Stêrk Tv'de yayınlanan Rojeva Jin programına katılan PAJK Koordinasyon üyesi Beritan Cudi gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. 2018 yılının büyük direnişlere sahne olduğunu söyleyen Cudi, 2019 yılını da direnişle karşılayacaklarını belirtti. Halkın ve kadınların faşizme karşı tepkilerini ortaya koyduğu bir yıl olduğunu kaydeden Cudi, 2018 yılına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "2018 yılında demokratik ve kapitalist sistem 2 paradigma olarak savaştı. İdeolojik savaş yürütüldü.

Bu yıl bir taraftan faşizm kirli yüzünü bir kez daha ortaya çıkarırken, diğer tarafta ise kadınların ve halkların büyük direnişi oldu. Kapitalist sistem toplumda özellikle kadınlar açısından, ekonomi, sağlık ve siyasi alanda birçok kaos çıkardı. Fakat buna karşı büyük direnişlerde sergilendi. Kadınlar ve halklar buna karşı sürekli direniş halindeydi."

2018 yılında ortaya çıkan ekolojik sorunlara ilişkin konuşan Cudi, doğanın dengesinin bozulduğuna dikkat çekti. Bunun kapitalizmin bir eseri olduğunu söyleyen Beritan Cudi, "En son uluslararası devletler Polonya’da eski bir kömür madeninde bir araya geldi. Ekolojik sorunlardan bahsettiler ama kendi iktidarları ve çıkarları için hiç çözüm üretmediler, bir sonuç elde edemediler. Tespit ettikleri sıkıntılar da herkesin bildiği şeylerdi. Uluslararası devletlerin hiçbiri ekolojik sorunlara önlem almak istemiyor" diye konuştu.

'EFRÎN HALKI TOPRAĞINA BAĞLIDIR'

Geçtiğimiz yılda Efrîn'in işgal edildiğini de hatırlatan Cudi, Efrîn halkının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın paradigmasına ve toprağına bağlı olduğunu dile getirdi. Kapitalist sistemin her zaman yaptığı gibi yüzyılın direnişini de ezmek ve halkı Öcalan ile bağını kopartmak istediğini vurgulayan Cudi sözlerini şöyle sürdürdü: "Efrînliler ve Kürt halkı faşizme karşı durdu. Halk faşizmi çok iyi bildiği için kapitalizmden kendini uzak tuttu. Faşizm acı, gözyaşı, kaos ve zorluktan başka insanlara bir şey vermiyor."

Barin Kobanê, Avesta Xabur ve İlam Dara şahsında tüm Efrîn şehitlerini anan Cudi, "Efrîn işgal edildi ama kimse Avesta, Barin ve İlamların irade ruhlarını teslim alamaz. Herkes bu kahramanları içinde yaşatıyor. "Çocuklarımız olmadan yaşayabiliriz ama topraksız, onursuz ve şerefsiz yaşayamayız" diyen anneler hiç bir zaman unutulmayacak. Halk çok zorluk çekti. Halkımız evinden yurdundan oldu ama şeref ve onurundan asla taviz vermedi. Erdoğan Türkiye topraklarının Osmanlı toprakları gibi genişlettiğini sanıyor ama bilakis kaybediyor ve kaybedecek. Devletlerin birbirini yok etme özellikleri var. Kapitalist devletler nasıl Erdoğan'ı öne sürdülerse öyle de yok edecekler" dedi.

LEYLA GÜVEN ŞAHSINDA SÜRECE MÜDAHALE ETTİ

Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecridi de değerlendiren PAJK Koordinasyon üyesi Beritan Cudi, tecridin kadınlar ve halklar üzerinde ne anlama geldiğini, bir halkın önderinin nasıl böyle tecrit altına alındığına ilişkin şunları vurguladı: "Önderliğin üzerindeki tecridin devletlerarası olduğu bir kez daha ortaya çıktı. AİHM'in kararı bazı şeyleri ortaya çıkardı, CPT'nin açıklaması da bir çok şeyi somutlaştırdı. Halkları Önder Apo'nun düşüncelerinden uzaklaştırmak istediler. Fakat Kürt kadını Leyla Güven şahsında sürece müdahale edildi. Bu açlık grevi bir kez daha gösterdi ki PKK halktır, halk PKK'dir. Avrupa'da kendini yakan Ümit Acar'ın eylemi ve zindanlardaki açlık grevi eylemleri tecridi mahkum etti. Türk devleti bu eylemlerden korktuğu için eylemlerden bahsetmiyor."

Kürt Halk Önderi Öcalan'ın güçlü kadının özüne dönen kadın olduğuna ilişkin sözlerini hatırlatan Cudi, "Kadınlar namus olarak görülürdü, Önderlik sayesinde sanatçı, filozof, siyasetçi, komutan ve militan kadınlar ortaya çıktı. Kadınlar artık PKK'nin öncüsü oldu, devrimin öncüsü oldu. Kısacası kadınlar özüne döndü" diye konuştu.

KADINLAR ARTIK DAHA BİLİNÇLİ

Latin Amerika'da kadınların "Artık tek bir kişi eksilmeyeceğiz" şiarı ile bir atılım başlattığına değinen Cudi, "Milyonlarca kadın bu kampanyaya katıldı bu da kadınların artık bilinçlendiğini gösteriyor. Bu sene "Me Too" hareketi de başlatıldı ve bir çok kişi bundan cesaret aldı. Yine film festivallerinde "Jin Jiyan Azadî" sloganları yükseldi. Bu bizi çok onurlandırdı. Bu slogan artık evrensel bir slogan oldu" ifadelerini kullandı.

Kürt kadınlarının dünya kadınlarına öncülük etmesinden de bahseden Cudi, kadın bilimi Jineolojî ilişkin de şunları kaydetti: "Jineolojî konferanslarında belli bir bilinçlenme ortaya çıktı. Faşizm ne kadar saldırırsa saldırsın kadınlar daha fazla Kürt kadınları etrafında toplandı. Hindistan'da kadınlar toplantılarında heval Sara'nın (Sakine Cansız) fotoğraflarını salona asmıştı. Bu önemli bir mesaj. Kürt kadınlarının öncülüğü kabul ediliyor ve tanınıyor. Bu konferanslarda özsavunmanın önemi bir kez daha görüldü. Kadınlar direnen kadınların köle olmadığını, erkek egemen sisteme mahkum edilmediklerini gördü."

HALK ERDOĞAN'IN PSİKOLOJİK SAVAŞINI BOŞA ÇIKARACAK

Eşbaşkanlık sistemi, eşit temsiliyet ve HDP belediyelerine yönelik saldırıları da değerlendiren Cudi, "Eşbaşkanlık sistemi olduğu için HDP belediyelerine kayyum atadılar. Eşbaşkanlık kadın-erkek eşitliğini gösteriyor, kayyumlarla eşitliğe saldırdılar. Erdoğan yine "HDP yine seçilirse kayyum atarım" dedi. Erdoğan Kürt halkının umutsuz olmasını ve HDP'ye oyunu vermemesini istiyor. İrade sahibi halkımız sandıklara giderek yine kendine oy vermeli ve Erdoğan'ın psikolojik savaşını boşa çıkarmalıdır" şeklinde konuştu.

Türk devleti ve Kürdistan özgürlük gerillası arasında yaşanan savaşa da değinen Cudi konuşmasını şu sözlerle noktaladı: "Zorluklara rağmen bu yıl da kadın gerillalar bir çok eylem gerçekleştirdi. Zindandaki yoldaşlar birçok fedakarlıkta bulundu. Halkımız zaten çok dirençli bir halk. Kürdistan'ın her tarafında bulundan halkımız varlığı için toprağını savunacaktır. Halkların gücü bombalardan, tecritten daha etkilidir. Halk kendi geleceğini kendisi yaratabilir. Bu inanç ve umutla önümüzdeki yılı karşılayacağız."