Yüksekdağ: Bir halk, çoluğu çocuğuyla yaşama sahip çıkıyor!
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu.
Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Devlet güçlerinin sivilleri katletmeyi sürdürdüğüne dikkat çeken Yüksekdağ, "Kadınları, çocukları, sivilleri örgüt öldürdü, diyerek düpedüz devlet tarafından işlenen cinayetlerin üstünü örtüyorlar" dedi. Halkın direnişinin sürdüğünü ve topyekun yaşama sahip çıktığını söyleyen Yüksekdağ, DTK deklarasyonunun 'demokratik anayasa çerçeve metni' olarak ele alınmasını istedi. Yüksekdağ, partilerine dönük saldırıya karşı da "Siz kaybedersiniz" uyarısında bulundu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu.
'YA ŞİDDETLE YA ADALETSİZLİKLE ÖLDÜRÜYOR'
Roboski Katliamı'nı kınayarak konuşmasına başlayan Yüksekdağ, 4 yıldır Roboski'nin hesabının verilmediğini belirterek, "O katliam olduğunda ısrarla şunu söyledik. Bu katliam sorumluları cezalandırılmadığı sürece Türkiye ölümler coğrafyası olacak demiştik. Verdiğimiz mücadeleye, Roboskili ailelerin verdiği mücadeleye rağmen sorumlular açığa çıkmadı. Aslına bakarsanız gayet açıkta olan sorumlular hesap vermedi, yargıdan kaçırıldı" diye konuştu.
Besna Encü'nün katliam anmasında hayatını kaybettiğini hatırlatan Yüksekdağ, "Sadece katlederek öldürmüyorlar. Aynı zamanda katliamın hesaplarını vermeyerek bunun yarattığı travma ile insanları öldürüyorlar. Besna Encü de tıpkı Gezi'de evladını kaybeden Besime Ana gibi kahrından öldü. Bu iktidar ya doğrudan şiddet ile öldürüyor ya da adaletsizlikle bu düzenin kurbanı haline getiriyor" dedi.
'İLAN EDİLEN SAVAŞTA BİLE BU KADAR SİVİL ÖLMÜYOR'
Yüksekdağ, "sokağa çıkma yasakları" ile şiddetin "vahşet" düzeyine ulaştığını belirterek, "İktidar dilinde şiddet söylemi elinde öldürme enstrümanları dışında başka bir şey tanımıyor" dedi. 7 ilçede halkın canlı hedef haline getirildiğinin altını çizen Yüksekdağ, düne kadar sivil güzellemesi yapanların 10 bin kişilik ordu, generaller ile 7 ilçeye karşı savaş başlattığını dile getirdi. "Şiddet ve militarizmin zirve yaptığı bir süreç yaşıyoruz" diyen Yüksekdağ, sadece 7 ilçede 129 sivilin katledildiğini, 7 Haziran'dan bu yana ise 360 sivilin katledildiği hatırlattı. "Halkınıza karşı savaş yürütüyorsunuz dediğimizde bağırıp çağırıyorlar, bizi linç etmeye çalışıyorlar. Sadece bu rakamlar nasıl bir vahşet yaşandığını gösteriyor. İlan edilmiş bir savaşta bile bu kadar sivil hayatını kaybetmiyor" şeklinde konuşan Yüksekdağ, uygulanın da özel savaş yöntemi olduğunu söyledi.
'DEVLET TARAFINDAN İŞLENEN CİNAYETLERİN ÜZERİNİ ÖRTÜYORLAR'
Sokakta 7 gün boyunca cenazesinin alınmasına izin verilmeyen Taybet İnan'ı hatırlatan Yüksekdağ, "11 çocuklu bir kadının cenazesi 7 gün sokakta kaldı. 10 günden beri cenazeler Nusaybin'de bekletiliyor. Bu nasıl bir din, nasıl bir insanlıktır? Siyasi iktidara soruyoruz, önerge veriyoruz. İnkar ediyorlar sivil ölüm yok diyorlar" şeklinde konuştu. Yalanlarla sivil ölümlerin üzerinin kapatılmaya çalışıldığını, bu yalana inanmayanların da linç edildiğini belirten Yüksekdağ, "Biz gerçeği söylemeye devam edeceğiz. Bu gerçeğe sırtını dönenler bu dünyada da öbür dünyada hesap veremeyecekler. Kadınları, çocukları, sivilleri örgüt öldürdü diye, düpedüz devlet tarafından işlenen cinayetlerin üstünü örtüyorlar. Bu cinayet halkın güvenliği için işleniyor! Öldürülenler kamudan sayılmıyor" diye kaydetti.
'HALKIN SİZE SAYGI DUYMASINI BEKLEMEYİN'
"Devlet vatandaşların bir kısmını ayırmış 'Bunların katli vaciptir' diyor, hatta 'Öldürmek yetmez cenazelerin alınmasına izin vermeyeceğim' diyor" hatırlatmasında bulunan Yüksekdağ, morgda 16 cenazenin üst üste bekletildiğini belirterek, "Katledilen çocuklar ölenlerin koynunda bekletiliyor" dedi. Cenazelerin çürütülmeye çalışıldığının altını çizen Yüksekdağ, "Bunlar Bosna'da, Gazze'de yaşandığında vahşet ama Türkiye'de böyle bir şeyin adı bile yok. Halkımız cenazelerini toprağa vermek için mücadele ediyorlar. Bütün inançlar kadim kültürlerde cenazeye saygı vardır. Ölülerimize saygı istiyoruz. Bir halkın ölülerine saygı duymuyorsanız bu halkın size saygı duymasını beklemeyin" dedi.
'ALLAH'TAN KORKMUYORLAR, ÖLÜLERİMİZDEN KORKUYORLAR!'
Yüksekdağ, "İman ettikleri peygamberin hadislerine bir kez bile dönüp bakmayacak kadar vicdansızlaşmışlar" diyerek, Hz. Muhammed'in "Savaşlar döneminde cenazeleri acele gömünüz, üzerinde kor alan ateşin üzerine basıp geçmeyi tercih edin ama mezara basıp geçmeyin. Allah'tan korkun ölüleri incitmeyin" sözlerini hatırlattı. Yüksekdağ, şöyle devam etti: "Allah'tan korkmuyorlar, ölülerimizden korkuyorlar. Bu halkın haklı direnişinin önünde hiçbir engel yoktur. Bu zulme karşı direnmek haktır. Bu zulme itiraz etmek haktır. Bu süre içerisinde bütün yaşam damarlarını kesmeye çalıştılar." 61 çocuk ve 73 kadının katledildiğini, bunların arasında 3 aylık Miray bebeğin de olduğunu anımsatan Yüksekdağ, "O topraklarda doğan çocuklar sokağa çıkamadan güneşi göremeden ölüyorlar. Bu acıyı yaşayanlar, o çocukların anne babaları mı size saygı duysun? Bu halktan daha ne istiyorsunuz. Bu halkın yaşam damarları kesiliyor. Diz çökmedikleri için, kendi topraklarında özgürce yaşamak istedikleri için mi bu işkenceyi reva görüyorsunuz" diye konuştu. Yüksekdağ, "Bu toprakta çocuklar nüfus cüzdanlarına fotoğraflar yapıştırılmadan ölüyorlar" diyerek, Miray bebeğin nüfus cüzdanını gösterdi.
Kadın ve çocukların "evlerini yaşam alanlarını" terk etmedikleri için katledildiklerini anımsatan ve "Yaşamak için direniş sürüyor" diyen Yüksekdağ, "O kadınların ve çocukların ellerinde silah yoktu. Kimisi tandık yakmak için çıkarken vuruldu, kimisi çocuğunu kapısının önüne çıkarmak için vuruldu. Bir kadın anlatıyordu, ahıra sürünerek gidiyoruz dedi. Kadınlar direnişin ve yaşamın olduğu her yerde, o kadınlar ve çocuklar öldüğü müddetçe asla kazanamayacaksınız. Çünkü bir halk çoluğu çocuğuyla onuruna yaşam alanlarına sahip çıkıyor" şeklinde konuştu.
DTK DEKLARASYONU
DTK'nin ölümler olmasın diye siyasi çözüm deklarasyonu açıkladığını belirten Yüksekdağ, "Bunu açıklar açıklamaz hepimize üzerine linç saldırıları başladı. Niye çünkü içinde çözüm geçiyor. Geçtiğimiz hafta ilan ettiğimiz siyasal çözüm deklarasyonu konuşabilmenin önünü açmak, silahların değil siyasetin konuşabilmesi için ortaya koyduğumuz iradedir. Bu bir çözüm perspektifidir. Karşımızdaki siyasi iktidar çözüm istemiyor. Çünkü bu siyasi iktidar kaosun çatışmanın devam etmesini istiyor. Bu şiddetle seçim kazandılar bununla rejim değiştirmek istiyorlar. O yüzden bu şiddetin bitmesini istemiyorlar" dedi. "Kusura bakmasınlar bizim eylemlerimiz ve sözlerimiz hakkında bir kavram kullanılacaksa o da sadakattir. Bizler halkımıza verdiğimiz sözün ve onun onuruna sadığız" diyen Yüksekdağ, "Bunun için çözüm deklarasyonu yayınladık. Bizi hain ilan edenler çıkıp çözümlerini or taya koysunlar. Sadece nefret dili kullanmaktan başka hiç bir söylem üretemiyorlar" dedi.
Yayımlanan deklarasyonun belki de çözüm için "son şans ve fırsat" olduğunu belirten Yüksekdağ, "Bu şiddet ortamında çözümü konuşmamız gerekir. Bizim yaptığımız çağrının anlamı budur. Biz bu metni statik bir metin olarak ortaya koymadık. Her türlü katılıma, eleştiriye açık bir metindir. Biz dinamiktir, diyoruz onlar statükonun diliyle konuşmaya devam ediyorlar. Gelin dinamik bir tartışma yürütelim söyleyecek bir sözünüz kaldıysa. Kimimizin neyi eksik neyi fazla bunu tartışalım. Kamuoyuna açık tartışalım. Buna açık olmadıklarını bir kez daha gördük. 30 yıldır söyledikleri söylemleri tekrar ederek galibiyet ilan edeceklerini sanıyorlar" dedi.
'GÖRÜŞMEYE ERDOĞAN MÜDAHALE ETTİ'
Yüksekdağ, "bölünme" eleştirilerine de, "Bu halkı siz böldünüz, buna karşı bir şans, bir tartışma zemini sunuyoruz. Bunu değerlendirme niyetleri yok" dedi. AKP'nin görüşme olanağını "çaydan-sudan bahanelerle" ortadan kaldırdığını belirterek, bu yaklaşımı da "tam bir siyasi ciddiyet ve aymazlık örneği" olarak nitelendirdi. AKP'nin görüşmeyi iptal etmesinin gerçek nedenin "AKP'nin bir görüşme gerçekleştirecek iradesinin kalmamasına" bağlayan Yüksekdağ, "Böyle bir iradesi yok. Bu görüşme neden istenmedi? Malum olanı ayan edelim. Bu zamana kadar Dolmabahçe mutabakat masasını neden devirdiyse o masa kim tarafından devirdiyse, masada da çözüm de yok diye kim dediyse, HDP ile yapılan görüşmede o nedenle ve aynı kesimler tarafından iptal edildi. Saray'ın siyaset üzerindeki meşru olmayan vesayeti siyaset kurumunun işleyişini bozuyor. İstiyorlar ki şiddet denklemi bozulmasın, istiyor ki şiddet motivasyonu bozulmasın. HDP ile görüşme olsa insanlar belki de umut duyacak" dedi. Görüşmeye müdahale edildiğini belirten Yüksekdağ, "Kimse bize siyasi ciddiyet eleştirisi yapmasın" dedi.
"Bütün bu duman dağıldığında oturup çay içecek yüzünüz kalsın" şeklinde konuşan Yüksekdağ, siyasi iktidarın bu ciddiyetten yoksun olduğunu söyledi. Demirtaş ve kendilerinin ihanetle suçlandığını hatırlatan Yüksekdağ, "Bu Cumhurbaşkanı, istesiniz de istemesiniz de bu anayasayı değişmiştir, 'Ben değiştirdim' diyor. Bir tek eleştiri yok. Ama bizim eşbaşkanımız, belediye başkanlarımız tutuklanma derdest edilme ile tehdit ediliyor. Biz bugüne kadar buna rağmen sizin karşınızda durduk. Evet, bir kez daha ifade ediyoruz. Özyönetim haktır sadece bölge için değil, İstanbul, Rize, Ankara için de haktır" dedi.
'YENİ ANAYASANIN DEMOKRATİK ÇERÇEVE METNİ'
Yüksekdağ, yayımladıkları deklarasyonun aynı zamanda yeni anayasanın demokratik çerçeve metni olduğunu belirterek, "Birileri çıkıp anayasayı değiştirdik derken bizim anayasayı tartışmaya öneri sunmaya hakkımız var" diye konuştu. "Bizim sunduğumuz metin dışında var mı tartışılacak bir metin" sorusunu yönelten Yüksekdağ, "Bize önerdikleri bir şey var mı? Hayır, yaparım olur diyor. Bugüne kadar sundukları bir çerçeve yok. Biz bu çerçeveyi sunuyoruz halkın talebi budur, buna göre yeni bir hukuk oluşturulmalı diyoruz buna karşı saldırı ve provokasyonlarla karşı karşıya kalıyoruz" dedi. Daha önce Erdoğan'ın, "Eyalet sistemi bizim geçmişimizde var" sözlerini hatırlatan Yüksekdağ, "Bunu biz söylesek ertesi gün bizi idam ederler. Ama gerçek geçmişte bu halkın özerkliği vardı" dedi.
Her şeye rağmen masalarının da kapılarının açık olduğunu kaydeden Yüksekdağ, "Siyasi iktidar savaşın dışında bir yöntem olduğunu bilmesi gerekir. Siyasetin işlevi konuşmaktır" diye ekledi.
AKP'nin 2014 yılında hazırladığı "çöktürme planına" da dikkat çeken ve "O zaman hendek mi var" diye soran Yüksekdağ, "Bu halk bunun için size bunun için saygı duymuyor. Hendekler niye var diyorsunuz, bunun için var. Bu halka çöktürmek dışında başka bir şey sunmuyorsunuz. Bu kadar küstah bir hükümet. Diz çöktürecek. Diktatörler halka diz çöktürdü, kimisi Saddam gibi halkın karşısında gömüldü, Naziler gibi halkın karşısında yenildi" diye konuştu.
'SİZ KAYBEDERSİNİZ!'
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Bizim derdimiz diz çöktürmek değil, insanları ayağa kaldırmak istiyoruz" dedi. Yüksekdağ, HDP'ye yönelik saldırı üzerine, "Bu meclisin azıcık kalmış saygınlığına saldırıyorsunuz, onu ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz" diyerek, "Siz kaybedersiniz" uyarısını yaptı.