Yılmaz Güney'in yol arkadaşı vefat etti

Yılmaz Güney'in yol arkadaşı vefat etti

Usta sinema oyuncusu Tuncel Kurtiz, 77 yaşında hayata gözlerini yumdu. Kendisini "komünist" ve "yanılan bilime inanan" biri olarak tanımlayan Kurtiz, Kürt sorunu konusunda ise "Anadil anavatan gibidir, anadile karşı çıkılmaz" diyordu.

Usta oyuncunun Beşiktaş Etiler, Ovun Sokak'ta bulunan Boğaziçi Apartmanın 2. katında, bu sabah 10:00 sıralarında evinde ölü bulunduğu bildirildi. Kurtiz'in evde kimsenin bulunmadığı bir sırada kahvaltı yaparken, oturduğu sandalyeden düşerek kafasını çarptığı belirtiliyor.

Dışarıda olan eşi Mened Kurtiz eve geldiğinde, sinemacıyı yerde hareketsiz yatarken gördüğü ifade edildi.  Eşinin çığlıklarını duyan apartman görevlisi ve komşularının, hemen acil servisi aradığı öğrenildi. Olay yerine gelen sağlık grevlileri, Kurtiz'in hayatını kaybettiğini belirledi.

Sanatçının Pazar günü Balıkesir'in Güre Beldesi'ne bağlı Tahtakuşlar Köyü'nde toprağa verileceği bildirildi.

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, "Balıkesir'e gömülmeyi kendisi istemiş. Oraları çok seviyormuş ve kardeşleri de oradaymış. Biz de isteğini yerine getireceğiz." dedi.

Tuncel Kurtiz, çok sayıda film ve oyunda yer aldı. 1936 yılında doğan Kurtiz, ilk kez 1959 yılında Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başladı. Yılmaz Güney'in Sürü filmiyle zirve yapan sanatçı,  Hamo Ağa, Duvar, Umut gibi sayısız filmde oynadı. 1981 Antalya Altın Portakal Film Festivalinde en iyi senaryo ödülünü Nurettin Sezer ile birlikte kaleme aldığı Gül Hasan filminin senaryosu ile kazandı.

Tuncel birçok ulusal ve uluslararası ödülün yanısıra, Ekim 2011'de 48. Altın Portakal Film Festivali'nde Yaşam Boyu Onur Ödülü'ne layık görüldü.

'HER SİNEMA POLİTİKTİR'

Yılmaz Güney'in ayrılmaz yol arkadaşı Kurtiz 16 Kasım 2010'da ANF'de yayınlanan mülakatında, Güney'siz geçen yıllara üzüldüğünü söylüyordu.  Kurtizi "Keşke ölmeseydi... Birlikte Bedrettin Destanını yapacaktık" diyordu.

Yeşilçam'a yönelik sert eleştirileriyle de bilinen Kurtiz, bir çok yönetmenin paraya göre film yaptığını ifade ederek, ''Devrimci sinema sol yumruğu kaldırmak veya kahramanlık yapmak değildir'' diyen usta oyuncuya göre Türkiye’nin en önemli sorunu Kürt sorunu ve bu sorun çözülmeli, barış gelmeli" diye belirtiyordu.

''Her sinema politiktir" diyordu Kurtiz, şunları eklemeden önce: "Bizim devrimci sinemamız bu olacak. Bu topraklardan çıkacak. Bu toprağın tarihinden çıkacak, sosyolojisinden, felsefesinden çıkacak. Başka çaremiz yok. Kracaoğlan'ı da olacak içinde, Ağrı Dağı'nın çiçekleri de olacak. Bu arada Nazım Hikmet de, İlhan Berk de olacak, şairlerimiz de olacak içinde, Fuzuli de olacak. 

Çünkü bir büyük yelpazenin içinden geliyoruz. Çok büyük kültürel temellerimiz var, ta Anadolu'nun temelinde on bin yıllık bir kültür var. Bunun içinden gelen Türkmenler, Yörükler ve diğerleri bu kültürle birleştiler. Bir tarafta Şah İsmail, bir tarafta Azerbaycan var, bir tarafta Gök Türkler var, Dede Korkutlar var, bir taraftan Osmanlı'nın Fuzuli'si Nedim'i var, Itri'si var Levni'si var. Yani öylesine geniş bir coğrafyadan geliyoruz ki, bunları yakalayabilmek lazım.

Yılmaz aslında bunları yakalayabilen bir adamdı. Yılmaz istikametini tayin edebilmiş bir insandı. Bir köylü çocuğuydu. Ne yapılacağını biliyordu, nereye gideceğini biliyordu baştan itibaren yürüdü o şekilde." 

Kurtiz, "Ben öyle değilim. Ben bir küçük burjuva çocuğuydum. Dedelerim paşa. İstanbul'daydım ben. Ama ben de komünistim kendime göre. Derim ki, 'Ben içe dönük bir komünistim belki. Hayaller kuruyorum onun sinemasını yapmak istiyorum. Biz zamanında Yılmaz'la Bedrettin Destanı'nı da düşündük ancak yapacak durumumuz yoktu olanaklarımız yoktu. Ama bugün ben Bedrettin'i yapmak için geberiyorum. Bütün gücümle uğraşıyorum..." diye ekliyordu.

'BEN BİR KOMÜNİSTİM, YANILAN BİLİMDEN YANAYIM'

Yılmaz Güney'in Sürü filminde sadece Kürt sorununu değil Türkiye'nin sorununu da işlediğini belirten Kurtiz, şunları ifade ediyordu: "Baba filminde devleti işledi. Kürt sorununu sinemayla çözemezsin sadece mesaj verebilirsin o kadar. İki Dil Bir Bavul'da olduğu gibi. Ben de çok özeleştiri yapıyorum bir sanatçı olarak gerektiği gibi bir mesaj veremediğim zaman. Ancak bir sanatçı olarak sadece Kürdistan üzerinde olanları biz değiştiremeyiz. Karşı koyuyoruz, söylüyoruz. Kürt sorunu elbette ki Türkiye'nin büyük bir sorunu ancak bu ülkede 75 milyonun egemen güçler tarafından büyük ekonomik baskılar altında ezilmesi, devletin bir tarafa her şeyi akıtıp diğer bir tarafa vermemesi de büyük sorunlardan bir tanesi."

‘ANADİL ANAVATAN GİBİDİR’

Kurtiz "Anadil anavatan gibidir, anadile karşı çıkılmaz" diyerek şöyle devam ediyordu: "Çoğu sanatçı buna zaten karşı çıkıyor, bu yasakların kalkması için uğraşıyoruz. Bunun nasıl çözüleceğini bilemem. Sadece artık dostluğun kurulması, barışın gelmesini istiyorum nasıl gelecekse gelsin ama gelsin. Ben her zaman insanların özgür olmasından yanayım, kardeşlikten yanayım ama bunu nasıl yapılacağını bilmiyorum. Oyuncu olarak elimden geleni yaptım ve yapmaya devam edeceğim. Fransa'da, İtalya'da oynadım ve söyledim. Kenan Evren geldiği anda da söyledim hala da söylüyorum. Ben de pasaportsuz kaldım Allahtan öldürülmedim.''