'Türkiye gazeteciler için en büyük hapishane'
Gazetecilerin "Adalet ve Özgürlük Nöbeti"ne bu hafta uluslararası alanda faaliyet yürüten meslek örgütleri destek vererek, Türkiye'nin gazeteciler için büyük bir hapishane olduğunu belirtti.
Gazetecilerin "Adalet ve Özgürlük Nöbeti"ne bu hafta uluslararası alanda faaliyet yürüten meslek örgütleri destek vererek, Türkiye'nin gazeteciler için büyük bir hapishane olduğunu belirtti.
Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kapatılan radyo ve gazete çalışanlarının Salı günleri İstanbul Adliyesi önünde gerçekleştirdiği "Adalet ve Özgürlük Nöbeti" 5'nci haftasında devam etti. "Adalet ve Özgürlük istiyoruz" pankartının açıldığı nöbette sık sık "Özgür basın susturulamaz" sloganı atıldı. Bu haftaki nöbette, İşkence Mağdurları İçin Uluslararası Rehabilitasyon Konseyi (IRCT), İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü (PHR), REDRESS, Uluslararası Hukukçular Komisyonu (ICJ), Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Uluslararası Hekimler (IPPNW), Berlin Tedavi Merkezi (Zentrum Überleben) ve Uluslararası Savaş Karşıtları'nın da (WRI) aralarında bulunduğu çok sayıda uluslararası insan hakları, hekim ve gazeteci örgütlerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci katıldı.
Nöbette ilk olarak konuşan İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez, yaşanan hukuksuzlukları her yerde duyurmaya devam edeceklerini belirtti. THİV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı da, tüm dünyada tek rehber olarak kabul edilen İstanbul Protokolü'nü hatırlatarak, ortaya çıkış aşamasının ülkenin acılarından doğduğunu söyledi. Bakkalcı,Türkiye'ye bu protokole uyma çağrısını yineledi.
RSF Programlar Direktörü Lucie Morillon da, davası görülecek Fincancı,Nesin ve Önderoğlu için dayanışma için geldiklerini belirterek, şunları aktardı: "Türkiye'de demokrasinin önemli olduğu bu dönemde gazeteciler üzerindeki baskılar arttı.Türkiye buradaki gazeteciler için en büyük hapishane durumunda."
İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü (PHR) İcra Direktörü Donna MacKay, Fincancı için açılan davanın hiçbir dayanağının olmadığını belirterek, "Onlar birer suçlu değil, birer yurtsever" diye belirtti.
"Dağın Kadın Hali" ve "Devrimin Rojava Hali" adlı kitapları gerekçe gösterilerek " örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla hakkında açılan iki duruşmadan çıkan gazeteci Arzu Demir de hakkında açılan davaların sadece kendi meselesi olmadığını ifade ederek, "İyi ki yazmışım iyi ki gerçeğin peşinden gitmişim" dedi.
THİV Başkanı Prof Dr. Şebnem Korur Fincancı ise, duruşma öncesi yaptığı konuşmada, Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma ardından başlatılan bir saldırının hedefinde olduklarını belirterek, "Yaşam için nöbet tutmaya alışığız hekimler olarak. Bundan sonra da vicdan için nöbet tutmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Son olarak konuşan RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da, kendilerine sanık diye bakılmamasını ve habersiz kalan kitlelerin görülmesi gerektiğini dile getirerek, kendilerine dayanışma göstermek amacıyla destek veren herkese teşekkür etti.
Nöbet yapılan konuşmalar ardından sloganlarla sona erdi.