Yargıtay'a çağrı: 21 Eylül davasını düşür
Yargıtay'a çağrı: 21 Eylül davasını düşür
Yargıtay'a çağrı: 21 Eylül davasını düşür
İstanbul'da "Devrimci Karargah Davası"na ilişkin basın toplantısı düzenleyen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü ile davanın avukatları ve demokratik kurum temsilcileri, 24 Aralık'ta davayı görecek olan Yargıtay'a seslendi: Hukuku uygula, davayı düşür.
SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, SYKP Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Günay Kubilay ile Türkiye Gerçeği Gazetesi yazarlarından Mehmet Güneş'in de aralarında olduğu sosyalistlerin yargılandığı ve kamuoyunda "Devrimci Karargah Davası" olarak bilinen davada, Yargıtay kararı bekleniyor.
24 Aralık'ta açıklanması beklenen Yargıtay kararı öncesinde Yazar Vedat Türkali, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve Evrensel Gazetesi yazarı Ender İmrek’in de aralarında olduğu siyasetçi, hukukçu ve aydınların çağrısıyla Cezayir toplantı salonunda basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısına HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, ESP Genel Başkan Yardımcısı ve SKM Sözcüsü Fadime Çelebi, ÖDP Eş Başkanı Alper Taş, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen ve Şaziye Köse, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, SDP Onursal Başkanı Akın Birdal, sanatçı Suavi, avukatlar Fethiye Çetin, Ender İmrek ve Ercan Kanar katıldı.
HDP MYK Üyesi İsmail Şengül, 4 yıl önce sosyalistlerin, aydın ve hukukçuların komplo davasıyla karşı karşıya kaldıklarını hatırlattı, "Yerel mahkemenin aldığı karar doğrultusunda uzun süre özgürlüklerinden mahrum kalma riskiyle karşı karşıyalar" dedi. Yargıtay'ın 24 Aralık'ta karar vereceğini hatırlatan Şengül, "Umuyoruz ki demokratik siyaset cezalandırılmaz" diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Bu ülkede adaletsizlikten yana çok şey oluyor. Ezilenlerin hak mücadelesi yolunda sayısız baskı ve tutuklama ile karşı karşıya kalıyoruz. Özgürlük alanlarının dışarıda hapsedilmesi ve bu alanda iradesini kullananların hapishanelere doldurulması politikası eskiden beri var. Ancak AKP hükümeti döneminde çok daha baskıcı otoriter bir karaktere büründü. Tek çizgi, tek ses diktatörlüğünü oluşturmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız" dedi.
'HALKLARIMIZIN BİRLEŞİK YÜRÜYÜŞÜNE SALDIRIDIR'
Davada yargılanan sosyalistlerin hapsedilmesinin Türkiye'de özgürlükler mücadelesinin çok büyük bir darbe alması anlamına geldiğini belirten Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Saflarımızın çok büyük bir gedik alması demektir. Türkiye'yi yeniden demokratik temelde yapılandırma mücadelesinin en başında olan arkadaşlarımızdır. Halklarımızın birleşik özgürlük yürüyüşüne karşı geliştirilmiş bir saldırıdır. Türkiye halkları aynı zamanda çok büyük mücadele hamleleri de geliştirdiler. HDK ve HDP'nin kuruluşu bu mücadelenin ürünü ve çok güçlü kazanımıydı. Bu davalarla halklarımızın birleşik yürüyüşüne bir darbe vurulmak isteniyor. Bunu asla kabul etmeyeceğiz."
Davanın derhal düşürülmesini isteyen Yüksekdağ, "21 Eylül davasında yargılanan arkadaşlarımızın üzerinde sallanan tutuklama kılıcı, derhal kınına sokulmalıdır. Mücadelemizle, dayanışma hareketimizle, hak ve özgürlük mücadelesi yürütenlerin özgür siyaset yapma koşullarını savunacağız. Bu dava düşürülmelidir. Bu dava halklarımızın mücadelesinde çoktan hükümsüz hale gelmiştir. Bu dava düşürülmelidir" diye konuştu.
6-8 Ekim Kobane serhildanından sonra artan tutuklamalara dikkat çeken Yüksekdağ, "Kobane direnişini sahiplenen halklarımız, bu direnişi sahiplendiği için pişman edilmek istenmektedir. Ancak biz doğru ve meşru bir görevi yerine getirdiğimizin bilincindeyiz. Bu tutuklama saldırılarını da boşa çıkartacağımızın bilinmesini istiyoruz" dedi.
'AKP KIRILMA YAŞIYOR'
Daha önceki iktidarların da sıkça tutuklamalara yöneldiğini hatırlatan Yüksekdağ, "Öncekilerde olduğu gibi, bu operasyonlar, AKP'nin kırılma yaşadığının işaretidir. AKP bu saldırgan politikaları sonucunda daha da büyük kırılma yaşayacaktır. Biz ise asla kırılmadık. Kırılmayacağız" dedi.
SDP Onursal Başkanı ve insan hakları savunucusu Akın Birdal, "Bu operasyonla sol, sosyalistleri susturacaklarını sanıyorlar" dedi. 21 Eylül davasının düşürülmesi gerektiğini belirten Birdal, "24 Aralık'ta Yargıtay'ın vereceği kararla, sadece yargılanan sosyalistleri değil, hepimiz mahkum edileceğiz ya da 2015 yılına bir umutla gireceğiz" diye konuştu. Çözüm sürecine dikkat çeken Birdal, "Sürece uygun bir karar çıkmasını bekliyoruz. 24 Aralık'taki karar mahkumiyetle biterse, sürecin yoluna taş koyulur. Biz adalet ve özgürlük istiyoruz" dedi.
'AKP-CEMAAT OPERASYONUYDU'
HDK Eş Sözcüsü Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, yargılanan sosyalistlerle gösterilen dayanışmanın önemli olduğunu belirtti, "Bu dayanışmayı sonuna kadar sürdürmek gerekiyor. Bu davayı sokakta, halkın bağrında kazanmak için mücadelemizi sürdürmeliyiz" dedi. Davanın sanıkları arasında polis şefi Hanefi Avcı'nın da olduğunu hatırlatan Kürkçü, "Bu dava aynı zamanda yargılananları da küçük düşürme amacı taşıyordu" dedi. Bugün karşı karşıya gelen AKP ile Cemaat'in, sosyalistlere yönelik operasyonu birlikte yürüttüklerini belirten Kürkçü, "Şimdi birbirlerini yiyorlar. Ancak o zaman aynı kaptan yiyorlardı" diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, AKP döneminde yapılan siyasi operasyonları hatırlattı, yargının AKP tarafından muhaliflere karşı büyük bir silah olarak kullandığını belirtti, "Kuvvetler ayrılığı mekanizmasını ortadan kaldırdı" dedi. KCK operasyonlarının başladığı günden bu yana çok sayıda yasa değişikliği olduğuna dikkat çeken Beştaş, "Hukukla bu kadar oynanan, bu kadar hızlı değişiklik yaptığı başka bir ülke bilmiyorum açıkçası" dedi.
'BİZE KARŞI KAVGADA BİRLİKTELER'
Operasyonların hükümet ve Cemaat'in birlikte yaptığını belirten Beştaş, "Hükümet ve paralel birçok konuda aynı fikirde. Gerçekten siz bu cemaatle işbirliği yapmadıysanız, o zaman son operasyonda tutuklanan polis müdürüz Tufan Ergüden'e sorsanıza, bu operasyonları neden yaptın? Gazetecileri, avukatları neden tutukladın? Hanefi Avcı'yı neden sosyalistlerin dosyasına koydunuz? Bize karşı kavgada birlikteler. Bunu asla unutmayalım" dedi.
Yargıtay'ın davayı bozmak zorunda olduğunu belirten Beştaş, "Şu anda olmayan bir mahkemenin kararını Yargıtay nasıl onaylayacak? Hukuka uygun davranmak istiyorsanız, bu davayı kesinlikle bozmak zorundayız" diye konuştu.
'AKP DÜŞMANLA SAVAŞ HUKUKUNU UYGULADI'
Davanın avukatlarından Ercan Kanar, AKP döneminde "düşmanla savaş hukuku"nun pervasızca uygulandığını belirtti. Ergenekon, KCK, Devrimci Karargah davalarını hatırlatan Kanar, "Devrimci Karargah davası, aslında bir yargı faaliyeti değildir. Düşmanla savaş hukukunda mahkeme, artık mahkeme değildir. İdari bir birimdir. Yargı, yargı olmaktan çıkmış, iktidarın perspektifini yerine getiren bir misyonere dönüşmüştür. Yargıtay 9. Ceza Dairesi hukuk cinayeti işleyen bir dairedir" dedi.
İstanbul'daki KCK davalarının Anayasa Mahkemesi'ne gönderildiğini belirten Kanar, şöyle konuştu: "3 Aralık'ta görülen Yargıtay duruşmasında 3 talep de bulunduk. Birincisi, Yargıtay'ın dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne göndermesini istedik. Eğer bu talep kabul edilmezse, karar vermeden önce Anasaya Mahkemesi'nin önüne gelen dosyalara ilişkin karar vermesi bekleyin. Hukuka aykırı olarak toplanan delillerin dosyadan çıkarılmasını istedik. 'Bu talebimi de kabul etmeyecekseniz, dosyadan MİT raporunu çıkartın' dedim. Anayasa Mahkemesi'ne MİT raporuyla ilgili yaptığımız başvuruda, mahkeme, delil olarak kullanılamayacağını belirtti. Bu kararın ardından dosyadan çıkartılmasını istedik."
KESK Eş Genel Başkanları Lami Özgen ve Şaziye Köse, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, SDP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Mert, SYKP MYK Üyesi Gülseren Pusatlıoğlu, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, ESP Genel Başkan Yardımcısı Fadime Çelebi, Demokrasi ve Barış Konferansı Sekreteryası'ndan Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Evrensel Gazetesi yazarı Ender İmrek, sanatçı Suavi yaptıkları konuşmalarda, davanın, AKP ile Cemaat'in birlikte yürüttüğü siyasi bir dava olduğunun altını çizdi, düşürülmesini istedi, hükümetin baskıcı politikalarına teslim olmayacaklarını belirtti.