KJAR, siyasi tutsakları sahiplenmeye çağırdı

İran cezaevlerinde siyasi kadın tutsaklar üzerindeki baskılara dikkat çeken KJAR, siyasi tutsakları sahiplenmeye çağırdı.

Doğu Kurdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR), Kürt siyasi tutsak Zeynep Celaliyan’ın tutukluğunun devam etmesi, İran istihbaratı tarafından kaçırılan KJAR üyesi Werîşe Muradî’den haber alınamaması ve siyasi kadın tutsaklar üzerindeki baskılar nedeniyle yazılı açıklama yaptı.

İran ve Doğu Kurdistan’da “Jin, jiyan, azadî” direnişinin, İran devletinin paniğe kapılmasına neden olduğunun kaydedildiği açıklamada, “Kadınlara enerji veren ‘Jin, jiyan, azadi’ direnişi birçok baskıya rağmen devam etti. Son günlerde müebbet hapis cezasına çarptırılan Kürt kadın siyasi tutuklu Zeynep Celaliyan’ın sorguya alındığı haberi yayımlandı ve kalbi özgürlük için atan herkes kaygılarını dile getirdi. 16 yıl boyunca Zeynep Celaliyan İran faşist hükümetinin tüm işkencelerine rağmen geri adım atmadı” denildi.

'ZİNDANLAR DİRENİŞİN KALESİ OLMUŞTUR'

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Zeynep Celaliyan şu an da Yezd Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Ağızda pamukçuk, göz nezlesi, görme bozukluğu, astım, sindirim ve böbrek sorunları gibi hastalıklardan mustarip ve hâlâ tıbbi hizmetlere erişimi engelleniyor ve görme yetisi ciddi şekilde hasar görmüş durumda. Elbette Zeynep Celaliyan’a yönelik saldırı ve şiddet sadece bunlarla sınırlı değil. Enformasyon Bakanlığı’nın görevlileri Zeynep Celaliyan’a defalarca pişmanlık dayatmasında bulunmuşlardır ancak Zeynep Celaliyan 16 yıldır bu baskılara karşı radikal bir direniş gösteriyor. Rejim baskılarıyla hiçbir zaman amacına ulaşamadı.

İran’ın anti-kadın rejimi, kimlikleri ve varoluşları hakkında konuşan aktif kadınları önlerinde bir engel olarak görüyor. Arkadaşımız Werîşe Muradî, Golrokh Ebrahimi Iraei, Azizi Phrafan ve Nergis Muhammadi gibi diğer aktif kadınlar da bu dönemde kadınların kimliği, varoluşu ve hakları hakkında konuştular. Sürekli sorgulamalar, aileye baskı, sansür vb. rejimin kadına yönelik psikolojik savaşıdır. Bu arada hapishane tüm toplumun aynası haline gelmiştir. İster ev ister şehir ister hapishane ister sokak olsun direnişin kaleleri birbirine bağlıdır ve birbirinden ayrılamaz. Ne idam ne müebbet hapis ne de işkence onları amaçlarına ulaştırabilir. Çünkü kadın direnişinin ve cezaevinin uzun bir geçmişi var. İran’ın dört bir yanındaki özgürlüğü seven toplumun nasıl aktif kadınların sesi haline nasıl geldiğini gördük.

Öte yandan bu bir hafta içinde Azizi Phrafan’ın, Evin Cezaevi’ndeki kadınlar koğuşuna nakledilmesinin yanı sıra Samira Sabzian adlı genç bir kadının idam aldığına ilişkin haberler yayımlandı. Samira on yıldan beri hapiste olan genç bir kadındır. Samira iki çocuk annesi ve İran’ın anti-kadın hükümeti onun canına kıymaya çalışıyor.

KJAR her zaman hapishanelerin aynı zamanda mücadele ve direnişin kalesi olduğuna inanmıştır. Doğu Kürdistan ve İran’daki mücadelede çok sayıda kadın hayatını feda etti. Son olarak bizler, kadın özgürlüğü için mücadelemize devam edeceğimizi belirtiyor ve tüm sivil ve siyasi aktivistlerden tutsakların sesi olmalarını istiyoruz.”