YJA Star Komuta Konseyi Üyesi: Zîlan olmazı olur kılan bir duruştur

Kara faşizm karşısında Zîlan duruşundan başka alternatiflerinin olamayacağını vurgulayan Pelşîn Koçgirî, “YJA Star olarak Zîlan'ın güçlü savaşçıları olmaya devam edeceğiz. Bütün kadınlara ve halklara umut ışığı olmak için elimizden geleni yapacağız" dedi.

YJA Star Komuta Konseyi Üyesi Pelşîn Koçgirî, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik komplo ve saldırılara karşı 30 Haziran 1996’da Dersim’de fedai bir eylem gerçekleştiren Zîlan'ın (Zeynep Kınacı) eyleminin amacını ve yarattığı etkileri değerlendirdi. 

Koçgirî’nin değerlendirmeleri şöyle:

 50 yıllık mücadelemizin her ayı aslında çok büyük kahramanlıklara, çok büyük direnişlere ve çok büyük çıkışlara sahip. Ama haziran ayının ayrı bir önemi var. Haziran ayı, Önderlikle özde buluşmanın, Önderlik felsefesini içselleştirmenin, onun yaşam tarzını kanıksamanın, kendine ait kılmanın ve Önderlik şahsında bu yaşam duruşunu, felsefesini savunmanın ayıdır. Bu yaşam felsefesi ve savunusu 1996’da Zîlan arkadaşla zirvede temsil edildi.

Bilindiği gibi o yıllarda Önderliğe karşı geliştirilen bir komplo söz konusuydu. Bu, esasta uluslararası komplonun başlangıcıydı ve komployu ilk fark eden, aynı zamanda komploya karşı eylem gerçekleştiren Zîlan arkadaştı. 1998’deki komplocu tasfiyeciliği ilk fark eden, bu noktada zindanlarda buna karşı bedenini ateşe veren, “gökyüzünde iki güneş olmaz” diyerek tavrını net ortaya koyan Sema yoldaştı. Yine partimizin direniş çizgisine, Kürtlük adına geliştirdiği direniş çizgisine karşı 1999’da başlatılan tasfiyeciliğe karşı büyük bir direniş sergileyen, bu anlamda 1 Haziran hamlesiyle başlayan direniş sürecinin ön neferi olan Gulan arkadaşın şehadeti yine bu ay içerisindedir. Tüm bu şehit arkadaşlar şahsında aslında Önderliğe doğru bağlılığın nasıl olması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu anlamda haziran ayı Önderliğe doğru bağlılığın ayı, Önderlikle doğru arkadaş olmanın ayı, Önderlikle buluşmanın ayı olarak tanımlanabilir. Bu vesileyle başta bu büyük şehitlerimiz şahsında tüm devrim şehitlerini sevgi saygı ve minnetle anıyoruz. Onların mücadelesini sonuna kadar devam ettireceğimizin, başlattıkları bu büyük çıkışı tüm halklar ve kadınlar için kesinleştireceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz.

ZÎLAN’IN EYLEMİ ÖNDERLİĞE BAĞLILIĞIN EN BÜYÜK EYLEMİYDİ

30 Haziran’dan sonra 27 yılı geride bıraktık. 30 Haziran’ı sadece böyle eylemsel bir çıkış, bir fedai duruş olarak tanımlamak elbette mümkün değil. Bu eylemin taşıdığı birçok anlam, birçok mesaj var. Bu tanımlamaları ilk başladığı yıllara atıfta bulunarak, yani eylemin geliştiği yılın genel durumunu gözden geçirerek de bazı şeyler belirtilebilir. 1996 yılında Önderlik karşısında komplonun ilk elden tezahür edildiği yıl oldu. Önderlik Sahası’nda büyük bir patlama gerçekleşti. Hem 1995, 1996, 1997’de hem de özellikle 1998 yıllarında yoğun operasyon süreçleri vardı. Aslında 1995’le başlayan ve tümden gerillayı bitirme, Önderliğe yönelme, hedef yapma girişimleri vardı. Bunu başta fark eden, bunun karşısında duranlardan biri Zîlan arkadaş oldu. Eylemi, aslında buna bir cevaptır. Bu eylem bizim için yaşam umudumuz, yaşam gerekçemiz olan; devrimin özünü, halkların geleceğini temsil eden Önderliğimize dokunamazsınız, demekti. Önderliği anlamanın, onu takip etmenin ne denli önemli olduğunu ortaya koyan bir eylemdi. Bu anlamda Önderliğe bağlılığın en büyük eylemiydi.  Ya da Önderlikle nasıl arkadaş olunması gerektiğini ortaya koyan bir eylemdi.

HALKLARA KARŞI SOYKIRIM DAYATMASI VARDI

Tabii eylem Dersim’de oldu. Şimdi de Lozan’ın yüzüncü yılına doğru gidiyoruz. Yani yüzüncü yıl arifesindeyiz. Lozan’la beraber Cumhuriyetin kurulma aşamasında, aslında halklara karşı soykırım dayatması vardı. Bu soykırım dayatması Ermeni, Asuri ve Kürt halklarına karşı geliştirilmiştir. Bu durum peyderpey kendini pratikleşme anlamında da gösterdi. Koçgirî, Şêx Saîd isyanı ve sonrasında Ağrı, en son Dersim isyanıyla aslında tümden jenosit uygulandı. Dersim, fethedilemeyen kalelerden biriydi. Ama en büyük katliam ve kırım Dersim’de uygulandı. Kürtlüğün özü böyle bitirilmek istendi. Halk olarak bitirilmek istendi ve cumhuriyetin esasları aslında bu soykırımlar üzerine kuruldu. İşte böyle bir alanda, böyle bir eylemi gerçekleştirmek de aslında Kurdistan devriminin yolunun ne kadar zor olduğunu biraz daha ortaya koyuyor. Yani Kurdistan devrimciliğinin farklılığını ortaya koyuyor. Eylemin taşıdığı anlamlardan biri de bu aslında. Kurdistan gibi soykırıma mahkûm bir coğrafyada yüzyıllık bir direniş içerisinde olundu. Yani böyle bir coğrafyada, saldırıların hâkim olduğu, buna karşı durmak, boyun eğememek, ona karşı bir iradeyi gösterebilmek ancak bu şekilde olabilir. Kurdistan devrimciliğin yolu budur aslında. Önderlik bunu da harekete başladığı süreçlerde ortaya koydu. Belki Kurdistan devriminin yolu ya da Kurdistan devrimciliğinin farkını daha güçlü ortaya koydu. İşte bu çizgi Zîlan arkadaşla biraz daha zirvede temsil edildi. Dolayısıyla bu, aynı zamanda evrensel devrimci duruşa Kurdistani bir kimlik kazandırma biçimidir.

TC ORDUSU HİZAYA GETİRİLDİ

Bir taktik tıkanmanın yolunu açan Zîlan arkadaşı, tam bir Kürt devrimcisi olarak tanımlayabiliriz. Bir boyutu bu. Yani Kurdistan devrimciliğinin yol-yöntemlerini, mücadele tarzını ve zorluklar karşısında göstermesi gereken keskin eylem biçimini, keskin duruş, keskin direniş biçimini ortaya koyması anlamında da bir tanımlamadır. Bir ortaya koyuş biçimidir. Bu anlamda taşıdığı bir anlam var.

O dönemde, biliyorsunuz; gerillanın sürdürdüğü bir savaş vardı. Bu savaşta aslında TC ordusu bir noktaya kadar hizaya getirildi. TC ordusu gerillayı yenemedi. Dolayısıyla yönünü Önderliğe döndü, Önderlik biterse gerillayı da bitirme konsepti daha o yıllarda başladı. Yani startı o yıllarda verildi. Yine gerillada da tarzda bir tıkanma, tekrar etme vardı; bunu aşma noktasında Önderliğin yoğun bir çabası olsa da çok fazla cevap olacak tarzda bir çıkış olmamıştı. Tabii bazı eylemlilikler oldu. Zagroslar’da, Botan’da, farklı yerlerde büyük eylemlilikler olsa da tekrarlar bunu çok fazla aştıramıyordu. Bir kısır döngüye girme konusu olacaktı. İşte Zîlan arkadaşın mücadelesi bu şekilde gelişti. Buraya kadar yürütülen çıkış, aynı zamanda gerilla mücadelesine yol aldırma açısından da önemli bir çıkıştı. Olmazı olduran bir Önderlik tarzıdır, bir Önderlik felsefesidir. Hareketimizin başlama özüdür.

Zîlan olmazı olur kılan, bu anlamda gerillayı taktiksel açıdan geliştiren, düşmana da; ne yaparsanız yapın, bu noktada gelişecek mücadelenin önünü alamazsınız mesajını veren, gerekirse canlarımızla siper oluruz ama bu noktada bulunduğunuz her alanda başınıza bir bomba gibi bile patlarız, diyen bir duruş olmuştur. Bulunduğunuz her alanda nefesinizi bile tüketebiliriz, tarzında bir anlam ifade ediyor. Bu anlamda büyük bir gerilla çıkışıdır. Onun için Önderlik dedi “Zîlan komutandır, bizler onun emir eriyiz”. Çünkü Önderliği bu noktada en iyi anlayan Zîlan’ın kendisi olmuştur. Onun cevabını da kendisi verdi. Ondan sonra bütün gerilla çıkışlarını, hatta günümüzdeki stratejik anlamda yaşadığımız değişiklikleri ve onu uygulama biçimini de aslında Zîlan’ın gerçekleştirdiği eylemle ele almak mümkün.

GERİ ERKEK ZİHNİYETİNDE PATLADI

Zîlan arkadaşın eylemi, aslında bir öz irade arayışı, yaşama yeniden sahip çıkma arayışı, kadının yaşamda yeniden var olma biçimidir. Kendini bulma arayışında bir bomba gibi patladı. Geri geleneksel erkek zihniyetinde patladı bu bomba. Aslında bu, dayatılan bütün geleneksel yaklaşımlara karşı bir bombaydı. Bu anlamda yakalanan düzeyin; hem kadın hareketi açısından hem de PKK içerisinde gerçekleştirilen ve yakalanan düzeyin geri döndürülemezliğinin kanıtıdır Zîlan arkadaş. Zîlan, bunu kendi eylemiyle ilan etmiş ve ispatlamış oldu. Yani özgürlük noktasında da iddiamız ortadadır. Bunun için verilen bedeller vardır. Öncesinde Bêrîtan vardı, Bêrîvan, Ronahîler vardı. Halkın içinden Rahşan gibi genç kızlar çıktı. Önderlik bunları tanımladı zaten. “Özgürlük kolay olsaydı Ronahî ve Bêrîvan kendini yakmazdı”. Aslında bu çizginin bir devamı ve tüm birikimlerin bir toplamı olarak Zîlan, yani çıkan bu öz, çıkan bu irade, çıkan bu yaşam duruşu ve yaşamını sahiplenme iradesi artık geri döndürülemez olmanın ifadesidir. Yani özgürlük artık bir kere kavranmıştır, fark edilmiş, hissedilmiştir. Artık bunun sonrasında geriye dönüş olmaz. Bu anlamda kadın hareketinin örgütlenmesi açısından da yeni bir aşamayı ifade etti.

Zîlan arkadaş, mektubunda anlam arayışından bahsediyor. Anlamlı yaşamaktan bahsediyor. Aslında bu, Önderliğin de yaşam, yaklaşım biçimidir. Çocukluktan itibaren anlamlı yaşama, doğru yaşama ve insan gibi yaşama arayışı, Önderliğin hareketi ortaya çıkarmasına götürdü. Bu, Zîlan arkadaşta da çok üst boyuttadır. Bu eylemi, bu anlam arayışının yaşama taşınması olarak değerlendirilebiliriz. Yoksa sadece bir düşman gerçekliği var, onu vurmak gerekiyor, gidip bir eylem yapalım mahiyetiyle gerçekleştirilmiş bir eylem değil. Önderlik bunu manifesto olarak değerlendiriyor. Çünkü içinde ciddi bir bilinç düzeyi var. Tarihsel bir fark ediş var, toplumsal bir fark ediş var hem kadın hem de Kürt olarak kimliksel bir fark ediş var. Aslında bütün bu fark edişlere, olumsuzluklara verilen cevap ve bu olumsuzlukları reddedip onun üzerinden olması gerekeni ortaya koyma eylemidir. Burada Zîlan arkadaş açısından açığa çıkan güç ve irade, aslında birçok yaratımda bulundu. Mesela günümüzde kadın ordulaşmasının geldiği düzey, bunun bütün dünyada yarattığı etki, heyecan, umut düzeyi sadece kadın hareketi açısından değil genel demokratik çevrelere, özgürlük arayışında olan kesimlere umut olma biçimini bile ele alsak, elbette yarattığı bir düzey var. Geliştirdiği birçok şey var.”

BİZ ZÎLAN ARKADAŞIN ÖĞRENCİLERİYİZ

Yaşam dinamiktir, durmaz akar. Mücadele de öyledir. Yani her seferinde kendisine yeni şeyler katarak devam eder, ilerler, geliştirir. Zîlan arkadaşın eylemi, kadın duruşunda, iradesinde ve ordulaşmasında geri dönülmez bir şeyi açtı. Kendisiyle beraber yeni yaratımlar getirdi. İşte ondan sonra kadın partileşmesi geliştirildi. Daha sonrasında KJK ile kendi sistemini kurma, geliştirme, bunun özgün duruşunu daha güçlü oturtma düzeyi gelişti. Tabii bu süreçler içerisinde kadının savunma gücü olarak YJA Star da kendini ordulaşmanın devamı olarak farklı bir aşamaya taşıdı.

Tasfiyeciliğin yaratmak istediği, hareketi bitirmek istediği çabalar az çok biliniyor. Bu dönemde tasfiyeciler yoluyla en fazla da kadın üzerinde oynama, aslında kadının ordulaşma içerisindeki yerini biraz daha geriye çekme eğilimleri gelişti. Kadının artık farklı boyutlarda olabileceğini ve kadına savaşmak yakışmaz gibi algılar, düşünceler yaratılmaya çalışıldı. Ama biz Zîlan arkadaşın öğrencileriyiz. Onların ışığında, onlarla irade kazanan bir gücüz. Dolayısıyla geliştirilmeye çalışılan yanlış yaklaşımların, yanılgıların çok büyük bir yansıması olmadı. Çünkü yaratılan değerlerin nasıl birebir savaş düzeyiyle, direniş düzeyiyle ortaya çıktığını biliyoruz. Bunun nasıl değişim yarattığını, o değişimin nasıl yaşamı güzelleştirdiğini biliyoruz. Bunu kendi gözlerimizle gördük.

KARA FAŞİZM KARŞISINDA BAŞKA DURUŞ BİÇİMİ OLAMAZ

En son Mêrdîn de şehit düşen arkadaşların görüntülerini herkes izledi. O arkadaşlarda yaşanan gerçeklik, şehadetin getireceği sonuçları bilme rahatlığıydı. Gerilla duruşuna katılmak böyledir. Aslında bu, bütün mücadele alanları açısından da böyledir. Yani bu kara faşizmin karşısında başka duruş biçimimiz olamaz. Bizler için, Kürtler için, halklar için asıl belirleyici olan, mücadeledir. Herkesin yapacağı bir şey vardır. Yeter ki durumunu, duruşunu, tutumunu net ortaya koysun. Kimliğini, varlığını sahiplensin, bunun gereklerini yerine getirsin. Aslında Zîlan arkadaşın çağrısı buna yöneliktir. Bu çağrıyı da herkes bu açıdan ele alıyor, ona göre yaklaşım sergiliyor; bu inançtayız. Çünkü bunun dışında bir duruş, yaratılan bu kadar değere ihanet olur. Bunu ne dönem kabul eder ne de var olan koşullar kabul eder. Ya yanılgılarla seni siler geçer ya da sen o değerlerle büyürsün gelişirsin. Bunun için Zîlan duruşu önemlidir. Çünkü bize karşı gelişen saldırılar, bitirme çabaları, esasında sadece bir yerde gerillayı bitirmek değil, onun taşıdığı felsefeyi, yaşam duruşunu bitirmektir. Yaşam anlayışını bitirmektir. Şimdi her yerde Türk devleti kadınlara saldırıyor. Aslında Zîlan duruşunu sergileyen herkese karşı bir saldırı var. Bunun karşısında vereceğimiz bedeller ne olursa olsun yaratacağı sonuçlara bakıp ona göre katılmak, ona göre kendini ayarlamak gerekiyor. Zîlan bunun mesajıdır. Bu her dönem için geçerlidir ama bu dönem için daha fazla geçerlidir. Biz YJA Star olarak Zîlan komutanımızın güçlü savaşçıları olmaya devam edeceğiz. Bütün kadınlara ve halklara umut ışığı olmak için elimizden geleni sonuna kadar yapacak, bunun için bütün yönleriyle mücadeleye katılacağız. Onun öğrencileri olduğumuzu ortaya koyacağız. Bu noktada kararlıyız. Kararlılığımızı bu iki yılda öne çıkan kahramanlar ortaya koydu. Onlara verdiğimiz sözün gereği de olsa bunun gerekliliklerine göre yaşayacağız. Buna göre de mücadele edeceğiz.