'Kadın hareketinin ve gücünün farkındalar'

Kadınlar İstanbul’dan İzmir’e 25 Kasım’da alanlara çıkmaya hazırlanırken sadece erkek şiddetine değil, iktidarın bu yönlü politikaları ile pandemi ve ekonomik krize karşı da mücadeleye çağrı yapıyor.

Kadınlar her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Kasım’da şiddete dur demek için alanlarda olacak. Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin her yıl bir öncekine göre daha arttığı Türkiye’de AKP-MHP iktidarı ise kadın kazanımlarını hedef alan politikalar üretmeye devam ediyor.

Kadınlar hem iktidarın hem de erkek şiddetinin yanı sıra krizin ve pandeminin etkilerine karşı talepleri ile alanlarda olacak. Kadınların 25 Kasım gündemini İstanbul’dan 25 Kasın kadın Platformu’ndan Şenay Kumuz, İzmir Kadın Platformu’ndan ise Nuray Öztürk ANF’ye anlattı.

'BU YIL KADIKÖY’DEYİZ'

25 Kasım Kadın Platformu’ndan Şenay Kumuz bu yıl Covid-19 salgınından da kaynaklı, 25 Kasım eylemini İstanbullu kadınlar olarak Kadıköy’de yapacaklarını dile getiriyor: “Biz bu yıl farklı olarak başka bir alanda 25 Kasım eylemi gerçekleştireceğiz. 25 Kasım Kadın Platformu her yıl Taksim'de düzenliyordu eylemi; ama son 3 yıldır özellikle polis baskısının çok yoğun olduğu, valiliğin de önceden yasaklaması gibi bir durum söz konusuydu. Hatta son olarak İçişleri Bakanlığı’nın müdahale ettiği eylemlere dönüşmüştü Taksim'deki. Ama kadınlar sokağa çıkmaktan vazgeçmedi. Şöyle bir durum var Taksim sadece bize değil, başta Cumartesi Anneleri olmak üzere birçok toplumsal muhalefete kapatıldı. Ama bu yasağı her yıl delen kadınlar oluyordu. Kadın hareketi yine bu müdahaleleri yenebilecek güce sahip fakat pandemi koşullarından kaynaklı, polis müdahalesi kadınların sağlığı açısından büyük sıkıntılar yaratacak. O yüzden bunu riske atamazdık. 25 Kasım Kadın Platformu olarak bunu uzun uzadıya tartıştık. Taksim'de olması gerektiğini düşünen arkadaşlarımız da oldu fakat bu yıl Kadıköy'de, pandemi koşullarını da gözeterek bir 25 Kasım eylemi yapmaya karar verdik çoğunluk olarak.”

PANDEMİ VE KRİZ DE GÜNDEMİMİZDE

Şenay Kumuz, bu yıl yapılacak eylemde şiddetin ve krizin yanı sıra pandemiye dair taleplerini dile getireceklerini ifade ederek şunları belirtti: “Bugün erkeklerin uyguladığı şiddet ve kadın katliamı karşısında kadınların soğukkanlılıkla mücadeleye devam etmesi aslında hepimizi ayakta tutan bir şey. Elbette sadece kadına karşı şiddeti için sokaklarda olmayacağız. Kadınlar pandemide de ev içi şiddete çok maruz kaldı bunun yanı sıra kriz ilk olarak kadınları vurdu. Pandemi devam ediyor ve bugün sokaklara çıkan kadınların hepsi, nerede olursa olsun bu ev içi şiddetin son bulması için alanlara akacak. Ekonomik kriz nerede ve ne zaman olursa olsun elbette ilk öncelikle kadınları etkiliyor. Pandeminin de getirdiği kriz ile birlikte ilk önce kadınlar çalışma yaşamından çekildi. Ev içi çocuk, yaşlı bakımı gibi birçok yükümlülük kadına atıldı. Bizler bu yıl da krizin, kadına yönelik şiddetin, kayıp kadınlar sorununa, pandeminin yarattığı ev içi şiddeti de ekleyerek bu taleplerle alanlarda olacağız."

MIRABEL KARDEŞLERİN MİRASI İLE…

Son dönem özellikle İstanbul Sözleşmesi üzerinden yürüyen tartışmalara da değinen Kumuz, şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına yönelik bazı girişimlerde bulunuldu. 25 Kasım Kadın Platformu’ndaki birçok kadın yapılanması, bağımsız feministler, sosyalistler kadınlar bu alanın iktidarın elinde bir oyuncak olmaması için mücadele verdi. İstanbul Sözleşmesi tartışmaları henüz gündemden düşmüş değil. İktidar da bunu çok dikkat çekmeden yapmaya uğraşacaktır zira Erdoğan'ın “kanayan yaraya parmak bastık” tarzında bir sözü vardı bu konu ile ilgili. Bunu hortlatmamak açısından söylemişti aslında onlar da kadın hareketinin ve gücünün farkındalar. 25 Kasımlar ebette kadın mücadelesi açısından önemli bir ivme yaratıyor. Elbette tek başına değil ama kadınlar özellikle şiddete karşı sokağa çıkma ve 25 Kasım'da alanları doldurmaya gayret ediyor. Mirabel Kardeşlerin mirasını devralan bir ruhla her baskıya rağmen sokağa çıkan bir kadın hareketine katkı sundu. Kadınlar nasıl İstanbul Sözleşmesi'nin tartışılmasına ve bu yoğun saldırılara karşı dik durduysa bugün 25 Kasım'da da sokaklara çıkacak ve taleplerini dile getirecek.”

PANDEMİ, KRİZ VE DEPREM

İzmir Kadın Platformu’ndan Nuray Öztürk ise kadına yönelik şiddete karşı acil önlem planı oluşturulması, 6284 sayılı yasa ve İstanbul sözleşmesinin uygulanmasını vurguladı: “Hakız tahrik, iyi hal indirimi gibi uygulamalara son verilmesi, kadınların eşit istihdamının sağlanması, işten atmaların yasaklanması, parasız, bilimsel eşit eğitim hakkı… Yaşanabilir kent, sağlıklı barınma hakkı…

Ekonomik kriz, pandemi derken deprem İzmirli kadınlar için hayatı daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Patronlar, sermaye yedek ve ucuz iş gücü olarak gördüğü kadınları kriz bahanesiyle işten atarken, giderek daralan aile bütçesi çok sayıda kadını çalışma yaşamına katılmaya zorladı ve artan işsizliği de düşününce aslında güvencesiz, düşük ücretlere, kayıt dışı çalışma kadınlar arasında arttı."

ÖZGÜTLÜ MÜCADELEDEN BAŞKA ŞANSIMIZ YOK

Pandemiyle birlikte artan ev içi ve bakım yükleriyle, her gün artan işsizlikle eve kapatılan kadınlar, daha çok şiddet gördüğüne değinen Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: “Yoksulluk ve işsizlik, kadınları şiddet gördüğü evden ayrılamaz hale getiriyor. Kadınların eşitlik haklarının tartışmaya açılması tüm alanlar şiddeti tırmandırıyor. Bu şiddete karşı birlikte ve örgütlü mücadeleden başka şansımız yok. Hepsini bir bütünlük içinde ele almak ve birleşik mücadeleyi örmek zorundayız. Kadına yönelik şiddet, şiddeti yaratan yapısal ve politik nedenlerden bağımsız ele alınamaz. Dolaysıyla haklarımız ve hayatlarımız için bu acı tabloyu değiştirecek bir mücadele pratiğini ortaya koymalıyız. 25 Kasımların 8 Mart’ların görünür olması taleplerimizin karşılık bulması ya da bugün ki haliyle yeni saldırıların önlenmesi için önemli. Bu nedenle tüm kadınlara çağrımız var, şiddet her yerde ve çözüm örgütlü mücadele!”