Acısı ve de kazanımı büyük olan miladi 2016 yılını geride bıraktık. Sizler bu yazılanları okurken insanlık miladi 2017 yılına girmiş olacak. 2016 yılının tarihin en çatışmalı, savaş ve direnişli yıllarından biri olduğu tartışmasızdır. Aynı özellikler çok daha yoğun bir biçimde yeni yıla devredilmektedir. Bu açıdan, 2017 yılının da çok yoğun bir savaş ve çatışma yılı olacağı şimdiden açıkça görülmektedir. Bu nedenle tüm insanlık için yılbaşı kutlaması yapmakta insan zorlanmaktadır. Ancak zafer ve özgürlük dileyebiliriz.
2016 yılının Kürt halkı ve Ortadoğu halkları için zorlu bir savaş yılı olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Ortadoğu’da yaşanan Üçüncü Dünya Savaşı halklar için ciddi yıkımlar gündeme getirirken, AKP-MHP faşizminin soykırımcı saldırıları Kürt halkına unutulmaz acılar yaşatmıştır. Tüm bunlara rağmen, acıyı taş yapıp bağrına basmayı bilen Kürt halkının AKP-MHP ve DAİŞ faşizmine karşı geliştirdiği özgürlük mücadelesi ve topyekun direniş, Kürdistan’da özgürlüğü ve Türkiye’de demokrasiyi müjdelerken, Ortadoğu halkları ve tüm insanlık için de kurtuluş umudu olmayı bilmiştir.
Kürtlerin 2016 yılına bir yandan DAİŞ faşizmine karşı savaş içinde girerken, bir yandan da Cizre ve Sur direnişleri temelinde AKP-MHP faşizminin topyekün saldırısına karşı topyekün direniş içinde girdiği bilinmektedir. Bu bakımdan 2016 yılı Kürtler açısından baştan sona büyük bir savaş ve direniş yılı olmuştur. Kürtler kırk yıllık modern direniş tarihlerinin en zorlu ve kapsamlı savaş yılını yaşamışlardır. Sonuçta bedeli ve acısı ağır olan bu savaş yılının kazanımları da büyük olmuş, faşizm karşısında diz çökmeyen Kürt halkı özgürlüğe en yakın bir noktaya gelmiştir.
Rojava Kürtlerinin DAİŞ faşizmi karşısındaki zaferleri 2016 yılında da devam etmiştir. Kuzey Suriye Federasyonu hedefi temelinde geliştirilen DAİŞ karşısındaki savaş, Minbic’te zafer kazanarak bugün Rakka’nın özgürleştirilmesini hedefleyen büyük bir operasyon düzeyine ulaşmıştır. Bu mücadele Kürt düşmanı AKP-MHP faşizminin tüm planlarını bozarak, Tayyip Erdoğan’ı yeniden tükürdüğünü yalar ve yeni bir u dönüşü yapar hale getirmiştir. Buna karşı Kürt halkının kahramanlığı ve demokratik örgütlülüğü gelişirken, aynı zamanda başta Araplar ve Asuriler olmak üzere bölgedeki halklarla da ittifak ve dayanışması gelişmiştir. Bu temelde DAİŞ faşizmine karşı yürütülen ve zafer kazanan tüm direnişleri selamlıyor ve kahraman şehitlerini saygıyla anıyoruz.
Hiç kuşkusuz 2016 yılına damgasını vuran olay, Kuzey Kürdistan’daki demokratik öz yönetim direnişleri olmuştur. AKP-MHP faşizminin ABD’den de destek alarak 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren geliştirdiği faşist-soykırımcı saldırıya karşı Kürt halkı, Cizre ve Sur’dan başlamak üzere tarihin en büyük kent direnişlerinden biriyle yanıt vermiş, Gever, Nusaybin ve Şırnak şehir direnişlerini yaz boyu Kürt gerillasının dağda, ovada ve şehirde bütünlüklü olarak geliştirdiği büyük direnme savaşı izlemiş, Ankara’dan İstanbul’a ve Elazığ’dan Kayseri’ye kadar yayılarak gelişen gerilla eylemleri Diyarbakır’da bir Türk savaş uçağının düşürülmesiyle doruğa ulaşmıştır. Burada AKP-MHP faşizmine karşı direnen herkesi selamlıyor, Mehmet Tunç ve Asya Yüksel şahsında söz konusu direnişlerin kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz.
Bu noktada şu hususları tekrar da olsa belirtmemiz gerekiyor. AKP-MHP faşizmi geçen bir yıl içinde yürüttüğü faşist-soykırımcı saldırılarda uygulamadığı vahşet ve baş vurmadığı insanlık dışı barbar yöntem bırakmamıştır. Yaralı insanların üzerine benzin dökerek cayır cayır yakmaktan, şehitlikleri uçaklarla bombalamaya ve insan cesetlerini zırhlı araçlara bağlayarak yerde sürüklemeye kadar her türlü vahşi ve insanlık dışı uygulamaya baş vurmuştur. Bugün bu saldırılarını herkesi tutuklayıp zindanlara doldurarak tüm devrimci-demokratik birikimi yok etmek isteme düzeyine kadar vardırmıştır. 24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana AKP-MHP faşizminin yaptığı vahşi uygulamaların benzerini, ne 12 Eylül’deki Kenan Evren Cuntası, ne de 1990’ların başındaki Çiller, Demirel, Güreş, Ağar çete yönetimi uygulamıştır.
Ancak AKP-MHP faşizminin söz konusu topyekün özel savaş saldırısına karşı Kürt halkı ve demokratik güçler de topyekün demokratik direniş ile cevap vermiştir. 2016 Yılı boyunca Önderlik direnmiş, halk direnmiş, gerilla ve öz savunma direnmiş, demokratik siyaset direnmiş, kadın ve gençlik hareketleri direnmiştir. Cizre Direnişinin önderi Mehmet Tunç’un “Faşizm karşısında diz çökmedik, bizimle gurur duyun” sözleri 2016 yılı direnişinin düsturu olmuştur. Demokratik öz yönetim hedefi temelinde gelişen 2016 yılı direnişi Kürt kahramanlığını yeniden diriltirken, AKP-MHP faşizminin “Çöktürme eylem planını” da yerle bir etmiştir. Ahmet Davutoğlu Hükümetinin düşmesi ve 15 Temmuz askeri darbe girişimi bu direnişin dolaylı sonucu olarak yaşanmıştır. Bu temelde Kürt düşmanı TC sistemi çökertilerek, kendilerinin deyimiyle “Ölüm-kalım noktasına” getirilmiştir. İnşallah 2017 yılı da bu faşist-soykırımcı sistemin ölüm yılı olacaktır.
Şimdi söz konusu tarihi mücadele tüm yoğunluğuyla 2017 yılına devredilmektedir. Bu nedenle 2017 yılının büyük bir savaş ve devrim yılı olacağını söylemek bir kehanet değildir. Hem Kürdistan’da ve hem de Suriye ve Ortadoğu’da böyle bir savaş durumu yayılarak devam edecektir. Böyle tarihi bir savaş yılına Kürt halkının ve özgürlük güçlerinin çok daha inisiyatifli ve güçlü girmekte olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. AKP-MHP faşizmine karşı devrimci direniş her alanda ve çok yönlü bir biçimde yürütülmektedir. Önderlikten halka, kadından gençliğe, dağdan kente ve zindana kadar her yerde direniş vardır ve herkes direnmektedir. Direniş metropollere yayılmış ve gelişen etkili gerilla eylemleri faşizmi temellerinden sarsmıştır. Bununla birlikte Rakka’da, Bab’da ve Musul’da AKP planları tümden boşa çıkarılmıştır. Kürtler bölge halklarından ve insanlıktan destek gördükleri gibi, kendi iç demokratik birliklerini geliştirmek için de yoğun çaba harcamaktadırlar.
Buna karşılık klasik TC sistemi çökmüş, AKP-MHP faşizmi ise tarihinin en zayıf anını yaşar hale gelmiştir. Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ikilisi çöken sistemi mezhepçi-milliyetçi çizgide restore edebilmek için yoğun çaba harcasa da sonuç alamamakta ve çöküşü durduramamaktadır. Savaşçı ve soykırımcı İttihat ve Terakki milliyetçiliğinde tüm faşist güçleri birleştirme çabası istenen sonucu vermemektedir. Söz konusu ikili, düşman bildiği Fethullahçı Hareketle ne tam savaşabilmekte ve ne de uzlaşabilmektedir. Özellikle Kürt düşmanı soykırımcı zihniyet ve siyasetin Ortadoğu’da ve dünyada yürütülme şansı kalmamıştır. AKP yönetiminin Rusya, İran ve İsrail ile geliştirmeye çalıştığı Kürt karşıtı ilişki ve ittifaklar kendisine çok pahalıya patladığı gibi, elinde kalmakta ve her an kendine yeni bir düşmanlık olarak dönmektedir. Türkiye’nin her şeyinin ipotek edildiği bu ilişkilerde ciddi bir başarı söz konusu değildir. Aslında olan Türkiye toplumunu kandırma çabasıdır. Tüm şantajlarına rağmen AB ile karşıt konumdadır ve ABD seçimleri AKP’nin aleyhine sonuçlanmıştır. Bu gerçekleri bildiği için, ABD’de yeni yönetim işbaşı yapmadan ve Kürt özgürlük güçleri daha aktif saldırı yapmadan Bab’ı almaya ve Şengal’i tehdit etmeye çalışarak kendini ayakta tutmak istemektedir. Ancak Bab daha şimdiden çıkılamaz bir batak haline gelmiştir ve olası bir Şengal işgali TC için çok daha derin bir batak olacaktır.
Bütün bunlar 2017 yılına dair öngörüde bulunabilmek için yeterlidir. Çok açık ki, mevcut direnişi sürdürmesi durumunda 2017 yılının kazananı da, tıpkı 2016 yılında olduğu gibi, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı olacaktır. 2017 yılının AKP-MHP faşizmi için bir çöküş ve yıkılış yılı olacağını söylemek bir kehanet değildir. Buna karşı Kürt halkı için de bir zafer ve özgürlük yılı olacağını ifade etmek sadece doğru bir öngörüde bulunmak olur. Kürtler ve demokratik güçler için tarihi imkanlar ve fırsatlar içeren büyük mücadele ve zafer yılına girilmiştir. Tabi bu sonuç, gerçekleri gören ve birlik olan bir antifaşist direnişle mümkün olur. Bu temelde halkların ve demokratik güçlerin yeni yılını kutluyor, 2017 yılında zafer ve özgürlük diliyoruz.