TJKN: Kadın özgürlüğü soykırımcı savaşla boğulmak isteniyor

TJKN, Kürdistan’da kadın öncülüğünde yürütülen özgür yaşam mücadelesinin soykırımcı savaşla boğulmak istendiğine, bununla tecrit arasında doğrudan bağlantı olduğuna dikkat çekti.

Rusya Federasyonu’nda faaliyet yürüten Uluslararası Kürt Kadın Hareketi (TJKN) bileşenleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ne ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. 

Açıklamada, "Kürdistan’da kadın öncülüğünde yürütülen özgür yaşam mücadelesi soykırımcı bir savaş ile boğulmak isteniyor" vurgusu yapıldı.

'AKP VE DAİŞ AYNI MADALYANIN İKİ YÜZÜ'

Açıklamada şu hususlara değinildi:

"Kriz içinde bulunan erkek egemen sistemin dünya çapında kadınlara karşı sistematik saldırılarını bir savaş düzeyinde yürüttüğü bir dönemde bulunuyoruz. Bu sistematik saldırı ve kadın karşıtı savaşın en yoğun hissedildiği coğrafyanın başında Kürdistan geliyor. Kürdistan’da kadın öncülüğünde yürütülen özgür yaşam mücadelesi soykırımcı bir savaş ile boğulmak isteniyor. Rojava ve Güney Kürdistan’da DAİŞ ne ise, Kuzey Kürdistan’da AKP ve onun faşist koalisyon ortakları odur. Bu anlamda DAİŞ ve AKP Ortadoğu kadınları ve halkları açısından aynı madalyanın iki yüzünü oluşturuyor. 

'KADINLAR ALTERNATİF SİSTEMİ İNŞA EDİYOR'

Yaklaşık 20 yıl önce start alan Ortadoğu merkezli Üçüncü Paylaşım Savaşı günümüzde Kürdistan’da yoğunlaşıyor. Bunun esas sebebi, öz irade, öz örgütlülük ve öz savunmaya dayalı gerçek bir alternatif sistem inşa eden Kürtlerin direnişidir. Kadın öncülüğünde yürütülen ve kadının eşit katılımına dayanan bu sistem, bugün en fazla da Rojava Kürdistan’da inşa ediliyor. Söz konusu Demokratik Özerk sistem sadece Kürdistan için değil bütün Ortadoğu için model niteliğindedir. Kürtlere karşı bunca ağır ve insanlık dışı saldırıların geliştirilmesi de bundandır. Esasen halkların özgür ve demokratik yaşam seçeneği ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. 

'SAVAŞ VE KAOSLA TECRİT DOĞRUDAN BAĞLANTILI'

Bugün yaşanan savaş, kriz ve kaosun Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı adasındaki esareti ve tecrit içinde tecridi ile doğrudan bağlantısı bulunuyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmaya zorlanması ve esareti ile sonuçlanan 15 Şubat 1999 devletlerarası komplo ile start alan Üçüncü Paylaşım Savaşı şimdiden Türkiye’ye de ulaşmış durumdadır. AKP-MHP öncülüğündeki Türk faşist cephenin Kürdistan’da yürüttüğü soykırımcı saldırılar ile Öcalan üzerindeki tecrit içinde tecrit birbirine paralel geliştiriliyor. O yüzden de Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için yürütülen her çalışma, her çaba ve emek aynı zamanda hem Türkiye hem de Suriye ve Irak’ta Kürtlere ve halklara karşı yürütülen soykırımcı saldırıları durdurmaya hizmet eder. Sayın Öcalan’a yönelik tecrit ve esareti kırmayı amaçlayan her mücadele, aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesine güç katar. Zira Rêber Apo şahsında esir alınmaya çalışan aynı zamanda Kürt kadınının özgürlük tutkusudur."

'KÜRT HALKI VE KADINLARI DİRENİŞİ YÜKSELTİYOR'

Kürt halkı ve kadınlarının erkek zihniyetine ve faşizme karşı direnişi yükselttiğine dikkat çekilen açıklamada, "Ortadoğu’da DAİŞ’e karşı mücadelenin ana gücünü oluşturan Kürt kadınları, bulundukları her yerde eril şiddete ve kadın kırımına karşı bütün dünya kadınlarına ilham veren bir direnişi yükseltiyor. Bununla birlikte Türkiye’de ve Bakur’da direniş öncülüğünü üstlenen Kürt kadınları, her gün artmakta olan devlet kaynaklı ağır fiziki, cinsel ve psikolojik şiddete karşı direniyor" denildi.

TJKN, açıklamasının sonunda da şöyle dedi:

"Kürt kadınları bulundukları her alanda öz gücü ve öz iradesine dayalı kendi örgütlemesini, kendi sistemini ve kendi savunmasını yaratarak her yeri gericiliğe ve faşizme karşı mücadele alanı olarak ele alıyor. Bizi hakikate ve özgürlüğe götürecek tek yol budur. Başka yol yoktur. Tek bir kadın bile olsa kendine bu mücadeleyi esas almalıdır. Eğer bu bilinçle yaklaşmamız durumunda başaramayacağımız bir mücadele yoktur."