'Alanlarda kadınların sesi olmaya devam edeceğiz'

Kadınlara yönelik baskılara tepki gösteren Rosa Kadın Derneği Üyesi Ruken Ergüneş ve HDP İstanbul İl Kadın Meclisi sözcüsü Beser Çelik, tüm saldırılara karşı alanlarda olmaya devam edeceklerini belirtti.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da kadınlara yönelik şiddet ve baskılar artarak devam ediyor. Kuzey Kürdistan'da kadın çalışmaları yürüten Rosa Kadın Derneği de bu baskılara maruz kalan bir kurum. Geçtiğimiz günlerde derneğe yapılan baskın sonucu birçok üyesi gözaltına alındı ve tutuklandı. Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Sevil Rojbin Çetin polis ve köpeklerin işkencesine maruz kaldığı gözaltı sürecinden sonra tutuklandı. Yine siyasi soykırım operasyonları sonucu Demokratik Toplum Kongresi'ne (DTK) de baskın yapıldı. Rosa Kadın Derneği’nden Ruken Ergüneş ve HDP İstanbul İl Kadın Meclisi Sözcüsü Beser Çelik, kadınlara yönelik baskılara ilişkin ANF'ye konuştu.

“Darbe girişiminin” ardından özellikle kadın kurumlarına karşı beslenilen nefret sonucu çok sayıda kadın kurumunun kapatıldığını hatırlatan Ergüneş, "Mahallelerde, köylerde ve birçok yerde çeşitli fizibilite çalışması yapıldı. Eksiklikler nelerdir diye yola çıkılarak halkın kendisine sorularak ve bu eksiklikler tespit edildi ve birçok merkez açıldı. Kadın sığınaklarının sayısı yükseltildi. Kadınlar kendi sorunlarını çözmeye başladılar.

Hal böyle olunca bir süre sonra KHK'lerle bütün bu merkezler kapatıldı. Herkes evinde kendi sorunlarıyla uğraşmak durumunda bırakıldı. Kolektif olan kamusal alanda insanların bir araya geldiği, birlikte bir şeyler ürettiği her alan bir şekilde tehdit unsuru olarak görüldü. Bu sistemde bir korku yarattı" diye konuştu.

‘İZİNLİ PANKARTLARI ÖNÜMÜZE ÇIKARDILAR’

Türkiye'de aktif siyaset yürüten ve kadınların yaşamlarına dokunan Kürt kadın siyasi tarihinde yapılan birçok çalışmanın karşılığında hükümetin her zaman saldıran taraf olduğunu belirten Ergüneş, hükümetin kendi mecrasında kadınlara karşı pozitif ayrımcılık varmış gibi konuşarak var olan algıyı kırmaya çalıştığını söyledi.

Batıda kadınlara destek veriyormuş gibi yapan hükümetin, Kürdistan'da kadın sorunlarıyla ilgilenen kurumlara karşı sürekli nefret beslemesini iki yüzlü politika olarak değerlendiren Ergüneş, devamla şunları belirtti: "Açıldığı günden beri kadınların kendi gündemlerini oluşturduğu bir derneğin çalışmalarını illegalize eden bu zihniyet, özelinde kendisini illegalize etmiştir. Bizim çalışmalarımızın hepsi kayıtlı ve izinlidir. Eylemlerde, etkinliklerde izinli olarak bastırdığımız pankartları bugün önümüze ‘neden burada böyle yazıyor’ diye çıkardılar ki o zamanlar bizzat validen izin almıştı.

Bütün bunlardan anladığımız bir şey var, kadınlar için yaptığımız çalışmalardan ve derneğin yarattığı etkinden rahatsız oldular. Kısa zamanda bu kadar tanınıyor olmak ve güçlü kadına ulaşan, şiddete maruz kalmış kadınlar için bu kadar etkinlik yapabilen derneğin sadece bir dernek olmadığı algısını yaratmaya çalıştılar. Biz kadınlarla birlikte çalışıyoruz. 25 Kasım yaklaşacak ve 25 Kasım’da dünyanın her yerinde olduğu gibi 25 Kasım’a bütün kadınlarla beraber ortak mücadele ediyoruz demeye devam edeceğiz. 8 Mart’ta yine dünyanın her yerinde olduğu gibi bütün kadınlarla beraber dünya kadınlar günü hep beraber kutlayacağız."

‘DAYANIŞMAYI ESAS ALIYORUZ’

HDP İstanbul İl Kadın Meclisi sözcüsü Beser Çelik ise salgın sürecinde uğraşılması gereken ekonomik ve sağlık krizi varken iktidarın Kürt kadın kurumlarına ve iradelerine karşı saldırılarda bulunduğunu söyledi. Kadınların örgütlü olmasından AKP'nin rahatsız olduğunu ve bundan kaynaklı sürekli kadınlara saldırdığını vurgulayan Çelik, "Kürtlerin iradesini yok sayarak kayyumları atıyor. Tarihi sürece bakın! Her zaman, her durumda kadın arkadaşlarımıza yöneldiler. Özellikle eş başkanlığa karşılar ki eşbaşkanlık bizim mor çizgimizdir bizim" şeklinde konuştu.

Salgın sürecinde yine kadınları hedef alan yasaların çıktığına dikkat çeken Çelik konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Çıkardıkları infaz yasası kapsadığı konuların dışına çıkıp kadınları katleden, çocuk istismarını meşrulaştıran bir sayı açığa çıkardılar. Özellikle kayyumların atanması, Rosa Kadın Derneği’ne baskınlar, kadın kurumlarının kapatılması, Kürt kadınlarına yönelinmesi bütün gerçekliği ile ortadadır. Pandemi sürecinde bile kadınlar hedef alınıyor. Son süreçte DTK'ye dönük saldırılarda bile daha çok kadınların gözaltına alınması, Rojbin Çetin'in işkenceye maruz kalması kadına ne kadar düşmanca baktıklarını gösteriyor. Kadınlar olarak dayanışmayı ve yan yana olmayı esas alıyoruz."