KJK YK üyesi Leyla Agîrî Köln’de anıldı

İşgalci Türk devletinin hava saldırısında şehit olan KJK YK üyesi Leyla Agîrî için Almanya’nın Köln kentinde anıldı.

Türk devletinin Haziran ayında Medya Savunma Alanları’na düzenlediği hava saldırısında şehit olan KJK Yürütme Konseyi (YK) üyesi Leyla Agîrî (Filiz Aslan) Almanya’nın Köln kentinde anıldı.

Anmaya, Almanya’daki çok sayıda Kürdistani kurum temsilcisi, Leyla Agîrî’nin abisi gazeteci Günay Aslan’ın da aralarında olduğu yüzlerce kişi katıldı.

Devrim şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan anmada Yakınlarını Kaybeden ve Şehit Aileler Örgütü (KOMAW) yöneticilerinden Cenap Yeter bir konuşma yaptı.

1982’de Diyarbakır zindanlarında direniş ateşini yükselten şehitlerin halka borçlu olduğunu söylediğini hatırlatan Yeter “Bu borç bugün dört parça Kürdistan’da kahramanlık destanı yazan şehitlerimiz tarafından ödeniyor. Şehitlerimizin fedakarlığı sayesinde Kürt halkı büyük bir onurla dünya halkları içinde yerini almış durumda” dedi.

ASLAN: LEYLA KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNE TUTKU İLE SARILDI

KJK Yürütme Konseyi üyesi Leyla Agîrî’nin yaşamı ve mücadele hayatından kesitlerin sunulduğu sinevizyon gösterimi ardından Leyla Agîrî’nin abisi Günay Aslan bir konuşma yaptı.

“Leyla yaşamıyla, mücadelesiyle, söyledikleriyle kendini anlattı. Biz sadece acımızı hafifletmek için onu anlatmaya çalışacağız” diyen Aslan konuşmasına şöyle devam etti: “Aile demokratikleşmeden Kürtler demokratikleşemezdi, bunu çok iyi biliyordu. Kadın özgürlüğü Leyla’nın tutku ile sarıldığı bir özgürlüktü, Leyla bunun için çok büyük emekler verdi ve bedeller de ödedi.

Leyla ne için şehit oldu, neden aramızda değil, bu dünyada niye değil. Bunun bir sebebi var. 40 yıllık mücadele birikimleri tasfiye edilmek isteniyor. Yeni kurulacak uluslararası sistemde onlara bir yer verilmek istenmiyor. Onlar mücadele ettiler, emek harcadılar, sadece Rojava’da 15 bine yakın şehit verdiler. Kuzey’de 40 yıldır şehit veriyorlar. Kürdistan’ın 4 parçasında çok ağır bedeller ödedi. Ama uluslararası küresel gericilik, uluslararası sistem ve bölgesel gericiliği de yanına alarak, Leyla ve arkadaşlarının hak ettiği, onların söke söke almaya çalıştığı vermek istemiyorlar, onları geri itmek istiyorlar. Tarih sahnesine çıkmış Leylaları, Leyla’nın mücadelesini, partisini, özgürlük mücadelesini statüsüz, kimliksiz ve geleceksiz bırakmak, karanlığa itmek istiyorlar.

BU SÜREÇ OLMAK YA DA OLMAMAK SÜRECİDİR

PKK Şengal’den çıksın diye Zeki Şengalileri, Zerdeşleri, Nalinleri öldürüyorlar. PKK Medya Savunma Alanları’ndan, Başur’dan, Irak’tan çıksın diye Kasımları, Helmetleri, Demhatları vuruyorlar. Bunu biliyoruz ve bilinci ile hareket etmeliyiz. 40 yıllık mücadele tarihinin en kritik aşamasıdır. Uluslararası gericiliğin desteğini almış Türk devleti, Erdoğan gericiliği Dersim, Şêx Seit ve Ağrı’da olduğu gibi bir Kürt isyanını daha silahla bastırarak ezerek çözmek istiyorlar, amaçları budur. Bu yüzden içinden geçtiğimiz bu süreç, bundan önce yaşadığımız sıkıntılı süreçlere benzemiyor.

Bu bir olmak ya da olmamak sürecidir. Şunun farkındayım, eğer Leylalar yaşayacaksa, mücadelesi yaşayacaksa, tarih sahnesinde bir yeri olacaksa, Leyla’nın arkadaşlarının mücadelesinin bir esenliğe kavuşması lazım.”

AMED: GÖZLERİNDE HEP UMUT VAR

Günay Aslan’ın ardından da Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) aktivistlerinden Zelal Amed söz aldı.

“Şu anda çok büyük bir duygu ve düşünce yoğunluğunu yaşıyoruz. Özgürlük mücadelesi, Kürt ve kadın gerçekliğine özgür duygulanmayı öğretti. Bu çok önemli. Sinevizyonda da değerli Günay ve Cenap arkadaşımızın belirttiği çok önemli noktalar var. Heval Leyla’mızın bu maddi dünyaya geldiği gün de bir tarihi ifade ediyor.

Önder Apo’nun 1973 aynı zamanda Kürdistan vardır, Kürt halkı vardır ve sömürgedir sözü ile başladığı özgürlük mücadelemizin de başlangıcı” diyen Amed şöyle devam etti: “47 yıl destansı yaşandı. 47 yılda büyük acılar ve yiğitliklere de imza atıldı atılmaya devam ediyor. PKK mücadelesinin, Kürt özgürlük mücadelesinin, kadın özgürlük mücadelesinin temel ilkelerini, ölçülerini anlamak istiyorsak, Heval Leylamıza bakacağız.

Leyla Heval’ın gözlerine bakınca, umutsuzluğu hiçbir zaman görmedim.

Leyla heval, demokratik konfederal sistemin, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigmamızın bir öncüsü olarak yoluna devam etti.

1993 katılımı aynı zamanda kadın ordulaşmasının, Berîtan çizgisinin kurumlaşmasının da başladığı tarihtir. Kadın ordulaşmasında, kurumlaşmasında yerini aldı.

Rojava devriminden, Rojhilat’a, Bakur’dan Başur’a kadar sadece kadının değil, erkeğin de değişim, dönüşümünü esas aldı.

Eleştirerek, değiştiren, dönüştüren bir güç oldu. Yeni paradigmanın esası da budur.

1996’da Önderlik sahasından ayrıldığında Önderliğe verdiği söz, emeğe layık olmak, kendini inşa etmek, mücadele yürütmek. Heval Leyla Önderliğe verdiği sözü tuttu.”