŞLE YATIYOR, DİRENİŞLE UYANIYORUZ'

Temelli, son siyasi soykırım operasyonlarına dikkat çekerek, "24. Dönem Kars Milletvekilimiz Mülkiye Birtane, MYK üyemiz Mahfuz Güleryüz olmak üzere birçok arkadaşımız gözaltına alındı, sendikacılar gözaltına alındı. TÜM BELSEN’den SES’ten sendikacılar gözaltına alındı. Bu sabah yine 23 arkadaşımızı gözaltına aldılar. Ama her gün direnişle yatıyor ve direnişle uyanıyoruz. Tek bildikleri hukuksuzluktur. Tek bildikleri çete devleti anlayışıyla ülkeyi yönetmektir. Buna izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

AİHM’in rehin tutulan Selahattin Demirtaş'la ilgili 'serbest bırakılmalı' kararının bu ülkeye bir hukuk dersi niteliğinde olduğunu söyleyen Temelli, "Demirtaş ve tüm yoldaşlarımız bir an önce özgürlüğüne kavuşmalı" dedi.

GÜVEN SELAMLANDI

Temelli, rehin tutulan DTK Eş Başkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven'in tecride karşı açlık grevini de selamlayarak, şunları söyledi:

"Bugün sevgili Leyla Güven açlık grevinin 20. gününde. Tam 20 gündür açlık grevinde ve Türkiye cezaevlerinde bugün açlık grevi başlıyor. Neden? Çünkü bu ülkede tecrit var, bu tecrit kırılsın buna son verilsin diye... Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit, bütün Türkiye'ye uygulanan tecrittir. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit barışa, demokrasiye uygulanan tecrittir. Dolayısıyla açlık grevinde olan yoldaşlarımız, tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya çağrı yapıyorlar. Gelin bu tecridi bitirin, Türkiye’de barış ve demokrasinin yolunu açın. Bizim de çağrımız bu yöndedir. Bütün Türkiye halkları geçmişte olduğu gibi bugün de bu mücadeleye destek verecektir. Duyarsız kalmayacaktır ve inanıyoruz ki, bu tecrit en kısa zamanda sonlanacaktır."

LEYLA GÜVEN'İN MESAJI

Temelli, Güven'in kendilerine gönderdiği mesajı da okudu. Güven'in mesajı şöyle:

“Amed zindanının direniş ruhuyla hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İnsanlığın doğuşuna beşiklik etmiş bu kadim topraklarda tüm kimliklerin ve inançların özgürce yaşayabileceği bir sistemin inşasının mümkün olduğunu biliyoruz. Mevcut iktidarcı sistemlerin sadece kendi sahiplerine hizmet ettiğini biliyoruz. Savaş ve yıkımla ayakta duran bir sistem dolayısıyla bütün hesaplar ve çıkar ilişkileri bu dengeler gözetilerek sürmektedir. Savaşsız ve sömürüsüz bir dünyada yaşamak için daha çok mücadeleyi ve bu temelde direnmeyi esas almalıyız.

Mevcut kaos ve krizin bir nedeni de çözümsüz bırakılan Kürt sorunudur. Sorunu çözmeye çalışan tarafların da görmezden gelindiğini biliyoruz. Ben Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için büyük bir çaba sahibi olduğunu düşünüyorum. Sayın Öcalan’ın çözüm önerileri ve düşünceleri, sadece Kürt sorunu için değil, aynı zamanda Orta Doğu ve dünya halkları için de önemli bir perspektif sunmaktadır. Demokratik Ulus ve Demokratik Konfederal Sistem inşaları haklarımızın özlem duyduğu kalıcı barışın temel taşlarıdır. Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit tam da bu hakikati toplumdan gizleme yöntemidir. İnsanlık tarihi benzer örneklerle doludur. Hakikat arayışçıları ve savunucuları bu uğurda nice bedeller ödemişlerdir. Dolayısıyla günümüzdeki benzer uygulamalarda geçmişi aratmayacak kadar bir yoğunluk içindedir. Sayın Öcalan’ın İmralı özel sisteminde ağır tecride maruz bırakılması bu zihniyet dünyasının bir göstergesidir.

Ben özgür irademle başlattığım açlık grevinin 20. günündeyim. İnsanlık suçu olduğunu düşündüğüm tecrit uygulamasına karşı bir şeyler yapıyor olmanın huzuru içindeyim. Bunun milyonların talebi olduğunun farkındayım. Dışarıda başta Kadın Meclisimiz ve kurumlarımız olmak üzere halkımızın geliştirdiği sahiplenme etkinliklerinin benim için çok değerli ve anlamlı olduğunu belirtmek isterim. Barış Anneleri. Cumartesi Anneleri şahsında bütün annelerin ellerinden öpüyorum. Uğrunda mücadele verdikleri kalıcı barışın bu topraklarda hakim olacağı günlerin yakın olduğunun farkındayım. Ben, yaşamı uğrunda ölecek kadar sevenlerin yoldaşıyım. Bu duygularla hepinizi tekrardan saygıyla selamlıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”

'AKP TAHİR ELÇİ'Yİ UNUTTURMAK İSTİYOR'

Devlet güçlerince katledilen Tahir Elçi'yi de anan Temelli, AKP'ye, "Senin kayyumların ismini siliyor diye biz Tahir Elçi’nin ismini mi unutacağız" diye sordu.

'ŞİDDETE KARŞI GÜNDE ŞİDDET UYGULADILAR'

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde Taksim’de kadınların polis saldırısına uğradığını vurgulayan Temelli, "Türkiye’de her gün şiddet uygulanıyor, Cumhurbaşkanı Fransa’daki şiddeti kınıyor" dedi.

LEYLA GÜVEN'İN BAŞKANLIĞI ÖRNEK GÖSTERİLDİ

Kendi yerel yönetim anlayışlarından söz eden Temelli, "Leyla Güven, 2004’te Küçükdikili Belediyesinde belediye başkanı olduğunda toplu sözleşmeye bakın hangi maddeleri koyuyor; ‘Eşine şiddet uygulayan personelin maaşları kadına verilir’ diyor. ‘Kız çocuğunu okula göndermeyen personelin erkek çocuğuna verilen yardım kesilir.’ İşte Leyla Güven işte 100 metre koşu. İşte özgürlükçü mücadele, işte ceberut anlayış. Tüm halklarımız bunun farkında. Bu farkındalıkla şimdi 31 Mart’a gidiyoruz" diye konuştu.

'KARADENİZ İKTİSADİ ŞİDDET ALTINDA'

Karadenizlı ziyaretçileri tekrar selamlayan Temelli, "Karadeniz'in bir talihsizliği; Erdoğan'ın Rizeli, Soylu'nun Trabzonlu olması" ifadesini kullandı.

Karadeniz'in devrimci dayanışmayla anılması gerektiğine işaret eden Temelli, Karadenizli devrimcileri andı.

Karadeniz'in iktisadi şiddet altında olduğunu dile getiren Temelli, şöyle devam etti:

"Bakın Karadeniz deyince; çaydır, fındıktır, hamsidir. Balıkçılığın geldiği hale bakın. Hamsi neredeyse Karadeniz’de tükenecek. Balıkçılığın geldiği içinden çıkılmaz durum balıkçılıkla geçinen tüm aileleri perişan etti. Çay üreticileri, fındık üreticileri, fındık ki dünya fındık üretiminin yüzde 80’ine denk geliyor Karadeniz’deki üretim. Fındık üreten aileler yoksullaşıyor. FİSKOBİRLİK’e devlet desteği kesildi. Devletin desteği nereye gidiyor peki? Bize küfreden müteahhide gidiyor. O yüzden fındık üreticileri gereken cevabı 31 Mart’ta verecek. Aynı şey Çaykur için geçerli. Özelleştirmeleri gördük de Çaykur’daki gibisini hiç görmemiştik. Çaykur da satış kısmını özelleştiriyorlar. Tümünü değil, nerede karlı bir alan var, onun üzerinden rant alanı yaratmaya çalışıyorlar. 215 bin ailenin geçimini böylece yok ediyorlar. Tıpkı şeker pancarı üreticilerine yaptıkları gibi. Bunlar üreticiye, çiftçiye, emekçiye düşman.

Bakın Tonya’da süt üreticilerinin durumuna. 50 yaşında olan bir işletmeyi kapatıyorlar. Belki de dünyanın en iyi en kaliteli tereyağının üretildiği bir yer. Süt üreticileri sütlerini buraya getiriyor ve geçimini bununla sağlıyorlar. Kapatıyorlar, nedeni belli değil. Bu işletmenin kapatıldığı gün Cumhurbaşkanı 44 tane araba alıyor.

2023 yılına kadar 1700 tane HES yapacaklarmış. Bunun yanında bir şey daha yapıyorlar. HES’lere karşı çıkanlar için de 228 cezaevi yapıyorlar."

'ŞİMDİ TEMİZLİK ZAMANI!'

Temelli, AKP'nin aday bulmakta zorlandığını, kayyumları, bürokratları aday gösterdiğini dile getirdi.

Temelli, "Halkların, emekçilerin, kadınların adaylarını göstereceğiz" derken, seçim mesajlarını şöyle sürdürdü:

"Şimdi süpürgeleri hazırlama zamanı! Temizlik başlıyor. Türkiye’yi bunlardan kurtaracağız. Önce yerel yönetimlerde iktidara geleceğiz, sonra da eşit yurttaşlık temelinde Demokratik Cumhuriyeti var edecek, bir dönüşümü hep birlikte başlatacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Karadenizli hemşerilerim bunları yapmak için 4 ayımız var. 4 ay boyunca 7 gün 24 saat çalışacağız. Halkımızın rehberliğinde her evde her sokakta her mahallede olacağız ve halkın sesini hep birlikte yükselteceğiz.

Yerellerde başarırsak demokrasinin de barışın da yolu açılacaktır.

Şimdi aday başvuruları başladı. Herkese buradan çağrı yapıyorum, kadınlara, gençlere, emekçilere; gelin aday adayı olun, gelin hep birlikte bu mücadeleye katılın. Aday adayı olmak bu mücadeleye omuz vermektir. Gelin birlikte olalım, gelin hep birlikte bu gücü sandıklara taşıyalım. Şimdi mücadele zamanıdır.

'SOKAK DAHA GÜZEL!'

Türkiye’de 12 milyon sosyal medya kullanıcısı varmış. Onlara çağrı yapıyorum. Evet, Facebook, Instagram, Twitter güzeldir ama güzel kardeşim sokak daha güzeldir. Haydi şimdi sokağa!"