Türkdoğan: HDP inancı tazeledi

İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, HDP’nin bu kadar baskı/yasak ortamında ve salgın sonrası dönemde, tekrar siyasal mücadelenin sokakta verilebileceği ve kararlılıkla yasakların aşılabileceği inancını tazelediğini söyledi.

Eşbaşkan Türkdoğan, 24 Temmuz 2015’ten beri çatışma ve savaş dönemi içerisine girildiğini belirterek, “Fiili bir iktidar bloku var. Bu blok kendisine çeşitli siyasi hedefler belirlemiş durumda. Muhalefetin önemli bir kısmı da maalesef pasif kalıyor. Kürt sorununa ilişkin çatışma siyasetine açıktan karşı çıkamadığı için sık sık iktidarın yedeğine düşüyor” dedi.

HDP’nin “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nü ANF’ye değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’de uzun süredir bir anayasal sorun olduğunu hatırlatarak, HDP’nin demokrasiyi yeniden inşa programının, insan haklarından yana olan herkes tarafından desteklemesi gerektiğini söyledi. Türkdoğan, HDP’nin demokratik inşa programını eyleme geçireceği sırada Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürüldüğünü hatırlattı. Türkiye’de uzunca bir zamandan beri anayasasızlık halinin varlığına işaret eden Türkdoğan, “Bu fiili durumu, iktidar olan AKP ve MHP kendi lehlerine kullanmak istedi. Bu şekilde vekil sayısını da düşürmüş oldular. Burada ciddi bir hukuksuzluk var” dedi.

HDP DIŞINDA ETKİLİ ÇIKIŞ YOK

İktidarın yaklaşık 5 senedir keyfi işlemler yaptığını anımsatan Türkdoğan, şöyle devam etti: “HDP’nin kendi partisine, milletvekillerine yönelik bu hukuksuzluğa bir tepki vermesi gerekiyordu. Salgın sürecinde bile belediyelere el konularak kayyum atandı. Demokrasi kelimesini ağzından düşürmeyen çevrelerin, belediyelere atanan kayyumlar karşısında çok sert karşı çıkması gerekirdi. Türkiye’de maalesef HDP dışında etkili bir şekilde karşı çıkan yok. Muhalefet partileri sadece eleştiriyor. Biz yıllardır eleştirilere alıştık; Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler hepsi Türkiye’yi eleştiriyor. Bu eleştiri kelimesinden artık tabiri caizse gına geldi.”

MUHALEFET SIK SIK YEDEĞE DÜŞÜYOR

Eşbaşkan Türkdoğan, 24 Temmuz 2015’ten beri yeni bir çatışma dönemi; Suriye askeri hareketleri ile sıcak savaşa bizzat girerek çatışma ve savaş dönemi içerisine girildiğini belirterek, “Bu nedenle oluşmuş bir fiili iktidar bloku var. Bu blok kendisine çeşitli siyasi hedefler belirlemiş durumdadır. Muhalefetin önemli bir kısmı da maalesef pasif kalıyor. Kürt sorununa ilişkin çatışma siyasetine açıktan karşı çıkamadığı için sık sık iktidarın yedeğine düşüyor. Bu nedenle de muhalefet partileri etkili olamıyor. Halbuki 2019 seçimlerinde AKP-MHP açık yenilgi aldılar. Etkili bir muhalefetle erken seçim sürecine evrilebilirdi” şeklinde konuştu.

BEKLENTİ DE BASKI DA YÜKSEK

HDP’den beklentilerin yüksek ama üzerindeki baskının da çok yüksek olduğunu ifade eden Türkdoğan, kesin sayı söylemek güç olsa da 10 bin civarında HDP üyesi, yöneticisi veya bir şekilde HDP’ye oy vermiş siyasi tutsak olduğunu söyledi. Böyle zamanlarda yapılacak olan şeyin, Türkiye halklarına yeniden demokrasi ve barışı hatırlatmak olduğunu kaydeden Türkdoğan, şunları dile getirdi: “Türkiye, 2015’ten beri çok şey kaybetti. İnsan hakları savunucuları bakımından sürekli hatırlatıyoruz; çatışma ve savaşın devam ettiği ülkelerde demokrasinin gelmesi oldukça zordur. Bu inşa süreçlerinde çatışmasızlık yeniden sağlanması ve halka çatışmasızlık ortamında sorunların demokratik yollarla çözülebileceğine olan güveni göstermek gerekiyor. Bu yürüyüş buna hizmet edecektir. Türkiye, artık bir parti devletine dönüşmüştür. Türkiye'nin şu anki anayasası adeta bir ucube anayasa haline geldiği için parti devleti kavramını kullanıyoruz.’’

BARIŞI GETİRMEK ZORUNDAYIZ

HDP’nin demokratik hakkını kullandığını; yürüyüş sırasında yaşanan ihlalleri gözlemlediklerini söyleyen Türkdoğan, bu konuyu raporlaştırıp paylaşacaklarını aktardı. Türkdoğan, şunların altını çizdi: “HDP, bu kadar baskı ve yasak ortamında ve salgın sonrası dönemde tekrar siyasal mücadelenin sokakta verilebileceği ve kararlılıkla yasakların aşılabileceği inancını tazeledi. Biz bu topraklara barışı getirmek zorundayız.”

ELİMİZDE SADECE SAVUNMA KALMIŞ

İktidarın, uzun süredir meslek örgütleriyle ilgili hazımsızlık sorunu olduğunu; 18-19 yıldır meslek örgütlerinde istediği çoğunluğu bir türlü sağlayamadığını hatırlatan Türkdoğan, şöyle konuştu: “Ankara Barosu'nun Diyanet İşleri Başkanı’nın nefret söylemini eleştiren açıklaması fırsata dönüştürüldü. Baroların kendi meslek örgütleriyle yasalarının değiştirilmesine karşı tutum almaları, yürüyüş yapmaları çok önemli. Elbette bu konuda iktidarın çözümsüzlüğünün de farkındayız, çünkü meslek örgütlerinin yasal olarak bir dayanağı var. Savunma zayıflatılırsa yargıdan geriye hiçbir şey kalmayacak. Şu anda elimizde sadece savunma kalmış ve savunmayı da avukatlar temsil ediyor. İktidar savunmayı etkisiz kılmak istiyor.”