Ghaffar: Kürtler gibi direnirsek kazanırız

Afganistan Dayanışma Partisi Hambastagi’nin sözcüsü Selay Ghaffar, ABD’nin ‘barış süreci’ adı altında savaşı derinleştirdiğine dikkat çekti. "Taliban ABD ajanıdır" diyen Ghaffar, Kürtlerin mücadelesinden ilham aldıklarını vurguladı, dayanışmaya çağırdı.

ABD ile Taliban arasında 29 Şubat’ta ‘barış anlaşması’ imzalandı. Katar’da imzalanan anlaşmaya göre ABD ve NATO, Taliban’ın koşulları yerine getirmesi durumunda 14 ay içerisinde askerlerini ülkeden çekecek. Anlaşmaya rağmen Afgan halkı ve devlet güçlerine karşı katliamlarını sürdüren Taliban’ın tutuklu 5 bin kadrosu cezaevinden salıverildi. Afgan halkına ve hükümetine rağmen ABD ile Taliban arasında sağlanan anlaşmanın perde arkasını ve sonuçlarını Afganistan Dayanışma Partisi Hambastagi’nin sözcüsü Selay Ghaffar ile konuştuk.

'AFGANLARI VE KENDİ HALKLARINI KANDIRIYORLAR'

ABD ve Taliban arasında bir süredir görüşmeler yürütülüyor, bu görüşmeler neticesinde binlerce tutuklu Taliban üyesi serbest bırakıldı. Bu sürecin perde arkasını anlatır mısınız?

ABD ve NATO müttefikleri 2001’de terörle mücadele adına Afganistan’ı işgal etti. Taliban’la mücadele edip ülkeye demokrasi, insan hakları, kadın hakları vs. getireceklerini söylediler. Ancak 2001’den sonra Taliban giderek güçlendi. Her geçen günle birlikte daha çok suç işleyip halka karşı vahşet uyguladılar. Özellikle de intihar saldırıları ve infazlar yoluyla. Yani terörle mücadele koca bir yalandan ibaretti. Terörle mücadele Afganistan’a girmek ve ABD’nin yeni işgal stratejisini uygulamak için bir gerekçeydi sadece. ABD’nin esas amacı, Afganistan’la sınır paylaşan Rusya, Çin ve İran gibi güçlere karşı hegemonya savaşını geliştirmekti.

Başlatılan sözde barış süreci ile hem Afgan halkını hem de kendi halklarını aldatmaya çalışıyorlar. ABD’nin Afganistan savaşı, Amerikan tarihinin en uzun ve masraflı savaşıdır. ABD halkı da bu konuda hükümetlerini eleştiriyor çünkü ödedikleri vergiler bu savaşa gidiyor. Ama bunca yıl geçmiş olmasına rağmen hala güvenlik sağlanamadı, hala savaş var, kan dökülüyor, insanlar öldürülüyor. 2001’den bu yana 400 binden fazla Afgan katledildi. Sayısız insan yaralandı, ülkelerinden kaçıp mültecileştiler. ABD, Taliban’ı kendi eliyle sözde düşman olarak yarattı. Artık bu şekilde kullanamıyor. Taliban ABD’nin düşmanı değil, ajanıdır. Ve ABD Afganistan’a daha fazla vahşet ihraç etmeyi amaçlıyor. Şimdiden Afganistan’da kara bayrak beyaz bayrağın yerini almış, DAİŞ Taliban’ın yerine geçmiştir. DAİŞ Taliban’ın yeni kod adıdır. Bize göre bu barış süreci sadece göz boyamadır. Halkın barış özleminden faydalanmaya çalışıyorlar. Afganistan halkı barış ve güvenlik istiyor. Normal bir yaşam istiyorlar, çocuklarını korkmadan okula göndermek istiyorlar.

Peki bu barış ne kadar mümkün görünüyor?

Barış olmayacaktır. DAİŞ şimdiden Taliban’ın yerini almış. Mazlum Afgan halkına karşı savaş devam edecektir. ABD Afganistan’da bir çeşit yeni sömürgeci politika uyguluyor. Daha önce de benzer süreçler, sözde barış ve müzakere süreçleri oldu. Ama bu süreçlerin tümü, ABD tarafından kendi stratejilerini oturtmak için kullanıldı. Mesela bir barış sürecinin amacı, Hamit Karzai’yin iktidarda kalmasını sağlamaktı. Şimdi de Taliban ile yürütülen görüşmeler ABD’deki seçimlerden bağımsız değil. Trump, ‘Afganistan’daki uzun savaşı bitirdim ve Taliban’ı yendim’ diyerek oy toplamak istiyor. Aynı şekilde Eşref Gani hükümeti de iktidarda kalmak istiyor. O yüzden her türlü şart ve kırmızı çizgiden vazgeçtiler.

Bu sürecin sonunda barış sağlanamayacaktır. İran ve Pakistan’ın kanlı ellerini görmezden gelemeyiz. Diğer bölge güçleri var. Taliban Pakistan’ın kuklasıdır. Pakistan geçmişte Mücahitleri, ardından da Taliban’ı destekledi. Onun açısından Hindistan ile vekalet savaşını yürütme zemini teşkil ediyor. Pakistan Afganistan’da barışın sağlanmasını asla istemez, savaşın sürmesi onun çıkarınadır. Yine ABD’nin Afganistan’da dokuz askeri üssü bulunuyor. Bu üsler hem bölge hem de dünya için tehdit oluşturuyor.

HÜKÜMETİN ROLÜ

Anlaşma hükümetle Taliban arasında değil de ABD ile Taliban arasında. Hükümetin bu konudaki yaklaşımı nedir?

Hükümetle Taliban arasında da müzakerelerin başlatılacağını söylüyorlar da şu anda günlük olarak halk yanı sıra polisi hedef alan saldırılar işleniyor. ABD, Afgan hükümetine bilgi bile vermeden Taliban’a, cezaevindeki 5 bin üyelerinin serbest bırakılacağı sözünü verdi. Yani bu karar hükümet tarafından değil ABD tarafından alındı. Hükümet itiraz etti, çünkü kendilerinin Taliban’la diyaloğu veya müzakeresi yoktu. Ama ne oldu? ABD’nin Afganistan Barışı Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad gelip Devlet Başkanı Gani ve İcra Kurulu Başkanı Abdullah Abdullah’ın kulaklarını çekti ve ‘siz kimsiniz de bizim aldığımız kararlara itiraz ediyorsunuz? Ben bu kararı Doha’da verdim zaten, sizin kırmızı çizgilerinizi veya ön şartlarını tanımıyoruz, onları serbest bırakacaksınız’ dedi. Ve hükümet de 4 bin 600 Taliban’ı serbest bıraktı. Kalan en tehlikeli 400 kişi içinse kararlarını meşrulaştırmak için Loya Jirga adlı ulusal meclisini topladılar. Oysa bu meclisin halk nezdinde herhangi bir meşruiyeti veya anlamı yok. Burada hiç kimse Afgan toplumuna kulak vermiyor. Mağdur aileleri asla Taliban’ı affetmeyecek ve asla da bu katillerin serbest kalmasını kabullenmeyecektir. Onlar adalet olmadan bir anlaşmanın yapılmasını kabul etmiyor. Çünkü adaletsiz barışın bir anlamı olamaz. Suçluların yargılanmadığı bir barışın anlamı olamaz.

Halilzad kendisi bu anlaşmanın ABD ve Taliban arasında olduğunu söyledi. Diğer ABD’li yetkililer bunu söyledi. Yani anlaşma, Taliban’ın ABD ve NATO hedeflerine saldırmamasını öngörüyor. Taliban’ın ABD ile ateşkesi yeni değil, aslında 2001’den beri aralarında bu uzlaşı var. 2001’den bu yana Taliban ABD’ye ait kaç karargah, üs, askeri kampa saldırdı? Taliban’ın savaşı başından itibaren halka karşı idi.

'HALİLZAD ABD'NİN GÜVENİLİR KUKLASI'

Bize, ABD’nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey’i anımsatan Zalmay Halilzad’ın rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir kişidir?

Halilzad genç yaşta Afganistan’dan Amerika’ya göç etmiş, ABD açısından güvenilir bir kukladır. Önce ABD’nin büyükelçisi olarak Afganistan’a geldi. Şimdi ise onların Afganistan özel temsilcisidir. Onun rolü ABD’nin Afganistan’a dönük yeni sömürgeci politikalarının uygulatılmasıdır. Onun için Afgan halkının yaşamının bir önemi yok. Onun tek önemsediği şey, ABD’nin stratejisini uygulamaktır. Barış adı altında bu oyunu çok ustaca oynuyor. Çünkü ABD’nin çok eski bir ajanıdır.

Anlaşma kapsamında ABD, Kasım sonuna kadar asker sayısını 5 binin altına düşürecek. ABD’nin Afganistan’dan askerlerini çekme söylemi ve bunun arkasındaki politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD askerlerini üsleri burada bulunduğu müddetçe Afganistan’dan çekmeyecektir. Rusya, Çin ve İran ile rekabeti devam ettiği müddetçe buradan çekilmez. Onların çekileceğine inanmıyoruz. Irak’tan çekilmediler. Askerlerin çekileceğini söylemeleri bir seçim propagandasıdır. Afgan halkı başta ABD olmak üzere bütün yabancı güçlerin çekilmesini istiyor. Anlaşmaya göre 14 ay içinde askerlerini çekmeleri gerekir. Ancak seçimden sonra eminiz ki kalmak için bir gerekçe öne süreceklerdir. Sözde 2014’te gideceklerdi. Ne oldu? Terörle mücadelenin devam ettiğini söylediler. Şimdi de ya DAİŞ’i tehdit diye öne sürecekler ya da Taliban’ın farklı fraksiyonlara bölünmüş olduğunu ve kimi fraksiyonun Rusya, Çin veya İran’la işbirliği yaptığını gerekçe olarak kullanacaklardır. Kaldı ki ABD ve Taliban arasında açıklanan anlaşmanın dışında gizli bir belgenin imzalandığı yönde söylentiler var ve hiç kimse bunun içeriğini bilmiyor.

KADINLAR VE TOPLUM NE DÜŞÜNÜYOR?

ABD Afganistan müdahalesini başlatırken kendini kadınların kurtarıcısı olarak lanse etmeye çalıştı. Kadınların bu sürece katılımları veya konuyla ilgili tutumları nasıl?

Taliban’ın korkunç suçlarından en çok kadınlar etkilendi, etkileniyor. Kadınların başı kesildi, recm edildiler, katledildiler, iş ve eğitimden edildiler. En ağır savaş onlar üzerinde yürütüldü ve yürütülmeye devam ediyor. Sıradan ve bilinçli Afgan kadınlarının bunu unutması, katilleri affetmesi mümkün değil. Ama ABD’nin dolarlarıyla yaşayan bir avuç kadın şu an Amerika’nın hoparlörü rolünü oynuyor. Bunlar sürekli barış süreci hakkında konuşup Taliban’ın değiştiğini iddia ediyorlar. Bu imtiyazlı kadınlar sözde sivil toplum kadını adına, sırf bireysel çıkarlarından ötürü ABD’nin onlara biçtiği rolü yerine getiriyor, Doha’daki otellerde yapılan salon toplantılarına katılıp sonradan dolarlarını sayıyor. Ancak mağdur aileleri, halktan kadınlar gelişen bu süreci kabul etmiyor. Kaldı ki 400 azılı Taliban’ın serbest bırakılması yönde karar almak üzere toplanan konseye aydın bir kadın milletvekili katılıp bunun halka ihanet anlamına geldiğini yüksek sesle söyledi. Ancak o da susturuldu.

ABD ile Taliban arasındaki bu anlaşmaya toplum tarafından nasıl bir tepki gösteriliyor?

5 bin Taliban’ın salıverilmesini protesto etmek için sokaklara dökülen ve eylemler düzenleyen tek güç Hambastagi partisi oldu. Medya muhalif sesleri bastırıp yansıtmıyor. Afgan halkı açısından çok zor bir süreçten geçiyoruz. Özellikle de ülkenin özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele eden demokratik ilerici güçler üzerindeki baskılar çok yoğun ve çok yönlü. Bir yanda hükümet, bir yanda işgal kuvvetleri, bir yanda Taliban, El Kaide, DAİŞ veya Mücahitler gibi aşırıcı güçler. Buradaki durum çok karışık. Afgan hükümetinin iradesi yok, her türlü gücün ülkede eli var. Barış ve istikrara kavuşmanın tek yolu halkın gücüdür. Afgan toplumu birleşip örgütlenmeli. Hayatlarında barış ve güvenlik istiyorlarsa bu güçlere karşı mücadeleyi örgütlemeli.

'KÜRTLER GİBİ DİRENMELİYİZ'

Hambastagi olarak çözümü nerede görüyorsunuz?

Son 6 ayda günde ortalama 16 sivil bombalı saldırılarda ve intihar saldırılarında katledildi. Afganistan dünyanın en ölümcül ülkelerden sayılıyor. BM’ye göre dünyanın üçüncü en mutsuz ülkesidir. En umutsuz ulus diye isimlendirildi. Ancak biz Hambastagi ve birçok diğer ilerici örgüt olarak umutluyuz. Birlikte, omuz omuza, ittifak olarak mücadele yürütüyoruz. Gelecek için umudumuz var. İşgale ve gericilere karşı mücadele etmemizin sebebi budur. Ve güçlü örneklerimiz de var. Örneğin Afganistan’ın bazı şehirlerinde kadınlar Taliban’a karşı silahlandı. Topluluklarına karşı işlenen suçların intikamını alıyorlar. Daha kısa bir süre önce Cor bölgesinde bir kadın eline silah alıp katilleri öldürdü. Ülkenin kuzeyinde de Taliban’a karşı öz savunma geliştiren gruplar var. Bu direniş bize umut veriyor. Ve her zaman söylediğimiz gibi Kürt hareketinin ve Kürt halkının direnişi bizim için ilham kaynağıdır. Kürtler DAİŞ’e karşı nasıl savaşmışsa bizim de burada Taliban’a karşı aynı savaşı yükseltmesi gerekiyor. Çünkü benzer durumlar yaşıyoruz. Kürtlerin Kobanê’de, Efrîn'de verdiği mücadeleden öğrenmemiz gerekiyor.

DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Hambastagi olarak hem Kobanê direnişi zamanında hem de sonrasında Kürt halkının direnişiyle dayanışma eylemleri düzenlediniz. Kürtlerden nasıl bir dayanışma beklersiniz?

Uluslararası düzeydeki kardeş örgütlerimizden her zaman istediğimiz şey, sesimiz olmalarıdır. Emperyalizm ve kapitalist sistem ortak düşmanımızdır. Birlikte mücadele yürütelim. Deneyimlerinizi bizimle paylaşın, öğrenelim. Adalet, insan hakları, kadın hakları için mücadelemizde karşılıklı olarak deneyimlerimizi paylaşalım. Birbirimize arka gelmeli, birbirimizi savunmalıyız. Afgan hükümeti bize saldırdığında farklı ülkelerdeki Afgan elçilikleri önünde protesto eylemlerinin yapılmasını ve bu saldırıların kınanmasını istiyoruz. Afganistan’daki durum sadece ulusal hükümete bağlı değil, uluslararası güçlerin siyasetine bağlıdır. Bu ülkeler üzerinde baskı oluşturulmalı. İnsanların ödediği vergiler silah olarak bize dönüyor. Kürt hareketi olarak bu NATO güçleri üzerinde baskı oluşturabilirsiniz. Afganistan’daki savaşlarını durdurmalarını, Taliban ve DAİŞ gibi suç şebekelerine destek sunarak Afganları katletmeye son vermelerini isteyebilirsiniz. Sesimiz olmanızı istiyoruz.

Selay Ghaffar kimdir?

1983’te Batı Afganistan’da dünyaya gelen Selay Ghaffar, babası özgürlük mücadelesinde yerini aldığı için 3 aylık iken ailesiyle Pakistan’a sığındı. 13 yaşındayken Pakistan’daki mülteci kamplarında çocuk ve kadınlara yönelik toplumsal çalışmalarla mücadeleye başladı. Çok sayıda kadın ve çocuk kuruluşunda yerini aldı. Taliban’ın iktidarı döneminde Afganistan’da kadınlara yönelik çalışmalar yürüttü. 2001’de ABD öncülüğündeki NATO işgali ile birlikte hem işgale hem işbirlikçi hükümetlere hem de İslamcı çetelere karşı mücadelenin öncülerinden biri oldu. Afganistan’la ilgili düzenlenen çok sayıda uluslararası konferansa konuşmacı olarak katıldı. Afganistan Dayanışma Partisi’nin (Hambastagi) sözcülüğünü yapıyor.