Türkiye’den DAİŞ'e kardeş örgüt!
Türkiye’den DAİŞ'e kardeş örgüt!
Türkiye’den DAİŞ'e kardeş örgüt!
Rojava Devrimi gerçekleştiği günden bu yana devrimin yaşamaması, toplumsallaşmaması, sistemini oluşturmaması için birçok girişimde bulunuldu. Tasfiye amaçlı planlar yapıldı. Saldırı amacıyla paravan yapılar oluşturuldu. Dışarıdan oluşturulan birçok paravan güce askeri, siyasi ve topraklarını kullanmaya kadar her türlü destek verildi.
Uluslararası güçlerden tutalım, Kürt işbirlikçilerine kadar ve özellikle Kürdistan'ı egemenliğinde tutan güçler, devrime yönelik gelişen bu saldırıların içinde yer aldı. Öyle ki, söz konusu Kürtler olunca, savaş halinde olmalarını dahi göz ardı ederek bir araya geldiler. Suriye, Türkiye, İran'ın ilişkileri bu konuda her şeyi çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Son iki yıldır özelde Rojava genelde ise tüm Kürtlerin başına bela edilen DAİŞ barbarlarına her gücün kendi cephesinden verdiği destek, bu kirli, çirkin ilişkileri birçok yönüyle açığa çıkardı.
Tam iki yıldır Rojava ve Kobanê'ye yönelik saldırılarda bulunan DAİŞ'in arkasında olduğunu açık bir şekilde itiraf eden Türkiye’nin bu çete grubuna verdiği destekler, sunduğu imkanlar gizli kalmadı. Çete grubunun Kobanê'de açık bir şekilde yenilgiye uğratılmasından sonra yeni bazı planlar devreye sokuldu. Hasekê’nin DAİŞ'e bırakılıp yerine Rakka’nın Suriye Baas rejimine devredilmesi planlandı. Bu yüzden son dönemlerde Suriye Baas rejimi Hasekê’yi hedef aldı, bazı saldırılar geliştirdi. Ancak bu saldırılarda zararlı çıkan yine kendisi oldu. Bilinmesi gereken temel husus ise Hasekê’de Suriye Baas rejimi adına savaşın güçler ile bu güçleri savaştıran komuta kademesinin Suriye’ye değil de İran’a ait olmalarıydı. İran Molla rejimi sadece Hasekê’de Suriye Baas rejimi adına savaşmıyor ve savaşı, saldırıları koordine etmiyor. Hasekê ile birlikte Halep çevresinde de İran, Baas rejimi adına hem savaşıyor hem de saldırıları organize ediyor.
İran, Rojava Devrimi'ne karşı bu biçimde adım atarken Türkiye ise daha farklı ve tehlikeli oyunları denedi. DAİŞ barbar grubuna eleman, silah ve cephane temin etmeye kadar verdiği destek birçok bilgi, belge ve itirafla açığa çıktı. Ancak Türkiye’nin bunu hangi güç, grup ya da yapı üzerinden gerçekleştirdiği şu ana kadar çok net bir şekilde açığa çıkmamıştı. O yüzden Türkiye açıkça itiraf etmeye başladığı döneme kadar hep inkar edebildi.
Son dönemlerde açığa çıkan bazı gerçekler, Türkiye’nin DAİŞ'e kardeş bazı yapılar oluşturduğu ve bunlar üzerinden destek sunduğu yönünde. Bu yapılardan biri ise 'KOM' olarak bilinen, Kaçakçılıkla Organize Merkezi’dir. Türkiye sınıra yerleştirdiği KOM gruplarıyla DAİŞ'e her türlü desteği açık bir şekilde sunuyor. Bu grubun içinde yer alanların profilleri oldukça önemli ve dikkat çekici. KOM grupları sigara, uyuşturucu, hap vb. kaçak işler yapanlarla ilişki kurma üzerinden çalışmalarını örgütlüyor.
KOM içinde yer alıp güvenlik görevlisi olarak görev yapanların profilleri de önemli. Tamamına yakını yetiştirme yurtlarından. Van'dan Kars'a, Şırnak'tan Mardin'e; Kilis, Kırıkhan, İslahiye ve Reyhanlı'ya kadarki alanda örgütlendirilmiş durumdalar. En etkili olarak kullanıldıkları alan, Kobanê sınırındaki Suruç ile Afrin sınırında olan Kilis, İslahiye, Kırıkhan, Reyhanlı civarı.
Suruç'ta DAİŞ ile çalışıyorlar; her şey onlar üzerinden gidiyor. Her türlü yardım, destek bu gruplar tarafından gönderiliyor. Savaşçılar bunların izniyle geçiriliyor.
Azaz, Kilis'ten Cerablus'a kadarki bölgede ise Nusra ile çalışıyorlar. Reyhanlı Atme hattından Kilis'e kadarki Afrin hattında ise şimdiki adı Şam Cephesi olan gruplar ile Nusra ile birlikte çalışıyorlar. Özellikle Afrin, Kobanê ve Serêkaniye’de devrim kurumlarında yer alanları fişlemek ile görevlendirilmiş durumdalar.
Reyhanlı ve Antep ile çevresinde yer alan merkezlerde bu kurumlarda çalışanların hepsinin dörder adet fotoğrafları olduğu görülmüş durumda.
Bu merkeze bağlı güçler gruplar halinde hareket ediyorlar. Giyim tarzları DAİŞ, Nusra ve Cephe Şam gruplarının tarzına benziyor. Yani siyah cübbeler, uzun saç-sakal bir profile sahipler. Bunlar etkili oldukları merkezlerde validen tutalım kaymakamlığa kadar, mülkiye amirlerinin dahi üstlerinde bir yetkiye sahip.
Haftada en az bir kere TIR'ların arkasına bağlı, üzerinde 'yardımlaşma' ve benzeri yazıların olduğu konteynerler ile Atme’ye giriş-çıkış yapıyorlar. Nusra’nın Atme'yi almasından sonra bu hareketlilik fazlasıyla sıklaşmış durumda. Aynı zamanda tarihi eser kaçakçılığı yapıyorlar.
Son birkaç gün içinde elde ettiğim bu bilgilerden, aslında Türkiye ve özellikle AKP’nin bu kurumu DAİŞ'e kardeş bir yapı olarak örgütleyip çalıştırdığı anlaşılıyor.