’Turizm cenneti’nin köleleri

’Turizm cenneti’nin köleleri

Tayland Avrupalıların tatillerini geçirdikleri favori ülkelerin başında yer alıyor. Ucuz fiyatlar, yaz ve kış dinlenmek için uygun hava koşulları, egzotik yiyecekler,  ucuz villa, otel ve gökdelenler Tayland’ı turistler için cazip bür ülke haline getiriyor. Ancak bu cazibenin ardında turistlerin de pek fark etmedikleri bir sömürü ve kölelik düzeni yatıyor.  Her yıl 8 milyon turistin tatilini geçirdiği ve turizm cenneti olarak bilinen Tayland, emekçiler ve özellikle de Burma, Kamboçya ve Laos’tan gelenler için tam bir cehennem.

İsveç sendikalarının davetlisi olarak geçtiğimiz günlerde  Stockholm’e gelen  Tayland Metal Sendikaları Federasyonu’nun (CILT)Başkanı Loysong Chalee ve  Uluslararası İlişkiler Sekreteri Benmart Theerawut,  Stockholm’deki Folkethus binasında (Halk Evi) düzenlenen bir konferansta Tayland’da işçilerin yaşam ve çalışma koşullarını katılımcılarla paylaştı.

İki sendika lideri, Asya’nın ortasında olduğu, eğitilmiş ve ucuz işgününe sahip olduğu için uluslararası tekellerin Tayland’a yatırım yaptıklarını, dünyanın her tarafından büyük tekellerin Tayland’a gelerek fabrikalar kurduklarını ifade ettiler. Tekellerin Tayland’ı tercih etmelerinin diğer nedenlerini de hükümetlerin uluslararası anlaşmalara uyması ve Tayland’ın ASEA’ye üye ülke olması olarak sıraladılar.

TEKELLER İŞÇİLERİN ÖRGÜTLENME HAKLARINA SAYGI GÖSTERMİYOR

Tayland’da en büyük sorunlarının işverenlerin çalışanların sendikalarda örgütlenme haklarına saygı göstermemeleri olduğunu belirten sendikacılar, bu engelleri aşmak için sık sık stratejilerini değiştirmek zorunda kaldıklarını söylediler.

60 milyon nufüslü Tayland’da işçilerin sadece % 1,4’ü sendikalarda örgütlü. Benmart Theerawut,  örgütlenme oranının oldukça düşük olmasını işverenlerin sendika karşıtı tutumlarına ve Tayland toplumunda var olan üst tabakalara ve ülkeyi yönetenlere inanma ve güvenme kültürüne bağladı.

Tekellerin işçileri kadrolu yapma yerine kısa vadeli anlaşmalar yaparak çalıştırmayı yeğlediklerini, bazı işverenlerin işçilere saatlik olarak işe aldıklarını ve daha ucuz olduğu için çocuklarını çalıştırıldıklarını söyledi.

ÖĞRENCİ VE ASKERLERE ÜRETİM YAPTIRILIYOR

Sanayi sektöründe kayıtsız işçi çalıştırıldığı gibi, bazı işyerlerinde öğrenci ve askerlerin de üretimde çalıştırılmalarının büyük sorunlara yol açtığını belirten Theerawut, çalışanlara belirli sürede belirli miktarda malın üretilmesinin dayatıldığını da dile getirdi.

Bazı işverenlerin işçilere ödeme yapmak için malı üretmelerini şart koştuğunu, böylelikle işçiler malı üretmek için karşılıksız fazla mesai yapmak zorunda kaldıklarını ve tüm bu uygulamaların sendikaların örgütlenme ve çalışmalarını güçleştirdiğini söyledi.

Sendikaların örgütlenmeleri ve toplu sözleşme yapmaları önünde pek çok yasal ve bürokratik engeller bulunduğunu belirten Theerawut, en büyük engellerden birinin Tayland’da var olan yöneticilere inanma kültür ve geleneği olduğu değerlendirmesini yaptı.

SENDİKA DÜŞMAN GİBİ GÖRÜLÜYOR

İşverenlerin işçilerin sendikalarda örgütlenmelerini şirketlerine yönelik düşmanca bir faaliyet olarak gördüklerini ve sendikalarda örgütlemeye çalışan işçileri işten attıklarını, bazen de işverenlerin mafyayla işbirliği yaparak işçi önderlerine yönelik saldırılar düzenlettiklerini dile getirdi.

Bu gibi durumlarda bakanlık ve kurumlara başvurduklarında her hangi bir sonuç alamadıklarını, devlet kurumlarının tam anlamıyla işverenlerin yanında hareket ettiklerini söyledi. Sendikaların işyerlerinde örgütlenmelerini engellemek için işverenlerin mafya ve devlet yöneticileriyle iş birliği yaptıklarını ve bu nedenle de pek çok işyerinde baskı ve tehditlerden dolayı işçilerin sendikalara üye olmaya cesaret edemediklerini ifade etti.

POLİS NEZARETİNDE GÖRÜŞME YAPMAK ZORUNDA KALIYORUZ

Federasyonlarının metal sektöründe çalışma yürüttüğünü, Tayland’ın sanayisinin daha da gelişebilmesi için işçi, işveren ve devlet kurumlarının işbirliği yapmalarından yana olduklarını ama işveren ve devlet kurumlarının böylesi bir işbirliğine yanaşmadıklarını belirten Theerawut, “Örgütlendiğimiz işyerlerinde de çok farklı sorunlarla karşılaşıyoruz. Görüşmeye gittiğimizde bazen işverenler polisi çağırıyorlar ve bizler polisin nezareti altında görüşme yapmak zorunda kalıyoruz” şeklinde konuştu.

Loysong Chalee de, Tayland’ın çalışanların örgütlenme hakkını güvence altına alan uluslararası yasaları imzalamamasının sendikaların örgütlenmesi önünde büyük bir engel oluşturduğunu, bunu fırsat bilen uluslararası ve yerli tekellerin sendikaların örgütlenmelerini engellediklerini söyledi.

SENDİKALARA KARŞI İŞVEREN VE DEVLET İŞBİRLİĞİ

Tekellerin azami kar etme peşinde olduklarını ve bu nedenle de işçilerin örgütlenmelerini ve haklarını aramalarını istemediklerini belirten Chalee, “İşverenler devletin kurumları ile işbirliği halinde. Tek bir kurum gibi çalışıyorlar. Görüşmeler yapıyorlar ama bizlere bilgi verilmiyor. Bu koşullarda sendikalar var olma mücadelesi veriyor. 1000’i aşkın sendika ve sendika şubesi kapanmak zorunda kaldı. Çünkü işverenler sendikalı işçileri işten atınca sendikaların üyesi  kalmadı. Hükümet uluslararası sendika hareketiyle ilişkisi olmayan yerli, zayıf ve kendi denetiminde sendikalar istiyor” dedi.

BURMA, LAOS VE KAMBOÇYALI İŞÇİLER KÖLE GİBİ KULLANILIYOR

Uluslararası tekellere ait işyerlerindeki çalışma koşullarının küçük şirketlere ait işyerlerindekilere göre görece iyi olmasına rağmen büyük tekellerin Taylandlı şefler çalıştırarak şirketin davranış koduna uymadıklarını söyledi. Bu şirketlerden birinin İsveç tekeli Eletrolux olduğunu ve Taylandlı Şefin sendika üyesi 100’ü aşkın işçinin işine son verdiğini hatırlattı.

Tayland’da işçilerin yarısının kayıtsız olarak çalıştıkları için pek çok işyerinde sendikaların örgütlenmelerinin olanaksız olduğuna dikkat çeken Chalee,Burma, Laos ve Kamboçya’dan gelen işçilerin durumlarının çok daha kötü olduğunu, misafir işçilerin köle gibi kullanıldığını söyledi.

HAKKINI ARAYAN İŞÇİLER DENİZE ATILIYOR

Büyük bir çoğunluğu kaçak 2 milyonu aşkın Burma, Laos ve Kamboçyalı emekçilerin sanayiden turizm sektörüne kadar pek çok alanda boğaz tokluğuna çalışmak zorunda kaldıklarına, itiraz edenlerin tehdit edilip işten atıldıklarına, hatta balık ve karides avlayan tekne ve botlarda çalışan işçilerin bazılarının denize atıldıklarını söyledi.

Balıkçılıkta çalışanların koşullarının son dönemde iyileştiğini, denize atma vakalarının durduğunu ve yabancı şirketlerin Tayland’da avlanmalarının daha katı kurallara bağlandığına dikkat çekti.  Tayland’ın çalışanların örgütlenme hakkını güvence altına alan 8798 sayılı sözleşmeyi  imzalamaya hazırlandığını ve bunun imzalanmasından sonra çalışanların koşullarında iyileşmeler olmasını beklediklerini dile getirdi.

TÜM BASKI VE ENGELLEMELERE RAĞMEN GELECEKTEN UMUTLUYUZ

Askeri darbeden sonra Sarı ve Kırmızı olorak adlandırılan gruplar arasındaki kavgaların yatıştığını söyleyen Chalee, son yapılan askeri darbeyle daha önce yapılanlar arasında farklılık olduğunu, askerlerin daha özgürlükçü yeni bir anayasa yapma, yasalarda yer alan bazı anti-demokratik maddeleri değiştirme sözü verdiklerini belirtikten sonra, “Yeni Anayasanın işçilere bazı hakları tanıyacağı beklentisi içindeyiz. Askeri rejim 8798 sayılı uluslararası sözleşmeyi imzalayacağını açıkladı. Eğer  imzalarlarsa işçiler olarak daha geniş olanaklar elde etmeyi, % 1,4 olan sendikalardaki örgütlenme oranını yükseltmeyi umuyoruz” şeklinde konuştu. Tüm baskı ve engellere rağmen gelecekten umutlu olduğunu ifade etti.