Eylemlerini görünür kılmalıyız

Jineoloji Komitesi heyeti: Leyla Güven öncülüğünde gelişen tüm açlık grevi eylemleri, gelişen faşizme karşı ortak sesimizdir. Enternasyonal yoldaşların bu mücadeleyi daha görünür kılma gibi bir sorumluluğu var. Sokaklarda sesimizi yükseltmeliyiz.

ineoloji Komitesi’nden bir heyet, Strasbourg’ da 30 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan direnişçileri ziyaret etti.

İtalya, Almanya, Portekiz ülkelerinden gelen Jineoloji Komitesi üyeleri Kürt özgürlük mücadelesinin ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tezlerinin demokrasi için mücadele eden tüm ezilenler için umut olduğunu belirtti. Öcalan üzerindeki tecridin kırılmasının demokrasi mücadelesi yürüten herkesin önünü açacağını vurgulayan ziyaretçiler, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Leyla Güven şahsında süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tüm eylemcileri selamladı.

Avrupa Süryaniler Birliği (ESU), Yaşanılacak Dünya temsilcileri ve Sindenfingen Halk Meclisi üyeleri de gün boyunca direnişçileri ziyaret eden gruplar arasındaydı.

Ziyaret sonrası Jineoloji Komitesi üyeleri Gea Piccardi, Finn Stahle ve Silvia Todeschini ile çalışmaları ve ziyaretleri hakkında Yeni Özgür Politika'ya konuştu.

İtalyan asıllı Portekiz’de yaşayan Gea Piccardi, sosyal bilimlerde bir doktora öğrencisi. Doktora tezini Kürt Kadın Mücadelesi ve Demokratik Konfederalizm ekseninde hazırlıyor.

Kürt özgürlük hareketini Kobanê direnişi ile birlikte tanıdığını belirten Piccardi, kadınların direnişin merkezinde yer almasının onu çok etkilediğini belirtiyor: “Kürt kadınlarının sosyal mücadelenin öncü, temel dinamiği olmaları çok etkileyici. Aynı zamanda Ortadoğu gibi bir yerde esas aldıkları demokratik konfederalizm sisteminin, dünyadaki farklı mücadeleler arasında federatif bir yapı sağlaması çok önemli.”

İlkin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kitapları, ardından Sakine Cansız’ın biyografisini okuyarak jineolojiye ilgi duyduğunu aktaran Piccardi, düzenledikleri birçok kampta da tartışmalar yürüttüklerini, kadın kurtuluş ideolojiisinin dünya devrim tarihinde özel bir yere sahip olduğunu söyledi.

‘İNANILMAZ İRADE’

Açlık grevi eyleminin kendisini çok etkilediğini ifade eden Gia Piccardi, “Çünkü bir kişi bedenini mücadele için ölüme yatırıyor. Bir bütün olarak güçler sizi izole etmeye çalışıyor ve sizin de buna karşı durmanızın tek aracı bedeninizi ölüme yatırmak. Bu inanılmaz bir irade” diye konuştu.

Öcalan’a uygulanan insanlık dışı tecridin, faşizmin Kürt halkına yönelik savaş konseptinin bir parçası olduğunu kaydeden Piccardi, “Leyla Güven’in mücadelesi sadece Kürtlerin  değil tüm dünyada faşizmle mücadele eden kadınların mücadelesidir” dedi.

‘SORUMLULUK ALMALIYIZ’

Piccardi, Portekiz halkının Kürtleri ve mücadelelerini pek bilmediklerini belirterek, şu aşamada bilgilendirme çalışmalarına ağırlık verdiklerini, bundan sonra ise eylemsellikler geliştireceklerini ifade etti. Piccardi, sözlerini “Leyla Güven öncülüğünde gelişen tüm açlık grevi eylemleri gelişen faşizme karşı ortak sesimizdir. Enternasyonal yoldaşların bu mücadeleyi ve bu eylemi daha görünür kılma gibi bir sorumlulukları var. Daha fazla bu süreçle ilgili sorumluluk yüklenilmeli, sokaklarda sesimizi yükseltmeliyiz” diyerek sonlandırdı.

‘BÜYÜK BİR BASKI OLUŞTURMALIYIZ’

Kürt özgürlük mücadelesini iki yıl önce tanıdığını belirten Finn Stahle ise “Kürt kadın ideolojisini öğrenince, kadın mücadelesinin çok daha köklü bir tarihinin ve evrensel ve kapsayıcı bir ideolojisinin olduğunu gördüm. Kendimi hareketinin içerisinde görmeye başladım” diye belirtti.

Başta Leyla Güven olmak üzere eylemcilerin durumunun kritik bir aşamaya geldiğini belirten Stahle, “Kürt Halk Önderi üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi kırmak için insanların bedenlerini ölüme yatırıyor olması beni kötü hissettiriyor. Bir şey yapamamanın huzursuzluğunu yaşıyorum, vicdanım rahat değil. Türkiye’de faşizm gün geçtikçe daha da artıyor. Dolayısıyla faşizme karşı direnişlerin de büyümesi gerekiyor.

Almanya’da bütün basın bu konuya gözünü kapatmış ve sesini kısmış durumda. Herkesin öncelikle neler yaşandığını bilmesi gerekiyor. Büyük bir baskı oluşturmamız gerekli. Alanlara çıkarak sesimizi duyurmamız gerek” diye konuştu.

Eylemcilerin direnişinden büyük bir moral aldığını ve duygusal olarak çok etkilendiğini belirten Stahle, eyleme tanıklık etmesinin kendisine büyük bir sorumluluk hissettirdiğini aktardı.

‘PARÇALANMIŞ SOLU BİR ARAYA GETİRMENİN ANAHTARINI BULDUM’

Ziyarete İtalya’dan gelen Silvia Todeschini de Kürtlerle ilgili izlediği kimi videolar ve okuduğu kimi yazılardan sonra devrim dinamiğini yerinde incelemek üzere soluğu Rojava’da aldığını belirtiyor. İki aylığına gittiği Rojava’da iki yıl kaldığını dile getiren Todeschini, Avrupa’daki sol yapılanmaları kapitalist düzen içerisinde asimile olmuş yapılar olarak tanımlıyor. Bu realitenin içerisinde bütünsel bir değişim konusunda umudun gelişmediğini belirten Todeschini, “Rojava’da kaldığım süreçte  farklı bir bakış açısıyla devrimi gerçekleştirme, farklı bir düşünüş tarzıyla devrimi inşa etme anlayışı gelişti ve bende dönüşüme neden oldu. Çünkü kapitalist sistemle aranızda bağ kalmamış oluyor. Ataerkil zihniyet ve devlete karşı nasıl bir savunma oluşturmanız ve mücadele vermeniz gerektiğini orada öğrenmiş oluyorsunuz. Bu tanıklıkla büyük umut yeşermeye başlıyor insanda. Bu yeşeren umut sadece Ortadoğu ve Rojava için değil tüm dünyayı kapsamaya başlıyor” diye konuştu.

Avrupa’ya döndüğü için mutlu olduğunu ifade eden Silvia Todeschini, “Çünkü bir İtalyan’ım ve Rojava’da deneyimlediğim bu devrim pratiğini esas alarak burada anlatmam ve mücadeleyi geliştirmek gibi bir sorumluluğum var. Rojava’dan döndükten sonra Avrupa’daki parçalanmış solu bir araya getirmenin anahtarını da buldum. Bu ancak kadın mücadelesiyle mümkündür” dedi.

‘DAHA ÇOK ÇALIŞMALIYIZ’

İtalya’da kadınları bir araya getirerek örgütlülüğü oluşturmaya ve Kürt kadınlarla dayanışma içerisinde bir köprü kurmaya çalıştığını ifade eden Todeschini, Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevlerine dikkat çekmek için İtalya’da bir çağrı yaptıklarını ve 30 kadın organizasyonuna imzalattıklarını söyledi. Şu anda İtalya’daki Jineoloji Komitesi olarak ‘Rojava Kadın Devrimini Savunalım’ adlı video kampanyasını ve Leyla Güven’in başlattığı eylemi sahiplenme çağrılarıyla sosyal medyada kamuoyu oluşturduklarını ve toplumu harekete geçirmeyi hedeflediklerini belirtti. Eylemlerini sadece devlete karşı değil, aynı zamanda toplumu harekete geçirmek için yaptıklarının altını çizen Todeschini, “Bu cümle bizim neden bu eylemin yanında olduğumuzu anlatıyor. Bizim yapmamız gereken şey belli: Daha çok çalışmalıyız” dedi.