Türk devleti Başika mizanseniyle varlığını meşrulaştırmak istiyor...-Cihan Özgür
Türk devletinin Musul’un Başika ilçesinde bulunan askeri karargaha güç takviye etmesi geçen yılın Aralık ayında gündem olmuş ve büyük bir tepkiyle karşılanmıştı.
Türk devletinin Musul’un Başika ilçesinde bulunan askeri karargaha güç takviye etmesi geçen yılın Aralık ayında gündem olmuş ve büyük bir tepkiyle karşılanmıştı.
Türk devleti, Başika Kampı üzerinden Güney Kürdistan ve Irak’taki askeri varlığını meşrulaştırmaya çalışıyor.
Türk devletinin Musul’un Başika ilçesinde bulunan askeri karargaha güç takviye etmesi geçen yılın Aralık ayında gündem olmuş ve büyük bir tepkiyle karşılanmıştı. Irak Merkezi Hükümeti konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne ve Arap Ligi’ne taşımıştı. İran ve Arap Birliği Türk devletini kınamış, ABD ise Türk devletinin askerlerini çekmesi uyarısında bulunmuştu.
Türk devlet yetkilileri, Başika’ya askeri güç göndermenin Musul Valisi'nin talebi üzerine gerçekleştiğini iddia etmiş ancak Musul Valisi Nufeyl Hamadi Sultani’nin yanı sıra Irak hükümeti ve Irak Genelkurmay Başkanlığı bu iddiaları yalanlamıştı.
Hem bölge devletlerinden hem de ABD ve uluslararası güçlerden gelen tepki ve uyarılar üzerine Türk hükümeti, 14 Aralık gecesi askerlerin bir kısmını başka bölgelere nakletmişti.
Edinilen bilgilere göre, Türk devleti Başika’daki kamplarda bulunan 144 asker ve 8 tankı Güney Kürdistan’daki Bamerne ve Dıhok’taki kamplara çekti ancak Başika’da 450 Türk askeri ve 20 civarında tank kaldı.
İKİ AÇIKLAMADAN SONRA İKİ SALDIRI
Bu gelişmeden hemen sonra DAİŞ’in Başika’ya saldırması dikkat çekici.
Başika Kampı'na DAİŞ’in ilk saldırısı 16 Aralık 2015’te gerçekleşti. Bu tarih manidar çünkü ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 14 Aralık’ta Türk Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmüş ve "Türk güçlerinin Kuzey Irak’taki son konuşlandırmasının Irak Hükümeti’nin rızası olmadan gerçekleştiğini" not etmişti. Akabinde Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "güçlerin bir kısmını çektiğini" açıklamış ancak Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "çekilmenin söz konusu olmadığını" söylemişti.
Bu gelişmeden iki gün sonra DAİŞ, Başika Kampı'na ağır silahlarla ve havan toplarıyla bir saldırı gerçekleştirdi. Resmi açıklamalara göre, bu saldırıda 2 Sünni milis öldü, 6’sı yaralandı. Aynı saldırıda Türk Genelkurmay Başkanlığı, 4 Türk askerinin yaralandığını açıkladı.
Türk Genelkurmay Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, "Yaşanan bu saldırı birlik güvenliğinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur" diyerek adeta buraya daha fazla takviye yapılması gerektiğini ifade etti.
ESKİ VALİ EL NUCEYFİ: 100 ROKETLE VURULDUK
Eski Musul Valisi Esil El Nüceyfi saldırıya ilişkin, Türk askerlerinin de bulunduğu Zilkan Kampı'nın 3 saat boyunca bombalandığını ve 100 roketin kamp ve çevresine isabet ettiğini söyledi. Nüceyfi, Haşıd El Vatani’nin bu saldırıda 4 kayıp verdiğini, 24 kişinin de yaralandığını iddia etmişti.
El Nüceyfi, açıklamasının devamında Uluslararası Koalisyon güçlerini "Bizleri korumakta geç kaldılar" sözleriyle suçlayarak, Türk devletinin bölgedeki varlığının gerekli olduğunu savunmuştu.
ABD OYUNU GÖRDÜ: ÇEKİLME DEVAM ETMELİ
Başika’daki saldırı haberlerinden önce yapılan Biden-Davutoğlu telefon görüşmesine ilişkin olarak yayımlanan bildiride, Türkiye’ye Bağdat’ın onaylamadığı askeri güçlerini Irak’tan çekme çağrısı yapıldığı açıklandı. Açıklamada, Türk devletinin Başika’daki askerlerin bir kısmını çekmesinin olumlu olduğu ancak geri kalan askerlerin de çekilmesi gerektiği kaydedildi.
İKİNCİ UYARIDAN SONRA İKİNCİ SALDIRI
Beyaz Saray’dan 7 Ocak 2016’da yapılan yazılı açıklamada, ABD Başkanı’nın Başika konusunda Türk devletini ikinci kez uyardığı duyuruldu. Açıklamada, Obama’nın Irak toprak bütünlüğünün korunması zaruretini vurguladığı ve "Türk devletinden Irak'taki askerlerini geri çekmesi zaruretini tekrarladığı" kaydedildi.
Işte bu açıklamanın yapıldığı günün akşamı DAİŞ, Başika Kampı'na ikinci kez saldırı gerçekleştirdi.
Ajansların Türk askeri yetkililere dayandırarak verdiği habere göre, DAİŞ, 22:30-23:00 saatleri arasında Başika Kampı'nı bombaladı.
Esil Nuceyfi saldırıyı yalanladı. Türk devleti konuya dair açıklama yapmayana kadar Güney Kürdistan Hükümeti ve Peşmerge bakanlığının konuya dair bir açıklama yapmaması ise Türk devletinin tavrının beklendiğini gösterdi.
AMAÇ TSK'NİN VARLIĞINI MEŞRULAŞTIRMAK
Erdoğan konuya dair yaptığı açıklamada, "Saldırı, Başika’da bulunma konusunda attığımız adımın ne kadar isabetli olduğunu kanıtlıyor" dedi.
Bölgedeki gözlemciler Türk devletinin bir algı operasyonu yaptığı düşüncesinde.
Güney Kürdistanlı siyasi ve askeri uzmanlar, Türk devletinin bu saldırıları TSK’nin bölgedeki varlığını meşrulaştırma çabaları olarak değerlendiriyor. Başika Kampı'nda peşmergelerin yanı sıra Eski Musul Valisi Esil Nuceyfi’ye bağlı Sünni silahlı gruplar (Heşd El Vatani) bulunuyor. Türk devlet yetkilileri, buradaki Sünni grupları ve peşmerge güçlerini eğittiği iddiasında. Ancak Iraklı siyasi gözlemciler, Türk devletinin işgal hesapları yaptığını, Türk devletinin Irak’ın bölünmesi için çaba harcadığını ifade ediyor. Ayrıca Suudi Arabistan ile Türkiye’nin Sünni güçleri destekleyerek Musul’un alınmasından pay kapmaya çalıştığı görüşü hakim. Kürt güçler ise Türk devletinin Medya Savunma Bölgeleri’ne yönelik sınır ötesi operasyon hazırlığında olduğunu belirtiyor.
İHSAN EL ŞAMMARIİ: SÜNNİ GÜÇLER TÜRKİYE’NİN PİYONU
Musul operasyonunun zamanı, bileşenleri ve içeriği hakkındaki belirsizlik sürerken, Türk devleti Musul ve Güney Kürdistan’da avantaj sağlama peşinde. Türk devleti, Irak'taki Şii milis güçlerine (Halk Seferberlik Milisleri) benzer bir oluşuma ön ayak oldu. Türkiye’nin yanı sıra Körfez ülkelerinin desteklediği Sünni kuvvetleri (Heşd El Vatani), Musul başta olmak üzere Sünni bölgelerde adından söz ettirmeye başladı.
Bağdat Üniversitesi'nden Siyaset Bilimi Profesörü İhsan el-Şammari, Türkiye'nin Irak'taki "piyonlarını" kullanarak DAİŞ ile mücadelede olası bir zafere ortak olmak istediğini söylüyor.
SÜNNİ MİLİSLER: VATAN SAVUNMASI GÜÇLERİ
Eski Ninova Valisi Asil El-Nuceyfi, kendisini Sünni blok olan Heşd El Vatani’nin lideri olarak tanımlıyor. Ankara-Hewler hattında mekik dokuyan Nuceyfi, Aljazeera Türk’e verdiği bir mülakatta "3 bin kadar aşiret mensubu gönüllünün eğitilmesi ve donatılması konusunda Ankara ile anlaştıklarını" söylemişti. Bu güçlerin silahlı mensuplarının 8 bin civarında olduğu belirtiliyor.
NUCEYFİ BİR SUÇLU MU?
5 Ekim 2015’te Musul Valiliği'ne getirilen Nufeyl Hamadi Sultani, Irak Temiz Eller Mahkemesi tarafından yolsuzluklardan kaynaklı 1 yıl hapis cezasına çarptırılan Nuceyfi’nin, Musul’u DAİŞ’e teslim ettiğini ve yargılanacağını iddia ediyor.
Bölgede siyasi gözlemcilerin ortaklaştığı nokta, Musul’un sanıldığı gibi bir günde düşmediği, dönemin valisi Nuceyfi’nin DAİŞ’in faaliyetlerine yıllarca göz yumduğu, harekete geçtiğinde ise Musul’u teslim ettiği yönünde.
Benzer biçimde Türkiye’de bulunan eski Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi’nin DAİŞ’in siyasi lideri olduğu iddia ediliyor.
TÜRKİYE’NİN SÜNNİ KARTI
Türk devleti, BAAS kalıntısı Haşimi ve Nuceyfi üzerinden Sünni aşiretleri kullanma hesabı yapıyor. Riyad toplantısında İslam ordusunun ilanı ile Türkiye’nin Başika’ya asker gönderirken, "Musul Valisi’nin talebi üzerine asker gönderdik" açıklaması, planı gerçekçi kılan açıklamalar oluyor. Türkiye Musul eski valisini muhatap alıyor ve Irak’ın yeni Musul Valis'ni kabul etmiyor.
Türk devletinin Sünni gruplarla Irak’ta nasıl bir siyaset izlediğini KCK Yürütme Konseyi Üyesi Rıza Altun şöyle değerlendiriyor: "Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve KDP gibi güçler Sünni cephede yer alarak bizzat bu savaşı yürüten güçlerdir. DAİŞ’in Musul’un üzerinden Irak’a sokulması Türkiye politikasıydı. Türk devleti, Irak’ı yeni bir açılım sahası olarak görüyor. DAİŞ’in elinde olan ve Sünni topluluğun yaşadığı bölgede hegemonyal bir çıkış peşinde. Eğer Sünni güçlere meşruluk kazandırılabilirse, teşhir olan DAİŞ devreden çıkarılacak ve denetimindeki alanlar bu güçlere bırakılacak."