Uca: Kuzey Kürdistan Konferansı Ezidiler için tarihi
Uca: Kuzey Kürdistan Konferansı Ezidiler için tarihi
Uca: Kuzey Kürdistan Konferansı Ezidiler için tarihi
Kürt halkının kaderini belirleyecek stratejik öneme sahip olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”nın, Ezidi toplumu açısından da tarihi bir konferans olduğunu vurgulayan Ezidî Federasyonu Feleknaz Uca, konferansı özgürlük bahçesine benzetti. Uca, “Yetişmekte olan bir ağaca herkes sahip çıkarda, sular, gübresini verir beslerse bu ağaç büyür, dallanır ve meyve verir. Ve bu ağaçtan onlarca ağaçlık bir özgürlük bahçesi ortaya çıkacaktır” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın isteği üzerine yapılması planlanan 4 konferansın ikincisi Avrupa’nın ardından Kuzey Kürdistan’da gerçekleşecek. 15-16 Haziran tarihlerinde Amed’de gerçekleşecek olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” bir konferanstan öte anlam ve öneme sahip. Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmeleri noktasında ileri bazı yönleriyle ileri bir noktayı oluşturacak olan konferansta, birçok etnik yapı bir araya gelecek. Konferansın hazırlık komisyonunda yer alan Ezidî Federasyonu Eş Başkanı Feleknaz Uca ve DÖKH aktivisti Gül Kızıltaş ANF’ye yaptıkları değerlendirmede konferansın, 90 yıldır inkar ve imha politikalarına maruz kalan ve bu politikalar sonucunda adı ile özdeşleşen Kürdistan’da her türlü insani ve ulusal haklarından yoksun bırakılarak şiddet politikaları ile büyük acılar yaşayan Kürt halkının yanı sıra Kürdistan halkları olan Ermeni, Süryani, Mihelmi, Arap ve farklı inanç grupları olan Ezidi, Alevi ve dindar topluluklar açısından önemli kararların alınacağı bir konferans olduğunu kaydettiler.
Ezidi Federasyonu Eş Başkanı Feleknaz Uca, Kürt halkının kaderini belirleyecek stratejik öneme sahip olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”nın, Ezidi toplumu açısından tarihi bir konferans olduğunu vurguladı.
“Lozan Anlaşması’ndan sonra ilk defa Kürdistani topluluklar olarak bir araya gelerek, kaderimizi belirleyici tartışmalar yürüterek geleceğimizi çizeceğiz” diyen Uca, Lozan’dan bu yana Kürdistan ve Kürt halkının yüzlerce katliam, faili meçhul cinayetler ve her türlü işkenceler ile kırım fermanlarından geçtiğini kaydetti.
UCA: KONFERANSLA KÜRTLER KADERİNİ BELİRLEYECEK BİR YOL HARİTASINA SAHİP OLACAK
Kürt halkının yaşadığı acı deneyimler ve mücadele sürecinin ardından Kuzey Kürdistan konferansı ile beraber kendi kaderini belirleyecek bir yol haritasına sahip olacağını ifade eden Uca, 4 parça Kürdistan’da yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, “Kürt halkı yaşadığı tüm bu acı deneyimlerden ve mücadele sürecinden sonra bu konferansla birlikte kendi kaderini belirleyecek bir yol haritasına sahip olacaktır. Lozan’da yaşadığımız şuydu; Batı devletleri tarafından Kürdistan 4 parçaya bölünmüştü. Şimdi karşılaştığımız durumda ise, 2013 yılında Ortadoğu coğrafyası yeniden şekillendirilmektedir. Kürt halkı olarak bu coğrafyanın hem parçalanmış hali hem de dünyanın dört bir yanına dağıtılan diasporasıyla dizayn edilen yeni sürecin en önemli aktörüyüz. Bunun için de Kürdistan birliği olarak kendimizi yeniden tanımlamamız ve örgütlememiz gerekiyor. Siyasi görüşü ne olursa olsun tüm Kürt oluşumları birlik çatısı altında buluşmalı ve çözüm önerisini bu şekilde oluşturulacak olan yol haritasına katmalıdır” diye konuştu.
Ezidî Federasyonu Eş Başkanı Uca, konferansın Ezidîler açısından önemine de dikkat çektiği konuşmasında, “Avrupa, Kafkasya, Ermenistan, Ukrayna gibi birçok yere sürgün edilerek Kuzey, Güney ve Batı Kürdistan’da yaşayan Ezidi toplumu olarak hala varlığımızı tehdit eden bir inkar politikasıyla karşı karşıyayız. İnancımızı, beyitlerimizi, dini söylemlerimizin hiç birini yasal olarak dile getiremiyoruz. Kürtçe olarak da dile getiremiyoruz. Biz Ezidiler olarak hem dini açıdan hem de kimliğimizden kaynaklı iki defa eziliyoruz” dedi.
Ezidiler olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi Amed Newroz’undaki çağrısıyla başlayan süreci desteklediklerini belirten Uca, “Barış süreci toplumumuzun özgürlüğünü getirebilir, bir anayasaya yol açabilir. Anadilde eğitim hakkını garantiye alabilir. Köylere dönüşü sağlayabilir. Ve her şeyden önemlisi savaşı sonlandırarak kanı durduracaktır. Herkes özgürlüğüne sarılarak inancıyla, diliyle, kültürüyle bu toprak üzerinde yaşayabilir. Yaşadığımız topraklar zengin topraklardır. Çünkü tarihten bu yana birçok halk özgürce yaşabildi bu topraklar üzerinde. Ancak ne yazık ki bugün karşımızda olan sistem ‘tek devlet, tek dil, tek millet’ demekte. Bu nedenle kendi topraklarımıza dönemiyoruz” diye kaydetti.
UCA: KONFERANS EZİDÎLERİN KADERİNİ DE BELİRLEYİCİ NİTELİKTEDİR
Uca, Batman’ın Beşiri bölgesinde birçok Ezidi’nin köylerine dönmek istediğini kaydederek, “Ancak Ezidi’lerin elinde tapusu ve tüm yasal belgeleri olmasına rağmen orayı işgal eden ağalar bölgeden çıkmıyorlar” dedi ve konuya ilişkin 26 Haziran’da Batman’da duruşmalarının görüleceğini belirtti. Zorunlu göçle topraklarından ayrılan Ezidilerin köylerine geri dönüşü açısından 26 Haziran’da görülecek olan mahkemenin önemine dikkat çeken Uca, bu mahkemenin Ezidilerin kaderini belirleyici nitelikte olduğunu söyledi.
Ezidi Federasyonu Eş Başkanı Feleknaz Uca, 15-16 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek olan ikinci “Birlik ve Çözüm” konferansından beklentilerini ise şöyle dile getirdi: “Öncelikle Kürtler birliğini sağlayacak. Ki bu şekilde 4 parça Kürdistan’da ulusal birliğimizi sağlayabileceğiz. Biz birliğimizi oluşturamazsak düşmanlarımız bir kez daha bizi parçalayacaklar. Lozan’da bunu nasıl yaptılarsa bu yaşadığımız yeni dizayn döneminde birliğimizi sağlayamazsak ikinci bir Lozan’ı yaşatacaklar bize.”
Bir Ezidi ve Kürt siyasetçisi olarak Kürt halkı ile tüm etnik yapılara konferansı sahiplenmeleri için çağrıda bulunan Uca, konferansın sahiplenilmesinin birlik ve özgürlük mesajını daha güçlü bir şekilde ortaya çıkaracağını kaydetti. Uca, “Bilinmelidir ki eğer bu dönemde Kürt halkı olarak ne istediğimizi duyuramaz, yeni anayasada nasıl tanımlanacağımızı belirleyemezsek bu konferans gereken anlamı bulamayacaktır” dedi.
‘KUZEY KÜRDİSTAN KONFERANSI ÖZGÜRLÜK BAHÇESİ GİBİDİR’
“Yetişmekte olan bir ağaca herkes sahip çıkarda, sular, gübresini verir beslerse bu ağaç büyür, dallanır ve meyve verir. Ve bu ağaçtan onlarca ağaçlık bir özgürlük bahçesi ortaya çıkacaktır” ifadesiyle Kuzey Kürdistan konferansını özgürlük bahçesine benzeten Uca, tüm etnik yapıların konferansı bu şekilde değerlendirmesi gerektiğini ifade ederek, “Çünkü bu konferans Kürt ve Kürdistani bir konferanstır. Ve Kürt halkı, Kürdistan büyük acılar yaşadı, büyük bedeller ödedi. Bu değerler için mücadele edip toprağa düşenler, rahat uyuyabilsinler diye konferansın beklentilerini gerçekleştirmeliyiz. Konferansın birlik, dayanışma, kardeşlik, demokrasi ve barışa vesile olmasını diliyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
KIZILTAŞ: DEMOKRASİDEN KORKMAMAK GEREKİYOR
Konferansın hazırlık komisyonunda yer alan DÖKH aktivisti Gül Kızıltaş ise, kadınlar olarak destekçi değil öncü bir rol üstlendiklerini ifade ettiği konuşmasında, demokratik ulus bilincinin önemine dikkat çekti. Kızıltaş, “Demokratik ulusa öncülük yapıyoruz. Kendimizi ifade etme biçimimiz toplumun birleşmesine yöneliktir. Konferansta tüm inançlar, farklı etnik yapılar ve siyasi yapılar bir araya gelecek. Herkesin demokratik bir zeminde bir araya gelebilmesinin ve demokratik ulus bilincinin gelişmesini esas alıyoruz. Şimdiye kadar kapitalist modernitenin tanımladığı ulus tanımı daha çok devleti esas alan bir tanımlama. Oysa bugün bizler tartıştığımızda, kadınca baktığımızda ulusun devletle bütünleştirilemeyeceğini, halkların kendisinin ortak zihniyetiyle bir araya gelerek bir ulus bilincini geliştirmesi ve bir aradalık konusunda özel yoğunlaşmalarımız var. Konferansta bazı şeylerin kaygısız olarak tartışılması önemlidir” diye konuştu.
Konferansın sadece Kürt halkının değil, Kürdistan coğrafyasında tüm halkların kendini özgürce ifade edebileceği bir konferans olacağını ifade eden Kızıltaş, kadın hareketi olarak demokratik, özgürlükçü bir paradigmayı esas aldıklarını belirtti. Şimdiye kadar kadın sorununun hep ertelendiğinin altını çizen Kızıltaş, “Şimdiye kadar kadın sorunu hep devrimlerden sonrasına bırakıldı. Ben demokratik ulus zihniyetinde devrimden sonrası diye bir şey olmadığına inanıyorum” dedi.
Kızıltaş,”Demokrasiden korkmamak gerekiyor” ifadesiyle sözlerini tamamladı.