Besê Erzincan: Düşman gençlere geri adım attıramayacak

Teknolojik araçlar ve eğitim aracılığıyla gençlere yönelik büyük saldırıların olduğuna işaret eden KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın fikrini tanıyan hiçbir gencin düşman karşısında geri adım atmayacağını belirtti.

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, Jin TV’de yayımlanan, Arjîn Baysal’ın sunduğu Xwebûn programına katıldı.

Türk devletinin gençlere yönelik saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erzincan, geçmişten bu yana Kurdistan’da özel savaş politikaları yürütüldüğünü ancak son yıllarda bu politikaların daha da arttığını belirtti. Devlet tarafından gençlerin özellikle uyuşturucuya, fuhuşa teşvik edildiğinin altını çizen Besê Erzincan, kapitalist modernitenin amacının gençleri iradesiz hale getirmek olduğuna dikkat çekti.

Gençlerin son yıllarda çareyi Avrupa ülkelerine göç etmekte bulduğunu söyleyen Besê Erzincan, bunun birçok nedeni olduğunu belirterek, “İnsanlar ülkelerindeki sorunlarını çözemezlerse, ülkeleri için mücadele etmezlerse gittikleri hiçbir yerde mutlu olamazlar. Avrupa'ya gitse ne yapacak? Kapitalist modernite sistemi gençliği değersizleştiriyor ama muhalefet de kendini iyi örgütleyemediğinde gençlik umutsuz kalıyor. Biz kendimize bakmalıyız ama gençlerin de doğruları görebilmesi lazım. Varoluşunuzu doğru bir şekilde inşa etmek istiyorsanız mücadele etmelisiniz. Yurt dışına çıkmak köleliktir. Kolay bir hayat yaşayacaklarını söylüyorlar. Özgürlüğü böyle görüyorlar ama yanlış bir fikre sahipler. Ne kadar zorluk olursa olsun, toprağınızda yaşıyorsanız, toplumunuz için yaşıyorsanız, çalışıyorsanız; burada sevgiyi ve mutluluğu da bulabilirsiniz” diye konuştu.

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan’ın Jin TV’de yayımlanan değerlendirmeleri şöyle:

Bütün devrimler gençlerle başlamıştır. Şüphesiz onların isyanıyla başlamıştır. Bu anlamda devrimlerde gençliğin rolü ve önemi nedir?

Elbette kapitalist modernite sisteminde en fazla zorluğu çeken kesimlerden biri de gençliktir. Özellikle genç kadınlar. Toplumda baskı görüyorlar, iradeleri yok sanılıyor. Özellikle ulus-devlet gençliği, iş ve eğitim yoluyla köleleştirmek istiyor. Her taraf kendi çıkarları için kullanmak istiyor. Gençler arasında arayış çok yüksek. Toplumu görünce söz haklarının olmadığını, üzerlerinde baskı olduğunu, kendilerine değer verilmediğini, yaptıkları işin görülmediğini görüyor, arayışa başlıyorlar. Geleceklerini aydınlatmak, hayatta var olmak istiyorlar.

Bakıyoruz, ne kadar özgürlük, ekoloji, demokrasi, kadın hareketi var, çoğu genç insanlardan oluşuyor. Kapitalist sisteme karşı eylemlerde gençler ön saflarda yer alıyor. Çünkü gençler geleceklerini parlak görmüyorlar. Kürt toplumunda da durum aynı. Newroz geldiğinde en öne çıkanlar gençler oluyor. Gerillalar arasında en zorlu yerlerde bulunanlar, daha fazla fedakarlık gösterenler gençler. Kadın sorunu ortaya çıktığında, isyan eden gençler oluyor. Hem cesaretleri, hem de düşünceleri açısından topluma öncülük ediyorlar. Gençler doğru bir düşünce gördüklerinde her türlü eylemi yapabileceklerine kendilerini ikna ediyorlar. Hareketimizde de durum aynı. Gençler çok aktif ve radikal bir şekilde alternatif yaratıyorlar.

Dünyada gençlerin sayısı artarken devletlerin politikaları da değişiyor. Son birkaç yıldır gençlere yönelik pek çok politika uygulanıyor. Ulus-devlet gençliğe dayalı nasıl bir toplum inşa etmek istiyor?

Ulus-devlet en çok erkek ve devlet iktidarını geliştiriyor. Bir kısım zengin adamlar tüm toplumu işgal ediyor. Ulusal devlet sistemi bu temele dayanmaktadır. Dolayısıyla ulus devlet sadece baskıyla yapmıyor bütün bunları. Küçük yaşlardan itibaren sistem eğitimi ile başlıyor. Zihniyet değişikliği yaratıyor. Kendine iyi bir memur yetiştiriyor. Bu eğitim sistemi bir robot yaratıyor. Gençlerin ulus devlete iyi hizmet edebilmesi için birçok kural, gelenek, tarih, sanat, felsefe öğretiliyor. Burada kültür yok, özgürlük yok, ana dil yok, gerçek tarih yok. Ulus devletin amacı nedir?

Hangi ulus egemen olursa, buna göre diğer ulusları da egemen ulusun içinde eritiyor. Türkiye'de de bu böyle. Mesela gençler Kürt, Ermeni, Alevi ama öyle bir sistem yaratıyorlar ki herkes aynı dili konuşuyor. Bir gencin kimliği yoksa, dili varsa nasıl benliğini bulacak, karakter sahibi olacak? Türk gençleri için de durum pek farklı değil. İradesi olmayan insan her şeyi kabul eder. İran da aynı şekilde. Suriye sistemine bakalım, BAAS rejimi de aynı şeyi yapıyor. Özellikle Ortadoğu'da ulus devlet sistemi gençler için iradesizlik demektir. Kendi kültürünü, ana dilini inkar etmek demektir. Kapitalist modernite gençlerin özgür olmasını istemiyor.

Uyuşturucuya, fuhuşa teşvik ediyor. Kapitalist modernitenin amacı gençleri iradesiz hale getirerek özgürlüğü, siyaseti, ülkesini, demokrasiyi düşünememesini sağlamaktır. Sadece günlerini geçir, her şeyi tüketir, topluma dair herhangi bir değer bırakmamaktadır. Bu gençler de ulus devlete göre, kişisel çıkarlara göre, bireyciliğe göre yaşıyorlar. Bu gençler büyüyünce kadına şiddet uyguluyor, büyüklerine ahlaksızlık yapıyor, komünal-kolektif yaşamı kabul etmiyorlar. Sistem gençlerin kendilerini tanımalarını, kendilerini örgütlemelerini, kendileri hakkında karar vermelerini, ülkesi için çalışmalarını istemiyor.

Birçok şeyin içi boşaltıldı. Artık birçok gencin gözünde cinsiyetin, kadının, erkeğin hiçbir anlamı yok. Ya da aşk anlamsızlaştırılmış. Ülkesi için mücadele etmenin, savaşmanın, yurtseverliğin içi boşaltılmış. Her şeyi bir nesle bağlıyorlar. Çünkü bu sorunun sadece bir neslin sorunu olduğunu zannediyorlar ama baktığımızda bunun bir politika olduğunu görüyoruz. İnsanların bu konuya temkinli yaklaşması gerekmiyor mu? Çünkü bu bir dönemin ya da bir kuşağın meselesi değil.

Evet Z kuşağı ve benzeri tartışmalar var. Kötü bir şey olsa hemen gençler böyledir diyorlar. Yanlış bir yaklaşımdır. Gençliğin bu duruma düşmesine kim izin verdi? Kim suçlanacak? Suçlu gençlik mi yoksa sistem mi? Sistemi çok iyi analiz etmek gerekiyor. Sistem gençliğe nasıl yaklaşıyor? Bazen ben de düşünüyorum. Gençlerin hala çok iyi olduğunu söylüyorum. Gençlik üzerinde o kadar çok kirlilik, yalan, yoksulluk, şiddet, hiyerarşi ve baskı var ki, gençlik özgürlük fikrini zar zor anladığında isyan ediyor. Gençliği suçlamamak lazım. Bir sistem var, bu sistemin analiz edilmesi gerekiyor. Gençlere yönelik hiçbir dönemde 21. yüzyıldaki kadar bir saldırı yaşanmadı. Televizyon, internet, teknoloji ve eğitim aracılığıyla gençlere yönelik büyük saldırılar yaşanıyor.

Kapitalist modernitenin geleceğini örgütleyebilmesi, kölelik egemenliğini sürdürebilmesi için gençlerin bilinçlenmesini engelliyor, tüm politikalarını kadınlar ve gençler üzerinden yürütüyorlar. Gençler hiç bu kadar acı çekmemişti. Gençliğe yönelik politikalar her zaman vardı ama bu kadar kirli politikalar ilk kez bu düzeyde ortaya çıktı. Özellikle genç kadınlar için. Genç kadınlar üzerinden bizzat toplumun iradesini kırmak istiyorlar. Mesela şiddete, tecavüze en fazla gençler uğruyor. Hem kızlar, hem de erkekler. En çok işsiz olanlar yine gençler. Bu politikaların aksine Önderlik en çok kadınları ve gençleri esas alıyor. 21. yüzyıl gençliğin olduğu kadar kadınların da yüzyılıdır. Bir çıkış gerçekleşecekse bu Önderlik paradigması temelinde olacaktır.

Gençler arasında büyük bir umutsuzluk var. Gençler sorunlarını gündeme getirdiğinde gelecek göremediklerini söylüyorlar. Öte yandan en çok çelişkili yaşayan ve arayış içinde olanlar yine gençlerdir. Gençlerin potansiyeli nasıl korunmalı? Bir diğer husus da son yıllarda çok sayıda genç Kürt’ün ülkelerinden göç etmesi.  Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

Doğru, gençler arasında çok fazla umutsuzluk var. Ama çaresizliğin en büyük cevabı Önder Apo'dur. Özellikle Önder Apo'nun yaşamı, düşünceleri ve mücadelesi birçok açıdan büyük bir cevaptır. Gençler kendilerini hayatta değersiz hissediyorlar. İnsan varlığını hissettiğinde hayata coşkuyla katılır. Peki sistem nasıl çalışıyor? Sistem gençliği sadece kendisi için yetiştirmek istiyor. Gençlerin kendilerini tanımalarına, düşüncelerinin, renklerinin netleşmesine olanak sağlamıyor. Bu yüzden gençler devlet sistemi karşısında umutsuz hissediyorlar. Örgüt olarak biz de eksiklerimizi görmeliyiz. Madem bu kadar göç var, umutsuzluk var, biz zaten kendimize Önderliğin fikrini pratikte ne kadar temsil ettiğimizi sormalıyız.

Elbette göçün pek çok nedeni var. Bunun bir nedeni de ekonomiktir. Gerçek bir hayat yaşayabilmek, geçimini sağlayabilmek, yaşamını sürdürebilmek için yapacağı bir iş yok. Bir insanın yaşamını sürdürebilmesi için bir işinin olması gerekir. Sadece maddi açıdan değil manevi açıdan da insan çalıştıkça hayatı anlam kazanır. Kurdistan'dan Ortadoğu'ya faşizmin daha fazla olduğu yerlerde göç de artıyor. Gençler fikirlerini ifade edemedikleri için kendilerini de geçindiremiyorlar. Gerçek bir paradigma, gerçek bir muhalefet, örgütlenme olmadığında mücadele etmiyorlar ve kurtuluşu göçte görüyorlar. Varlıklarını görmüyorlar. İnsanlar ülkelerindeki sorunlarını çözemezlerse ülkeleri için mücadele etmezlerse gittikleri hiçbir yerde mutlu olamazlar. Avrupa’ya gitse ne yapacak? Yabancı bir ülke, onların hizmetkarı olacaklar. Binlerce genç yollarda suda boğuluyor. Birçok ülkede işkence görüyorlar.

Birçok kız çocuğuna tecavüz ediliyor. Kapitalist modernite sistemi gençliği değersizleştiriyor ama muhalefet de kendini iyi örgütleyemediğinde gençlik umutsuz kalıyor. Biz kendimize bakmalıyız ama gençlerin de doğruları görebilmesi lazım. Varoluşunuzu doğru bir şekilde inşa etmek istiyorsanız mücadele etmelisiniz. Kendinizi örgütlemeli, siyasete karışmalı, topluma karışmalısınız. Toplumunuzu geliştirmede ve özgürleştirmede rol oynayın. Gençler toplumun sesi, gözü, kulağı olmalı ve kendilerini sorumlu görmelidir. Birçok genç Kurdistan'ın durumundan bize ne diyorlar. Anlam vermiyorlar, ancak insan kendini bulunduğu toplumdan koparırsa, o kişi hiçbir zaman mutlu yaşayamaz, varlığını inşa edemez, karakter sahibi olamaz.

Bu nedenle gençler özgürlük mücadelesine, toplumun gelişmesine öncülük etmeli, tarihlerine sahip çıkmalı, köleliği kabul etmemelidir. Yurt dışına çıkmak köleliktir. Kolay bir hayat yaşayacaklarını söylüyorlar. Özgürlüğü böyle görüyorlar ama yanlış bir fikre sahipler. Ne kadar zorluk olursa olsun, toprağınızda yaşıyorsanız, toplumunuz için yaşıyorsanız, çalışıyorsanız; burada sevgiyi ve mutluluğu da bulabilirsiniz. Aşk ve yoldaşlık bile toplumla ilişkilidir. Toplumundan ayrılan insan hiçbir zaman gerçek aşkı yaşayamaz. Hepsi birbirine bağlıdır.

Genç kadınlara yönelik nasıl politikalar uygulanıyor? Genç kadınların özüne ulaşabilmeleri, varlıklarını fark edebilmeleri için nasıl örgütlenmeleri gerekiyor?

Kurdistan'da en büyük saldırılar gençlere yönelik saldırılardır. Kürt Kadın Hareketi belli bir seviyeye ulaştı. Kurdistan'ın tamamında, Ortadoğu'da ve dünyada kadınlar direnişe öncülük ediyor. Toplumda bir kadın ayağa kalkıp ön plana çıkarsa bu direnişi kırmak mümkün değil. Sistem şimdi ne hesaplıyor? Diyorlar, bunlar gençler, genç kadınlar, eğer bir kırılma yaşarlarsa ileride tekrar ayağa kalkamayacaklardır. Öyle düşünüyorlar. Henüz gençken iradelerini kırıyorlar, genç yaşta evlendiriyorlar. İran'da 13-14 yaşındaki çocukları ‘evlendirmek’ yasal. Kendini bilmeyen, hayatı bilmeyen, varlığını bilmeyen çocuk bir erkekle ‘evlendiriliyor.’ Bu bir kırılma yaratır. Çocuk sahibi olduktan sonra bile sadece kendilerini ve ailelerini düşünürler. Başka bir şey düşünemiyorlar.

Bu bilinçli bir politikadır. İnsanlara fuhuşu ve uyuşturucuyu küçük yaşta öğretmek devletin politikasıdır. Geçmişten beri düşman Kurdistan’da özel bir savaş yürütüyor ama son yıllarda çok daha fazla arttı. Kadın Hareketi büyüdüğü, geliştiği ve topluma öncülük ettiği için cesurdur ve diğer insanlara ilham verir. Sistemin ise bugün yürüttüğü politika 20 yıl sonrası 40 yıl sonrası içindir. Bu süreyi hesaplıyor. Uzun vadeli düşünüyor. Şimdi genç kadınlara saldırırsam iradelerini kırarsam, karakterlerini bozarsam, büyüdüklerinde bile mücadele edemeyecek, ayağa kalkamayacak, toplumlarını düşünemeyecek, devrime katılamayacaklardır diye düşünüyor. Bu özellikle Kurdistan’da çok fazla yaşanan bir durumdur.

Birçok kez gündeme de geldi. Kızlara tecavüz etmek için özel timler gönderiyorlar. Bunların hepsinin örnekleri var. Genç kadınların örgütlenmesi, devlet politikalarından haberdar olması gerektiğini söylüyoruz. Örgütlü bir şekilde hareket ederlerse kendilerini koruyabilirler. Ama eğer yalnız kalırlarsa kandırılırlar. Kendinizi özgürlük ve demokrasi fikirleri temelinde örgütleyin ve bu şekilde yaşama katılın, topluma öncülük edin. Kurdistan'da sistem gençliğe ne kadar saldırmak istese de, iradesini kırmak istese de, gençlik de çabuk pes etmiyor, ayağa kalkıyor, ısrar ediyorlar, cesurlar. Çünkü bazıları politikleşti, özgürlük fikrini, Önder Apo’nun fikrini tanıdı, kadın hareketini ve şehitlerini tanıdı, daha güçlü adımlar atıyorlar. Düşman ne yaparsa yapsın gençliğe geri adım attıramaz.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan gençleri nasıl ele alıyordu, onlara nasıl değer veriyordu? Devrimde gençliğe nasıl bir görev veriyordu?

Biz de harekete katıldığımızda gençtik. 18 yaşındaydık, 20 yaşındaydık. Önder Apo gençliğe çok değer veriyor. Hiçbir zaman gençliği küçümsemedi. Önderlik genel olarak insanlara çok kıymet verir. Önder Apo bize büyük bir görev verirdi. Bizi eğitirken de, bize her şeyi yapabilme potansiyelimizin olduğunu söylerdi. Önderlik insanlardaki potansiyeli ortaya çıkarır. Kapitalist modernitenin sistemi ise ne kadar akıllı ya da yetenekli olursanız olun, sistem her zaman potansiyelinizi yok etmek ister. İçinizde bulunan enerjiyi bastırır, sınırlandırır. Çoğumuz katıldığımızda kendimizi tanımıyorduk. Ama eğitimlerde kendimizi tanıdık. İçimizde büyük bir cevher, büyük bir iradenin olduğunu gördük. Aklımız var, büyük işler yapabiliriz. İnanmak zaten gelişiyor.

Tarihi doğru bildiğiniz zaman kadınların nasıl düşürüldüğünü görürsünüz. Tarihi bildiğiniz zaman kendinizi tanırsınız. Önder Apo bize bunu öğretti, bize çok değer verdi, eşit davrandı. Bu aynı zamanda kendimize güvenmemizi ve kararlı olmamızı da sağladı. Gençlerin cesaret, fedakarlık gibi sorunları yok zaten. Hepsi emek sahibi. Ama gençliğin potansiyeli bilgiyle birleştiğinde Önderliğin dediği gibi atom bombasına dönüşüyorlar. Bu enerji hayata doğru şekilde entegre edildiğinde doğru bir öncülük ortaya çıkar. Önderlik en zayıf insanları bile güçlendirir, potansiyelini ortaya çıkarır. Bir çözüm bulur. Kendisi de gençleri çok seviyor, çok önemsiyor ve ilgileniyor. Birileri olurdu kimse beğenmezdi ama Önderlik siz şu işleri güzel yaparsınız, ben size inanıyorum derdi.

Ulus-devlet toplumdaki kadınları ve gençleri yok etmeye çalışıyor ama Önder Apo ve Özgürlük Hareketi ikisini de ayağa kaldırdı. Gençlere alternatif olarak neler sunuyorsunuz? Demokratik Konfederalizmden bahsediyorlar. Gençler bu sistemde kendilerini nasıl temsil edecekler?

Konfederal sistemde gençler öncü rol oynuyor. Bu öncülü tek yönlü değildir. Hem eğitimde, hem eylemlerde, hem de inşada öncülük ediyorlar. Konfederal bir sistem kurarsak gençliğin rengine, sesine, iradesine yer vereceğiz. Konfederalizmin özü budur. Toplumun her kesiminin yaşama katılması, örgütlenmesi gerekiyor. Kapitalist modernite gençlerin yaşamı sevmemesine neden oluyor. Ama eminim ki konfederalizmle birlikte gençler yaşamı daha çok sevecektir. Konfederal bir yaşamın kurulabilmesi, iradelerinin öne çıkabilmesi ve Önder Apo felsefesinin hayata geçebilmesi için kadınların ve gençlerin sorumluluk almaları ve tüm becerilerini geliştirmeleri gerekiyor. Bu sistemde bilgili insanlara, yetenekli insanlara ve iradeye ihtiyaç vardır. Önderlik de gençti, zorluklar çekti, annesiyle babasıyla, köyüyle, devletle mücadele etti ama büyüdü. Önder Apo’nun yöntemlerini esas alalım ve yaşamda daha diri olalım. Bu şekilde demokratik konfederasyon sistemi geliştirebilir ve güçlendirebiliriz.