‘İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlar katildir’

Amedli kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasının kadınlara yönelik sistematik saldırı planlarından biri olduğuna dikkat çekerek, birlikte mücadeleyi büyütme çağrısında bulundu.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi açısından hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge niteliğinde. Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu sözleşme son aylarda yeniden tartışmaya açılırken, kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açıldığı Temmuz ayında Jinnews ajansının verilerine göre erkekler tarafından 35 kadın katledildi. 8 kadın şüpheli bir şekilde öldü.

‘YARGININ DAHİ ERKEKTEN YANA OLDUĞU BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İSTEMİYORUM’

Kadınların sistematik bir şiddet sarmanı içine çekilmeye çalışıldığına dikkat çeken Dilan Çiftçi, yaşamın her alanına kendi hemcinsleri tarafından atanan erkeklerin kadını fiziksel ve duygusal şiddete maruz bıraktığını vurguladı. Kadın cinayetlerinin politik olduğuna dikkat çeken Çiftçi, yargının dahi erkekten yana olduğu bir ülkede yaşamak istemediğini sözlerine ekledi. Sözleşmesinden imzanın çekilmesi halinde kadınların var olan bir sorunlarının ve maruz kaldıkları şiddetin katmerleşeceği uyarısında bulunan Çiftçi, “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek yerine kadınlara, çocuklara ve hayvanlara yönelik koruyucu yasalar geliştirmeli ve yasaları daha da etkin uygulanmalı” sözleriyle hükümete sorumluluğunu hatırlattı.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE KARŞI ÇIKANLAR KATİLDİR, SORUMLUDUR’

“Okuyoruz, çalışıp çalışmayacağımız belli değil. Memur oluyoruz sonumuz ne olacak belli değil. Kadınız sonumuz ne olacak belli değil. Akşam saat 21.00’den sonra dışarıda kalmaktan tedirgin oluyorum. Yaşadığım coğrafyada bu sorunların olmasını istemiyorum. Kadın cinayetleri son bulsun istiyorum. Ancak kadınları yaşatan İstanbul Sözleşmesi dahi tartışmaya açıldı. Bu sözleşmeye karşı çıkanların hepsi kadınların katilidir, sorumlusudur” diyen Çiftçi, bu ülke için diyecek başka sözünün olmadığını da belirtti.

‘SESSİZ KALINMASI HALİNDE SALDIRILAR ARTACAKTIR’

Kadın katliamlarının arttığı bir ülkede kadınların güvende olmadığını kaydeden Berxwedan Demir ise, bu soruna rağmen hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek istemesinin asıl nedeninin ülkede var olan sorunları manipüle etmek olduğunu kaydetti.

“Ülkeyi yönetenlerin uluslararası mecrada kendilerini lanse ettikleri profillerinin gerçeği yansıtmadığını biliyoruz, inanmıyoruz” diyen Demir, dayatılanlara karşı sessiz kalınması halinde saldırıların artacağı uyarısında bulunarak, kadınlara her alanda ses yükseltmeye çağırdı.

‘KADININ OLMADIĞI YERDE TOPLUMSAL YAPI VE DİNAMİK OLMAZ’

Eril yönetim tarafından dayatılan uygulamalardan her kesimden kadının etkilendiğini belirten Berfin Turan da asıl hedeflenenin ‘kadın’ tanımının olduğunu söyledi. İktidarların aykırı politikalarını tarihten bu yana ilk olarak kadınlar üzerinden hayata geçirmeye çalıştığını söyleyen Turan, “Çünkü kadının olmadığı yerde toplumsal yapı ve dinamikler de ortadan kalkacaktır. Bu nedenle bizler kazanımlarımıza sahip çıkmalı ve İstanbul Sözleşmesini kaldırmak isteyenlere karşı ses yükseltmeliyiz. Biz kadınlar boyun eğmeyeceğiz” diye konuştu.

‘EL ELE TUTUŞUP BİRLİKTE SES YÜKSELTMELİYİZ’

Toplumsal şiddete maruz kalan bir eğitmen olarak, İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilmek istenmesinden duyduğu endişeyi paylaşan Hasret Irçı, sözleşmenin önemine dikkat çekti. Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek istemekle kadına yönelik şiddeti onayladığını itiraf ettiğini vurgulayan Irçı, kadınlara, “El ele tutuşup birlikte ses yükseltirsek İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek isteyenlerin amacına ulaşmasını engelleyebiliriz” çağrısında bulundu.