‘Susmuyorum çünkü haklarımı öğrendim’

Birçok kadının şiddet hikâyesi ne yazık ki öldükten sonra yansıyor medyaya. Ama bir de yaşadığı tüm şiddete rağmen buna karşı mücadele eden kadınlar var ve onlar haklarını her geçen gün daha çok öğreniyor.

Kadınlar 25 Kasım’da “Kadına şiddete son!” demek için alanlara çıkacak. Bir de o alanlara gidemeyen kadınlar var. İstanbul’un bir ucunda oturup eylemlere gidemiyorlar belki ama sadece bir güne değil her güne yaydıkları bir şiddetle mücadeleleri var. Birçok kez medyaya sadece şiddet sonucu öldürülen kadınların hikâyeleri geliyor. Kadınlar koruma kararına, boşanmaya rağmen katlediliyor. Bir de tüm bunlara rağmen şiddetten kurtulmak için mücadele eden diğer kadınlar var. Onların sayısal bir verisine ulaşmak hiç de kolay değil. Çünkü hemen hemen her evde bir şiddet hikâyesi var. Bazıları var ki başlarına ne gelirse gelsin kendinden vazgeçmiyor.

Pendik’te buluştuğumuz 39 yaşındaki 5 çocuk annesi. Z.T. de bunlardan sadece bir tanesi “İnsan kendini önemsemeli ki hayatta kalabilsin. Yoksa koca şiddetine boyun eğip gider diyor” hemen ardından da ekliyor “Aman adımı yazma kocamdan kaçacağım.” “Hikâyen nedir?” diye sorduğumuzda da “Neresinden başlayayım” dese de şiddetin hayatına girdiği ilk evliliğini anlatmaya koyuluyor.

Z.T. ilk eşi ile severek evlenmiş hatta ailesini karşısına almış ve kaçmış. Sonrasından sevdiği o adamdan akıl almaz işkenceler görmüş: “Sırf zevk olsun diye üstümde sigara söndürüyordu. Defalarca vücudumun çeşitli yerlerine ütü bastı. Yediğim dayağı anlatmıyorum bile! Bazı günler acaba bugün vücudumun hangi köşesine ütü basacak, sigara söndürecek, bu tarafta yer kalmadı diye düşünürdüm. Bazen çocuklar uyumuyor diye bahaneler uydurup yanında bile yatmazdım korkudan.”

KAFAYA KOYDUM BOŞANDIM

Z.T. uzun süre işkence gördüğü kocasından boşanması kolay olmamış: “3-4 yıl sürdü ama olsun direndim, kafaya koymuştum boşandım.” Z.T. eşinden boşandıktan sonra ağabeyinin isteğiyle Erzurum’a gitmiş bir süre: “Ağabeyim boşanmak istediğimi ilk söylediğimde beni öldürecek sandım. Ama o kadar bezmiştim ki artık telefonda gel al canımı yapacak bir şey yok evli kalmayacağım dedim. Ağabeyim ise böyle evlilik olmaz elbette boşanacaksın dediğinde şaşırdım. Birlikte Erzurum’a gittik. Başlarda iyiydi ama daha sonra yengem istemedi sorun çıkardı. Mecbur İstanbul’a döndüm. Komşumuz İlyas T. benimle evlenmek istiyordu. Onun da önceki evliliğinden iki çocuğu vardı kendi çocuklarım derim ben hala onlara. Mecbur ağabeyimin evinden dönünce evlendim. Yani öyle severek değil. İlk 15 yılım kötü değildi. Ama bundan birkaç yıl önce eşimin beni aldattığını fark ettim. Boşanmak istedim ama iki çocuğum vardı ondan olan ve ikisi de küçüktü, cesaret edemedim.”

13 YIL KIZMI GÖREMEDİM

Şimdi yeniden boşanmak istiyor Z.T. ama eşi İlyas T. boşanmaya yanaşmıyor. Z.T. ise kararlı evden kaçmak için plan yaptığını söylüyor “Gözümü kararttım” diye de ekliyor. Çünkü eşi boşanma tartışmalarında kendisine şiddete yatkın olduğunu bazı davranışlarıyla hissettirmiş. “Belki ilk evliliğimde yaşadıklarımın yanından bunlar hiçbir şey ama ben yenden şiddet görmek istemiyorum. Hem sevmediğin, istemediğin biriyle aynı evde yaşamaya mecbur bırakılmak da şiddet değil mi? Bal gibi de şiddet. İlla ölmem ya da kolumu bacağımı mı kaybetmem lazım? Ben gençken yaşadıklarım yüzünden 13 yıl öz kızımı göremedim. Benim canımı kurtardığım evde o yıllarca dayak yedi, şiddet gördü.”

BANA DİLİN DE AYAĞIN DA UZADI DİYOR

Z.T. konuşma boyunca yıllar önceki halinde olmadığını vurguluyor. Her defasında burayı yaz olur mu diye de tembihliyor. Çünkü değişim onun için çok önemli. Değişimi hayatının her alanına yansımış. Kadınlarla birlikte şiddete karşı mücadele de ediyor. Toplumun kadına bakış açısını sorguluyor. “Boşanmak istiyorum tüm akrabalarım, bacılarım da dâhil karşı çıkıyor. Yapma etme. Neden? Bir tane kardeşim diyor ki gel benim yanıma yerleş, herkesin tanıdığı bir çevreye girince ‘otursam boşanmış kadın, sokağa çıksam boşanmış kadın’ diye laf edecekler. Erkek boşanınca laf eden yok bize 10 sıfat sıralıyorlar.”

KADINLAR SUSMASIN

Z.T. kadınlara da kızmadan duramıyor “susmasınlar, sustukça şiddet artıyor” diyor. Yanımızdaki arkadaşı Zahide “Kadınlar yavaş yavaş susmamayı öğrenecek sen de ilk seferlerde susuyordun” diye hatırlatma yapıyor. Z.T. ise “Evet çocuklarım küçüktü o zaman susmuştum” diyor ama ekliyor: “Boşanmaya çalıştığım eşim bana senin elin de ayağın da uzadı diyor. Çünkü susmuyorum. Eskiden susardım. Bağırsın bağırsın gitsin tartışma uzamasın diye düşünürdüm. Ama şimdi öldürsen susmuyorum çünkü haklarımı öğrendim. Ben ilkokul mezunuyum birçok kadın gördüm üniversite mezunu ama korkuyor. Kimse aç kalırım diye korkmasın ben gidip temizlik yapar yine çocuklarıma bakarım. Ama baba da sorumluluğunu bilecek tek başıma çocuk büyütürüm demiyorum ki. Düzgün davransın gelsin ilgilensin çocuklarıyla. Yoksa niye ‘ben sana tekmeyi atmasını bilirdim’ diyen bir adama katlanayım ki? Biz bunlarla yaşamaya mecbur değiliz. Ama kadınlar cesareti kendilerinde bulmalı. Ben yaşaya yaşaya buldum, gördüm. Çalışamam, çocuğuma bakamam diye bir şey yok. Hem dayanışma da var kadınlar arasında ben dayanışma görmesem bu kadarını yapamazdım. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği ile tanıştım örgütlenme ne o orada öğrendim. Yeri geldi okul için bile eylem yaptık. Herkes dernek deyince korkuyor. Korkacak bir şey yok biz kadınlar dayanışma olmazsa cesaret edemeyiz birçok şeye.”