"Çözüm ve Müzakere Süreçlerinde Liderlerin Rolü" sempozyumunda konuşan BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, 3 Kürt kadın siyasetçinin öldürüldüðü cinayet için "Siyasi tarihimizde gördüðümüz en aðır siyasi cinayettir" dedi. Cinayetin mutlaka aydınlatılması gerektiðini belirten Kışanak, "Türkiye barış ve çözüm çabalarından olumlu bir sonuç çıkartmak istiyorsa katilleri bulmak zorunda" diye konuştu.
Barış Ýçin Öcalan'a Özgürlük Platformu tarafından düzenlenen "Çözüm ve Müzakere Süreçlerinde Liderlerin Rolü" sempozyumunda ikinci oturumda "Kürt sorununda çözümsüzlüðü aşmak: Kürtlerin özgürlük mücadelesi" tartışıldı. Bu oturumda BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, akademisyen Mesut Yeðen, yazar Nuray Mert ve sosyolog Ýsmail Beşikçi konuştu.
Oturumda ilk olarak söz olan akademisyen Mesut Yeðen, Kürt meselesini "Kürtlerin cumhuriyetin ulus fikrine itirazı" olarak tanımladı, "Kürt meselesenin merkezinde, Kürtlerin silahlı ayaklanması, PKK var. Bunun etrafında BDP'ye teveccühü bulunuyor. En dışta da üstü kapalı da olsa cumhuriyetin ulus fikrini eleştirdiði için AKP'ye teveccüh gösteren Kürtler var" dedi.
Kürtlerin cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere karşı uygulanan politikaları hatırlatan Yeðen, "Kürtleri kazıma amaçlı Cumhuriyet inkilabı tutmamıştır. Kürtler ulusal topluluk olarak siyaset sahnesinde de yer aldılar" diye konuştu. Silahsızlanma süreci gerçekleşse de Kürt sorununun çözülemeyeceðini belirten Yeðen, "Daha otantik manasıyla siyaset çalışmaya başlayacak" dedi.
'KÜRTLER BÝR MÝLLET OLARAK HALA TANINMIYOR'
Yeðen şöyle konuştu: "Kürtlerin, millet olarak tarih sahnesinde yer almasının yolu, Kürtlerin bölgesel egemenliðinin önüne açmak, kendi dillerinde eðitim görmelerini önünü açmak. Bunlar tanınmazsa, Kürtlerin millet olarak tarih sahnesinde yer almasına izin verilmemiş olur. Mevcut iktidar Kürtlerin bir millet olarak inkar etmeye devam ediyor. Tek tek Kürtleri tanımaya hazırım ama millet olarak tanımaya hazır deðilim. Kürt meselesini edebince halletmek istiyorsak, bu anlayışının mutlaka deðişmesi gerekir."
Yazar Nuray Mert, "Bütün mesele Kürtlerin, modernleşme sürecinin ulus devletleşmeye dönüşmemesi" diyerek konuşmasına başladı. Asimilasyon politikalarının başarılı olduðu deðerlendirmesinde bulunan Mert, "Çok büyük bir Kürt nüfusu absorbe olmuştur. Bu da normal. Çünkü etnik gruplar politikleşmediði sürece bir özne olamazlar. Kürtlerin politikleşmesi de sol çıkışlı PKK ile oldu" dedi. Ýmralı'da görüşmeler başlarken hükümetten gelen "Hepimiz silahsızlandırmak ve Öcalan'a araç", "Ýmralı ile konuşuluyor, başka aktörlerle konuşmaya ne gerek var" şeklindeki açıklamaları eleştiren Mert, "Ýlk cümle, devletin resmi yaklaşımının ifadesi. Ýkinci ifade ise Kürtlerin önderlik kültlerini bu şekilde anlamak da oryantalist bir yaklaşımdır" diye konuştu.
'SORUNUN TEMELÝNDEN UZAKLAŞILMAMALI'
Sosyolog Ýsmail Beşikçi, görüşmeler yapılırken sorununun temelinden uzaklaşılmaması gerektiði uyarısında bulundu, "Bu sorun sadece Türkiye'nin sorunu deðil. Ortadoðu, Yakındoðu'nun sorunu. BM'de en önemli sorun Kürdistan oldu. BM'deki devletler, Kürdistan'ın kurulmaması için anlaştı, Kürtleri dört parçaya böldü" dedi.
Almanya'da yaşayan Kürtlerin nüfusunun 1 milyon civarında olduðuna dikkat çeken Beşikçi, "Buna raðmen Almanya Kürtlerin haklarını tanımıyor. Uluslararası anlamda bir anti-Kürt ittifakı var. Bunu unutmamak gerekiyor" diye konuştu.
Suriye'deki son siyasi gelişmeleri hatırlatan Beşikti, Katar, Suriye ve Türkiye'nin Suriye'de Kürt özer yönetimi kurulmasını engellemeye çalıştıðına dikkat çekti.
Ýngiltere'nin ilk kimyasal silahı Kürtlere karşı kullandıðını belirten Beşikçi, "Ýngiltere'de hangi anlayış iktidara gelirse, gelsin, anti-Kürt'tür. Bu nasıl bir uluslararası anti-Kürt ittifakıdır?" diye sordu. Beşikçi, "Kürt sorununda müzakere denilince, uluslararası anti-Kürt ittfakı unutulmamalıdır" dedi.
'TARÝHÝMÝZÝN EN AÐIR SÝYASÝ CÝNAYETÝ'
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Paris'te katletilen 3 Kürt kadınını anarak konuşmasına başladı, "Katliamı yapanları lanetliyorum. Siyasi tarihimizde gördüðümüz en aðır siyasi cinayetidir. 3'nün kadın olması, sivil ve savunmasız olmaları, Avrupa'da öldürülmeleri, sivil ve demokratik siyasette yer almaları, bu siyaseti yeterince önemli kılıyordu. Bir de yaşadıðımız sürece denk gelmesi önemini kat kat artırdı" dedi.
Paris cinayeti ile Kürtlere ve kadınlara bir mesaj verildiðini belirten Kışanak, "Ayrıca yakın zamanda başlayan görüşmelere mesajdır. Kolay kolay bu katliam olmamış gibi yolumuza devam edemeyeceðimizi düşünüyorum" diye konuştu.
BDP Eşbaşkanı Kışanak, suikastla ilgili olarak şöyle konuştu: "Avrupa'daki tüm Kürt kurumları, cinayetin çözüm sürecine yönelik olduðunu ifade ettiler ancak negatif bir görüş söylemediler. Bu cinayetin mutlaka aydınlatılması gerekir. Önümüzdeki sürecin selamati ve sürdürebilirliði açısından çok önemli bir durumdur. Arkada onu bırakalım, yolumuza devam edelim, diye algılarsa iktidar, yanlış yapmış olur. Türk devletinin ve hükümetinin bu cinayetin aydınlatılması konusunda açık bir tutum içinde olması ve çaba sarf etmesi gerekiyor. Cinayeti aydınlatmak için Türkiye'nin elinde yeterince imkan var. Barış ve çözüm çabalarından olumlu bir sonuç çıkartmak istiyor, bu yolu yürümek istiyorsa, bu katillerin bulunması, arkasındaki güçlerin teşhir edilmesi, barış isteyen herkese hesap vermesi gerekiyor. Fransa devleti ve hükümeti de büyük bir sorumluluk altındadır. Fransa'nın bu konudaki sorumluluðu ve yükümlülüðü, Türkiye'nin sorumluluðu ve yükünü ortadan kaldırmıyor."
Kürt sorununun bir halkın temel hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılması olarak tanımlayan Kışanak, "Şimdi konu bu kapsamıyla konuşulmaya başladı. Bu süreçten sonuç alınmak isteniyorsa, hak ve özgürlükler konusunda kısıtlayıcı, engelleyeci tutumun deðişmesi gerekiyor. Kürt sorununu çözmek gibi bir niyetleri varsa, temel hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların kalması için BDP'nin taleplerini pozitif bir katkı olarak ele almalılar" diye konuştu.
Kürtlerin özgürlüklerine kavuşmasının zamanının geldiðini söyleyen Kışanak, şöyle konuştu: "Asıl önemli olan bunun biçimi, yolu, yöntemi nasıl olacak? BDP ve Kürt politik aktörlerinin neredeyse tamamı, bu yolun demokratik eşitlik esasına dayalı, birlikte yaşama temelinde olmasını tarif ediyor. Bunun biçimlerini farklı tarif etseler de, özerlik, federasyon, otonomi gibi formların tamamı, demokratik ve eşit gelecek öngörür. Eşit haklar çerçevesinde birlikte yaşayabiliriz diyen politik yaklaşımdır. Doðru olan da bu politik yaklaşıma yanıt vermektir. Bu model, tüm halkların ilerlemesine katkı sunacaktır."
"Türkler ile Kürtler arasında stratejik bir kader ortaklıðı var" diyen Kışanak, son stratejik politik ortaklıðın TC'nin kuruluşunda gerçekleştiðini belirtti, "Ancak, Kürtler, bu ortaklıðın ardından bekledikleri karşılıðı bulamadılar. Kürtler, son politik stratejik ortaklıkta kandırıldıklarını düşünüyorlar ve bunun düzeltilmesini istiyorlar" diye konuştu.
'KÜRTLERÝN GEÇÝCÝ SÜREÇLERE ÝNANCI KALMADI'
BDP Eşbaşkanı Kışanak, Kürtlerin geçici süreçlere inancı kalmadıðına dikkat çekti, "Kalıcı çözümler bulmak, uzun vadeli süreçlerin ön adımlarını atmak gerekir. Yeniden başlayan görüşmelere, sıradan yaklaşılırsa, istenilen sonuçları doðurmayabilir. Ciddi ve sorumlu yaklaşmak gerekiyor. Birlikte nasıl yaşayacaðız sorusuna cevap bulmak için görüşmeleri yapmak gerekiyor" dedi.
"Geldiðimiz noktanın kısmen olumlu olduðunu düşünüyoruz" diyen Kışanak, son olarak şunları söyledi: "Az da olsa Kürt sorununu konuşuyoruz. Daha önce 'Kürtler ne istiyor, belli deðil' diyorlardı. Tam tersine, Kürtlerin isteklerinin net olduðu ortada. 'Kiminle konuşacaðız, belli deðil' de dediler. Çözmemek için bir bahaneydi bu da. Bu da büyük ölçüde aşılmış gözüküyor. Kürt halkının önemli bir bölümünün önder olarak kabul ettiði, politik aktör olarak gördüðü, müzakereler konusunda muhatap olarak gösterdiði Sayın Öcalan'la müzakerelerin başlaması, muhatabın kim olduðunu gösteriyor. Bu tip sorunlar aktörleriyle çözülür. Böyle bir aşamaya gelmek çok önemlidir. Uzun bir barış yolunun başındayız. Devlet ve hükümet, bu işin böyle sürdürülemeyeceðini düşünüyorsa, geleceðe yatırım yapmak istiyorsa, barışa yatırım yapması gerekir."
Uluslararası sempozyum verilen aranın ardından "Kürt sorununun çözümünde Abdullah Öcalan'ın rolü: Neden Öcalan'a özgürlük" başlıklı oturumla devam edecek.