Tunus: Devrimden sosyal felaketin eşiðine

Tunus: Devrimden sosyal felaketin eşiðine

Tunus’ta Muhammed Buazizi adlı gencin fakirlik ve polisin keyfi uygulamalarını protesto etmek için kendini yakmasıyla başlayan ve batılı çevrelerce ‘Arap Baharı’ olarak tanımlanan halk ayaklanmasının ikinci yılında durum tam bir ‘sosyal felaket’i andırıyor. Yasemin Devrimi ile eski devlet başkanı Zeynel Abidin bin Ali’nin baskılarına ‘dur’ diyen Tunus halkı, şimdi de yeni iktidarın kendi ideolojik-politik çıkarları çerçevesinde yürüttüðü icraatları ile başbaşa.

Arap dünyasında son iki yılda yaşanan gelişmelerden ortaya çıkan sonuç Tunus için de geçerli artık; o da daha önce Türkiye’de denenen ‘ılımlı Ýslam’ modelinin bu ülkede de hayata geçiriliyor olması. Daha fazla demokrasi ve adalet istemiyle devrime katılan yüzbinlerin devrimin özünü yitirmesine yönelik itirazları ise yükseliyor.

‘Arap Baharı’nın fitilinin ateşlendiði Tunus için 2012, halkın devrim umutlarının iyice söndüðü bir yıl oldu. Her ne kadar seçimle işbaşına gelmiş bir hükümet ve cumhurbaşkanı olsa da, ülkede özellikle laik, liberal, solcu ve feminist kesimlerle Ýslamcılar arasındaki mücadele devam ediyor. Ekim 2011’de yapılan Kurucu Meclis Seçimleri’ne katılımın düşük olması ve Ýslamcılar dışındaki diðer partilerin parçalı duruşu, ABD ve AB destekli Ennahda partisinin öne çıkmasını beraberinde getirdi. Yüzde 52’lik bir katılımın olduðu seçimler sonunda, Türkiye’den (AKP’den) maddi yardım aldıðı iddia edilen Ennahda, 217 sandalyeden 89’unu almayı başarmıştı.

BU KADAR DA BENZERLÝK OLMAZ

Her ne kadar yeni cumhurbaşkanı Muhammed Marzuki demokrat ve insan hakları savunucusu kimliðiyle öne çıksa da, başkanı olduðu merkez sol parti El Mottamar ve diðer önde gelen sosyal demokrat parti Ettakatol, Ennahda ile uzlaşarak geçici bir troyka kurdu. Ancak, genel olarak politikada Ennahda’nın aðırlıðı hissediliyor. Ennahda’nın toplumun diðer kesimlerinin özgünlüklerine raðmen kendi ‘Ýslamcı’ çizgisini dayatması ve AKP tarzı siyaseti ise gözlerden kaçmıyor.

Ennahda üyesi Başbakan Hamadi Cibali ilk yurt dışı gezisini Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na, ardından da Brüksel’e gerçekleştirmişti. Cibali, bu ziyaretlerde AKP’nin ilk dönemlerindeki söyleminin aynısını tekrarlayarak, ‘yeni doðmakta olan demokrasiye destek’ talebinde bulunmuştu. Tabii bunu yaparken de, AB ile imtiyazlı ortaklık, serbest ticaret şartlarının oluşturulması gibi ekonomi aðırlıklı taleplerde bulunarak, iktidarına destek istemişti. Ancak Avrupa ve diðer batı kapitalizminin iştahını kabartacak olan Tunus’u yabancı yatırımcılara açma projesi, genç ve eðitimli Tunusluların daha fazla demokrasi, adalet ve iş taleplerinin de bastırılmasının aracı yapılıyor.

Ennahda’nın geçmişte baskılara maruz kalan dindar kesimlerin inançlarından kaynaklı demokratik haklarını korumaktan öteye geçerek, tüm ülkeye Ýslami yaşam tarzını dayatmak için çabaladıðı muhaliflerin başlıca korkusu.

ÝFADE ÖZGÜRLÜÐÜ HAYALLERÝ KISA SÜRDÜ

2012 yılı iktidarın büyük ortaðı Ennahda partisi için, farklı yaşam görüşlerdeki diðer toplum katmanlarını şekillendirme politikasının uygulama yılı oldu. 14 Ocak 2011’de Zeynel Abidin bin Ali’nin ülkeyi terk etmesinden sonra gelişen özgürlük ortamı 2012 başından itibaren giderek baskı altına alındı. Bunun ilk ayaðı da medya üzerinden hayata geçirildi. 2012 yılı başından itibaren, Bin Ali ailesinden alınarak kamulaştırılan Dar Assabah medya grubu başta olmak üzere bir çok medya kuruluşunun başına Ennahda’ya yakın isimler getirildi. Le Temps (Fransızca yayın yapıyor) ve Assabah gibi iki önemli günlük gazeteyi de kapsayan bu kurumun başına ise, daha sonra Ennahda’ya katılan ve Bin Ali döneminde görev yapmış bir polis getirildi.

Aynı şekilde, Tunus Radyo ve Televizyon Kurumu başkanlıðı yapan Habib Belaid’in görevine de, Nisan ayında herhangi bir sebep gösterilmeden son verildi. Belaid, “Mevcut iktidar medyanın kendisi hakkındaki tavrını kabullenemiyor ve mutlaka aşama aşama kontrol altına almak istiyor. Yöneticiler ise yeteneklerine göre deðil, ‘yaltaklık’ düzeylerine göre belirleniyor” diyerek Ennahda iktidarının düşünce özgürlüðü anlayışına işaret ediyor.

Tunus medyasında artık siyasi mizah dergi ve programlarının yaşama şansı eskiye oranla daha az. El Tunusiye televizyonunda yayınlanan ‘Guignol’ adlı politik mizah programı başladıktan sadece 1 ay sonra, eski bir yolsuzluk davası bahane edilerek yayından kaldırıldı.

2012’DE ÝŞSÝZLÝK EN ÇOK GENÇLERÝ VURDU

Aradan geçen iki yıla raðmen, 2010 yılındaki ayaklanmanın önde gelen sebeplerinden olan işsizlik, rüşvet vb. gibi sorunlar artarak devam ediyor. Arap ülkeleri içinde okur-yazar oranının (yüzde 77) en yüksek olduðu ülkelerden olan Tunus, aslında iyi eðitimli bir gençlik potansiyeline de sahip. 2008 yılında devlet bütçesinin yüzde 20’sinden fazlasının eðitim ve öðretime ayrıldıðı 10 milyon nüfuslu ülkede halen yüksek okullarda okuyan öðrenci sayısı 350 binin üzerinde. Bu sayı ülkedeki yüksek eðitim çaðındaki gençlerin yüzde 25’inden fazlasına denk geliyor. 65 milyonluk Fransa’da sadece 2,3 milyon kişinin yüksek öðrenim kurumlarına kayıtlı olduðu düşünülürse, Tunus’un eski diktatörlerinin eðitimi teşvik noktasında kısmen başarılı oldukları da söylenebilir.

Ancak, Zeynel Abidin Bin Ali döneminden beri çözülemeyen işsizlik sorunu en çokta gençleri vuruyor. 2011 yılında yüzde 13 olan işsizlik 2012 yılında artarak yüzde 18 gibi bir orana ulaştı. Ülkede yaklaşık 200 bin diplomalı gencin işsiz olduðu tahmin ediliyor. Tunus’ta yaşayan her dört kişiden biri ise günlük 2 dolardan az bir gelire sahip.

Her ne kadar resmi rakamlar Bin Ali’den sonraki dönemde Tunus’un ihracatının yüzde 18 oranında arttıðını gösterse de, genç nüfus için önemli olan turizm sektörü ciddi bir darbe aldı. 2010 yılına kadar 85 bini direkt olmak üzere 350 bin kişinin istihdam edildiði sektördeki gerileme, önemli bir kesimi yurt dışında eðitim almış gençleri daha da zora soktu. Tunus Turizm Bakanlıðı verilerine göre, 6,4 milyon turistin ziyaret ettiði ülkeye 2011 yılında sadece 4,4 milyon, 2012 yılında ise 5,4 milyon turist gelebildi. 2010 yılında 3,2 milyar Tunus dinarını (2,1 milyar dolar) bulan turizm gelirleri ise 2012’de 2,95 milyar dinara (1,9 milyar dolar) geriledi.

Ülkedeki ekonomik sorunlardan dolayı ‘umut’ olarak görülen Avrupa ise, bir çok Tunuslu genç için tam bir karabasan olmaya devam ediyor. Halen yalnızca Ýtalya’da 4 bini aşkın Tunuslu genç, ülkeye kaçak giriş yaptıkları için cezaevlerinde tutuluyor.

“DEVRÝMDEN BU YANA HÝÇ BÝR SORUN ÇÖZÜLMEDݔ

Tunus’ta 2011 yılındaki devrimden bu yana hem ekonomik, hem sosyal alanda ciddi bir ilerleme olmadıðını, aksine gerileme olduðunu görülmektedir. Mevcut iktidarın politikalarının toplumda yarattıðı rahatsızlık en son Kasım ayı sonunda sokaklara yansıdı. Ülkenin güneyindeki Siliana’da günlerce süren iktidar karşıtı gösteriler, yeni iktidara adeta uyarı niteliðindeydi. Yüzlerce kişinin yaralandıðı bu olaylar bile ‘Arap Baharı’nın Tunus halkının önemli bir kesimi için bir umut olmaktan çok, umudun yitirilmesi anlamına geldiðini gösteriyordu.

Ýktidar ortaðı Ettakatol ve bir çok muhalefet partisinden ayrılan bir grup tarafından dün kuruluşu ilan edilen Demokratik Sosyal Alternatif adlı siyasal parti tarafından yapılan açıklama, 2012 yılının Tunus’unu özetler gibiydi : “Devrimden iki yıl, troykanın iktidara gelişinden ve Kurucu Ulusal Meclis’in göreve gelişinden bir yıl sonra hiç bir deðişim yaşanmadıðını tespit etmiş bulunuyoruz. Muhalefet ise tam bir daðınıklık hali içinde. Bizler bu güçleri birleştirmek adına yola çıktık. Şu anda ülkemizde olan ise tam bir ‘sosyal felaket’tir.”