'Kadın mücadelesi muhalefeti büyüttü'

HDP’li Nadiye Gürbüz, toplumsal muhalefetin büyümesinde en önemli rolün kadınlar olduğunu belirterek, "O yüzden en dinamik kesim olan kadınlara saldırıyorlar" dedi.

Son günlerde İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ile ilgili tartışmalara ilişkin konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclis üyesi Nadiye Gürbüz, sözleşmeden asla vazgeçmeyeceklerini söyledi. Gürbüz, AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılırsa yerine alternatif çalışmalar yapacağı şeklindeki söylemlere de kadınların başka bir sözleşmeyi kabul etmesinin mümkün olmadığına işaret etti.

Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ‘Ankara Kriterleri’ der geçeriz sözünün tam bir erkek aklının ürettiği söz olduğunu söyleyen Gürbüz, "O açıklamada nispeten AKP’li kadınların yaptığı açıklamaya sahip çıkan bir yaklaşım vardı. Fakat sözleşmeden çekilme konusunda da bir kararlılık sinyali verildi. AKP’nin kodları kadın mücadelesine, kadın özgürlüğüne aykırı kodlardır. İktidara geldiği günden bugüne kadar bütün söylemler ve yapılanlar bize bunu gösteriyor. Tabi ki bu sadece AKP ile sınırlı bir durum değil. Partimiz dışındaki meclisteki diğer partilerin çoğunluğu benzer bir akla sahip" diye konuştu.

'MAKUL KADIN' ÇİZGİSİNE GETİRMEK İSTİYORLAR

"2011 yılında bu sözleşmeyi imzaladıklarında da farklı düşünmüyorlardı" diyen Gürbüz kadınların yürüttüğü mücadele sonucunda bu sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldıklarını belirtti. İktidarın her fırsatta da sözleşmeden çıkmak ve sözleşmeyi uygulamamak için çaba sarf ettiğini hatırlatan Gürbüz, devamla şunları söyledi: "Ankara Kriterleri derken de erkek egemen aklın, gerici erkek ittifakının kendi yazdıkları bir sözleşmeyi nasıl yaşama geçireceklerini söylüyorlar.

Sadece şu tartışmaların yürütüldüğü günlerde bile 36 kadın katledildi, 11 kadın intihar denilerek, faili meçhul bir şekilde yaşamını yitirdi. Neredeyse savaş sürecindeki kadar kadın katliamı ve şiddeti yaşanıyor. Söyledikleri şey de bu katliamları göz yumacakları, kadının erkekle eşit olmadığı, kadınları eve kapatıp makul kadın çizgisine getirecekleridir. Kadınların bunu kabul etmesi mümkün değil. Herhangi bir gerekçeyle kadına yönelik şiddeti, kadın katliamlarını, iş hayatından çekilmesi anlayışını hiçbir kadının kabul etmesi mümkün değil."

Kadınların tepkilerinin ardından iktidarın bazı toplantılarını, ertelemek zorunda kaldığına dikkat çeken Gürbüz, "Ortaya çıkan bir çatlak var ve Erdoğan, çatlağı açıklamalarıyla sıvamaya çalışıyor. Ama bu çatlak öyle kolay kolay sıvanacak bir çatlak değil. Kendi tabanındaki kadınlar dahi buna tepki gösteriyor. Kendisine oy veren kadınlarla, oy vermeyen kadınlar arasında bir uçurum yaratmaya çalışıyor. Ama bu konuda da başarılı olamayacak. Şu an bu ülkedeki toplumsal muhalefetin büyümesinin nedeni kadın mücadelesidir. Bu yüzde buradan gelişecek bir hareketin Türkiye’deki savaş, ekonomik kriz, Kürt sorunu gibi konularda ciddi hareketler yaratarak çatlağı büyüteceklerinin farkındalar. O yüzden en dinamik kesime saldırarak orayı dağıtmak istiyorlar" şeklinde konuştu.

‘Z KUŞAĞI KABUL ETMEYECEK’

Duygu Delen adlı genç kadının katledilmesinin ardından kadınların konuyla ilgili eylem yapmasına engel olmak için basın açıklamalarının yasaklandığını vurgulayan Gürbüz, devamla şu ifadeleri kullandı: "Duygu Delen, tıpkı Şule Çet gibi katledildi. Ne kadar saklanmaya çalışılsa da bu çok açık ve net bir durum. Türkiye ve Kürdistan’da var olan birleşik hareket, kadın hareketidir. Bu bağlamda onu sindirme, dağıtma çabası özel olarak harcadıkları bir çabadır. Kadınlar yaşamları bir erkeğe, bir çocuğa bağlasınlar ve başka gayeleri olmasın isteniyor. Belirledikleri kriterlere göre yaşanmasını istiyorlar.

Sevgiliniz varsa evlenmek zorundasınız, yoksa birini bulup evlenmek zorundasınız, evliyseniz, çocuk yapmalısınız gibi. Kadınlar ikinci sınıf olarak hayatını sürdürsün diye çaba harcıyorlar. Ama Z kuşağı dediğimiz kuşak ister AKP’ye oy versin ister vermesin, bu durumu kabul etmiyor ve kabullenmeyecek. Kendi içlerindeki o gerilimin temel nedenlerinden biri de bu. AKP, bir cemaatler koalisyonudur. O cemaatlerin de dayatmasıyla gerici toplumsal bir zemin oluşturmaya çalışıyorlar. Ama bunu yaratmak kolay değil."

SÖZLEŞMENİN NE KADAR YAŞAMSAL OLDUĞUNU ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ

"Biz İstanbul Sözleşmesi’ni dişimizle tırnağımızla kazandık" diyen Gürbüz, sözleşmeden kolay kolay vazgeçmeyeceklerini kaydetti. İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasını da istediklerini belirten Gürbüz konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Çünkü bu çok insani sebebimiz var; biz kadınlar öldürülmek istemiyoruz. Kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların bu kadar şiddete, tecavüze, tacize maruz kaldığı ve bu kadar yoğun yaşandığı başka bir dönem olmamıştır. Bunları ortadan kaldırmayı denemek yerine yapılanlar ortada.

Gülistan Doku’nun failleri çok açık ortadayken yapılan hiçbir şey yok. Mahkemelerde kadınlar davalarına sahip çıkmadığında alınan kararlar var. İstanbul Sözleşmesi’nin çok açık ve net maddeleri var; aile içinde ya da dışında bir kadına, çocuğa ya da cinsel yöneliminden dolayı bir insana şiddet uygulamasını devletler önlemek zorundadır. Mesele sadece sözleşmeden imzayı çekmek de değil. Kadınlar bu sözleşmenin uygulanması için de mücadele etmeye devam edecek. İşlerinin zor olduğunun onlar da farkında. Gündeme getirecekleri herhangi bir sözleşmeyi de kadınlar kabul etmeyecek. Kadınlara bu sözleşmenin ne kadar yaşamsal olduğunu da anlatmaya devam edeceğiz."