Tutsak anneleri: Çocuklarımız tedavi edilmiyor!

Açlık grevini ve ölüm oruçlarını sona erdiren siyasi tutsakların anneleri, çocuklarının tedavilerinin engellenmesini İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde protesto etti.

Açlık grevini ve ölüm orucunu zaferle sonlandıran siyasi tutsakların tedavi hakkının engellenmesi, Çemberlitaş'ta bulunan İstanbul Sağlık İl Müdürlüğü önünde protesto edildi. Tutsakların annelerin öncülük ettiği eyleme, HDP Milletvekilli Züleyha Gülüm ve ÖHD Üyesi Avukat Sinan Zincir destek verdi. Annelerin beyaz tülbentlerle katıldığı eylemde, Sağlık ve Adalet Bakanlarına sorumlukları hatırlatıldı.

‘TEDAVİ ETMİYORLAR, SABAHA KADAR AYAKTA TUTUYORLAR!'

Polis ablukası altında gerçekleşen eylemde Şakran Cezaevi'nde 1 Mart’tan bu yana sürdürdüğü açlık grevini sonlandıran siyasi tutsak Hatice Calıhan'ın annesi Zeynep Calıhan konuştu. Çocuklarının tedavi edilmediğini vurgulayan Calıhan, "Pazartesi kızımı görmeye gittim ve durumları çok kötüydü. Pazar günü doktora götürüyorlar ama sabaha kadar ayakta tutuyorlar. Kızımın aktardığına göre tedavileri düzgün yapılmıyor. Mercimek çorbası ve patates yemeği verilmiş ve çok kötü olmuşlar. Tekrar cezaevine gönderilmişler" dedi.

Annelerden Hazal Taş, Kürtçe yaptığı konuşmasında, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ndeki oğlu İsmet Taş ve arkadaşlarının tedavi edilmediğini aktardı. 2 aydır görüş yasağı konduğu için oğluyla telefonda görüştüğünü belirten Anne Taş, “ Oğlum tedavi edilmediklerini söyledi” diye konuştu.

'ÇOK DİKKATLİ TEDAVİ OLMALILAR'

HDP Milletvekilli Züleyha Gülüm ise siyasi tutsakların tedavisi yapılması konusunda Adalet ve Sağlık Bakanlarını sorumluluğa çağırarak sözlerine başladı. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nden bugün bir görüşme talep ettiklerini aktaran Gülüm, açlık grevi ve ölüm orucunu bırakan tutsakların TTB ve bağımsız sağlıkçıların işaret ettiği biçimde uluslararası standartlara uygun tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizdi. F Tipi cezaevlerine karşı 2000’li yıllarında yapılan ölüm oruçlarını anımsatan Gülüm, şunları kaydetti:

“Tedavi derken, revirde gerçekleştirilebilecek herhangi bir tedaviden söz etmiyoruz. Tedavilerin çok dikkatli ve özenli bir biçimde yerine getirilmesi gerekiyor. Biz 2000 yıllarındaki ve 2012 yıllardaki açlık grevleri süreçlerini de biliyoruz. O dönemde tedavileri yanlış yapılması ve anında yapılmamasının sonucunda insanların Wernicke–Korsakoff sendromuna yakalandıklarını ve tek başına yaşamını idame ettiremeyecek duruma geldiklerini biliyoruz.

‘TEDAVİ ADI ALTINA İŞKENCEYE VARAN UYGULAMA'

Bu açıdan bugün cezaevlerinde tedavi adı altında yapılan müdahalelerin kendisi aslında tedavi değil. Tutukların çoğu hastaneye sevk edilmeksizin cezaevi revirlerine çıkartılarak tedavi edilmeye çalışılıyor. Bu kesinlikle kabul edilebilir bir durum değil. Hastaneye sevk edildiklerinde ise kelepçeli muayene dayatması gibi işkenceye varan yöntemler uygulandığı için tutuklular tedaviyi kabul edemez hale geliyor. Hastanedeki koşullar oldukça kötü. Diyet programının uygulanması, serum verilmesi ve vitamin alımının sağlanması gerekiyor. Herkesin durumuna göre bir tedavi programı uygulanması gerekiyorken biz bunu da göremiyoruz; tedaviler standartlara göre yapılmıyor. Gereken besinler ise kantinlerde bulunmuyor. “

HÜKÜMETE UYARI

Cezaevi savcılarıyla, ilgili bakanlarla görüşmelerinin devam ettiğini aktaran Gülüm, ama sağlıklı bir çözümün üretilmediğine işaret etti. Açlık grevi ve ölüm orucunu sonlandıran siyasi tutsakların sağlık koşullarında oluşacak herhangi bir olumsuzluktan Adalet ve Sağlık bakanlarının sorumlu olacağını vurgulayan Gülüm, “Sorumluluğunuzu yerine getirin; tedavileri gerçek anlamda yapın” diye uyardı.

Açıklamanın ardında Züleyha Gülüm, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileriyle görüştü.