Yenişehir Kadın Hapishanesi'nde baskılar arttı
Yenişehir Kadın Kapalı Hapishanesi'nde kalmakta olan Gürbüz, gönderdiği mektupla hapishane koşullarını anlattı.
Yenişehir Kadın Kapalı Hapishanesi'nde kalmakta olan Gürbüz, gönderdiği mektupla hapishane koşullarını anlattı.
Başka herhangi bir hapishanede uygulanmayan 'kimlik' taşıma dayatmasının devam ettiğini kaydeden Gürbüz, "Fıkralara konu olacak cinsten bir uygulama. Koğuş kapısından dışarı adım mı atacaksın öyleyse önce 'kimlik' göstereceksin. Çatık kaşlı gardiyanlar trafik polisi misali sizi durdurup yüksek sesle 'kimlik' diyor. Eğer kimliğin yoksa ne aileni, avukatını görebilirsin, ne revire çıkıp sağlık kontrolünü yaptırabilirsin, ne telefon, ne posta almaya, ne iradeyle görüşmeye ne de mahkemeye, hastaneye gidebilirsin" diye belirtti.
ÜST ARAMASI TACİZE DÖNÜŞÜYOR
Gardiyanlarla sürekli karşı karşıya getiren uygulamalardan birinin de üst araması olduğunu belirten Gürbüz, tacize varan üst aramaları ve hapishaneye yeni gelenlere uygulanan çıplak arama dayatmalarına dikkat çekti.
Gürbüz şunları anlattı:
"Koğuştan her zorunlu çıkışımızda taciz edercesine bedenimizde dolaşan eller. Bu aramalar kimi zaman erkek görevliler denetiminde yapılıyor. Hapishaneye yeni gelenlere ise çıplak arama dayatılıyor. Kadın tutsakları özellikle rencide etmeyi amaçlayan bu aramalara yenileri de ekleniyor. Mesela açık görüş ve avukat görüşmesi sonrası yapılmak istenen ayakkabı aramasını onursuz aramadır diyerek kabul etmeyip çorapla görüşe çıkmışsanız çorapların çıkarılmasını dayatıyorlar."
"Hayır size bir toplama kampından yazmıyorum" sözleriyle yaşananları özetleyen Gürbüz, mektubunda "Fakat görünen o ki toplama kamplarını aratmayacak bir sisteme doğru gidiliyor. Küçük bir alanda kapasitenin hayli üzerinde kalıyorsunuz. Nefes almak bile zor. Üzerine bir de baskı ve dayatmalar gelince tutsaklara 'yaşamayın ölün' deniyor" ifadelerini kullandı.
'7 ADIMA 9 ADIMLIK ALANDA 15 KİŞİ'
Kitap, gazete, dergilerin gerekçe belirtilmeden kendilerine verilmediğini söyleyen Gürbüz, koğuş ortamını ise şöyle aktardı:
"7 adıma 9 adımlık havalandırmaya aynı anda 5 kişi dahi sığmazken, sayımız 15. 15 kişiye bir tuvalet ve 1 banyo düşüyor. Çamaşırları kendimiz yıkıyor ve bu kış kıyamette kurutmanın yollarını arıyoruz. Nemli ortam hastalıklara davetiye çıkarıyor. Fakat tedavi şansımız yok denecek kadar az. Haftada iki gün gelen doktor tüm tutsaklara yetişemiyor. Sıranız gelmezse haftalarca bekletilebilirsiniz."
Gürbüz, kantinlerde fahiş fiyata satışlar, masa ve sandalyelerin verilmemesi, az gelen yemek ve kahvaltılıklar ise koşulları ağırlaştıran diğer sorunlar olduğunu kaydetti, yeni yılın umut ve direnç yılı olmasını diledi.