İstanbul Sözleşmesi eyleminde kadınlara saldırı

Türk polisi, KESK'li kadınların İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin basın açıklamasında kadınlara ve gazetecilere saldırdı.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeleri Kadın Platformu, Türk Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle çıkılan İstanbul Sözleşmesi’ne dair Danıştay'ın “yürütmeyi durdurma” kararının iptalini reddetmesine ilişkin Sakarya Meydanı'nda basın açıklaması gerçekleştirmek istedi. Açıklama öncesi Sakarya Meydanı Türk çevik kuvvetler tarafından kapatıldı.

Sakarya Meydanı'nda toplanan kadınların açıklama yapmasına engel olan polis, gazetecileri de alandan uzaklaştırarak görüntü çekmesine engel oldu. Gazetecileri açıklamanın olacağı alanın dışına iten polis, PİRHA Muhabiri Melis Ciddioğlu’nun kolundan tutup yere fırlattı.

Yine açıklamayı takip etmek isteyen Artı TV kameramanı Kadir Devir’e şiddet uygulayan polise, “Sizi şikayet edeceğim” sözleri üzerine polis, “İstersen sana numaramı da vereyim akşam mesajlaşalım, kime şikayet ediyorsan et” dedi.
Sakarya Meydanı'nda yürüyerek, KESK binasına gitmek isteyen kadınları çekmek isteyen Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabiri Emel Vural, polis tarafından çekim yaptığı makinesi ve kolu tutularak yere fırlatıldı.

'AKP HESAP VERECEK'

Kadınlar, Sakarya Meydanı'ndan “AKP kadınlara hesap verecek”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz” sloganları ile KESK binasının olduğu Selanik Caddesi'ne doğru yürüyüş gerçekleştirdi. KESK binası önüne gelen kadınlar burada da polis barikatları arasından yapmak istedikleri basın açıklamasını iptal ederek, Sakarya Meydanı'nda yaşadıkları polis şiddetine dair kısa bir açıklama yaptı. Kadınlar adına açıklamayı KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kaplan yaptı.  
KESK’in “OHAL Sürüyor Adaletsizlik Büyüyor” şiarıyla başlatılan Adalet Nöbeti için dün KESK binası önünde yeniden polis şiddetine maruz kaldıklarını hatırlatan Kaplan, “Siyasallaşan yargı siyasi kararlara imza atıyor, işte bunlardan bir tanesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshi. Tek adam kararının feshine karşı bu ülkedeki barıştan özgürlükten yana mücadele yürüten kadın örgütlerinin, sendikalarının, avukatların hukuk yoluyla açmış olduğu mücadeleye bir darbeyi de 19 Temmuz’da Danıştay 10’uncu Dairesi verdi. Bugün KESK’li kadınlar ne yapmak istiyordu; bu adaletsizlik ve hukuksuzluk silsilesinin devamı olarak İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak, bu hukuksuz kararı tanımadığımızı bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istiyorduk” dedi.

POLİS ŞİDDETİNE TEPKİ

Sakarya Meydanı'nda bir araya gelmek isteyen kadınlara dönük polis şiddetine değinen Kaplan, şöyle devam etti: “Bu ülkenin örgütlü kamu emekçileri içerisinde olarak en büyük konfederasyonlarından birisi olarak, MYK üyelerimize, Şube yöneticilerimize kabul edilmeyecek insanlık dışı bir uygulama ile karşı karşıya kaldık. Sendikal eylemlerimizin en açık örneğine tanıklık ettik. Bu ülkede yıllardır kadın düşmanı politikalar hayata geçiriliyor. İstanbul Sözleşmesi’nden güç alan erkek yargıdan kaynaklı erkekler bizlere daha fazla saldırıyor. En somut olarak, Sakarya Meydanı'nda yaşadık. Kadın arkadaşlarımızın kişisel bakımlarına dönük, bedenlerine ve cinsiyetlerine dönük hakaretler edildi. Bunlar kayıt altına alınmadığı için bu pervasızlığa sessiz kalacağımızı sanıyorsunuz? Sendikamıza ait önlüklerimiz polislerce çevik kuvvet tarafından amirlerinin gözleri önünde müdahale edilmeden arkadaşlarımızın üzerinden parçalandı. Bu şiddeti nereye koyuyorsunuz? Hangi hukuktan güç alıyorsunuz? Biz hukuksuzluğun güç aldığı yeri çok iyi biliyoruz. Bize sendikal ders vermeye çalışıldı, bu ülkenin anayasasından, uluslararası sözleşmelerden, ILO'nun ilgili sözleşmelerinde sendikal örgütlenme eylem ve etkinlik sınırları çizildi. Türkiye Cumhuriyetinin her tarafında aynı anayasalar geçerlidir. 20 Temmuz sivil darbesinden bu yana Ankara’da başka bir anayasa mı devrede? Bunun hesabı hukuk karşısında hesabı verilecek. Cinsiyetine, duruşuna, bedenine hakaret eden kadın arkadaşlarımızla bunun hesabını soracağız. Gün gelir, devran döner, haklılığımız aldığımız güçle biz yine burada oluruz, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz.”