‘Asla vazgeçme biz devrimi bunun için yapmadık!’

16’ncı Filmmor kapsamında gösterilen Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın yönettiği “Yeter Artık Yeter” filmi, bir grup polis tarafından tecavüze uğrayan ve tüm gece hastanede, karakolda bunun mücadelesini veren kadının hikayesini anlatıyor.

Filmi 9 bölümde anlatan yönetmen Hania, özellikle tecavüz sahnesine değinmeden sonrasında yaşanan adli olayı takip ediyor. Arkadaşlarıyla bir üniversite gecesi organize eden genç kadın, orada tanıştığı bir gençle otelin sahil boyunda yürüyüşe çıkar. İkinci bölüme geçen yönetmen seyirciye tecavüz sonrasını anlatmaya başlar. Kadın yanındaki erkek arkadaşıyla hastane hastane dolaşmakta ve rapor almaya çalışmaktadır. Fakat raporu özel hastanede alınmayacağını öğrenince devlet hastanesine giderler. Burada da adli tıp görevlilerinin polis soruşturma açarsa ancak bakabileceklerini söylemesi üzerine karakola gitmek zorunda kalırlar. Fakat tüm gece süren bu bürokrasi sanıldığı kadar kolay aşılmaz. Zira son duraklar olan iki karakolda polis teşkilatı kendi içlerinde bu suçu örtbas etmeye çalışır.

KADINLARIN MÜCADELESİ BİTMİŞ DEĞİL…

Film boyunca yönetmen, tecavüze maruz kalan kadın karakteri polisten korkan, şikâyetini geri almaya meyilli biri olarak çiziyor. 21 yaşında, üniversite öğrencisi olan bu genç kadın, üzerindeki parti kıyafetinden dolayı suçlandığında ya da polisler tarafından korkutulduğunda her defasında da mücadele etmemeyi seçenek olarak görüyor kendine. Ama onu cesaretlendiren her seferinden gece boyu yanında olan ve yeni tanıştığı erkek oluyor. Ya da tüm teşkilat içerisinde işini yapmaya yasaları uygulamaya çalışan daha ‘düzgün’ bir polis, küçük desteklerle onu teşvik edebiliyor. Bu kısımları başta rahatsız edici gelse de filmin tamamına bakıldığında Tunus’un politik, toplumsal ve sosyo- ekonomik durumunun da filmin satır aralarında olduğu görülebiliyor. Bu toplumsal yapı içerisinde de kadının hala çok etkili olmadığı görülebiliyor. Zira Arap Baharı’nın fitilini ateşleyen Tunus’ta kadınların hâlâ bu sistem içerisinde vermeleri gereken köklü bir mücadele var.

DEVRİMİ TÜM TUNUS’A ANIMSATIYOR

Öte yandan genç bir kadının tecavüze uğramış olması ya kuşkuyla (polis teşkilatı dışındaki alanlarda da) ya da çok normalmiş gibi karşılanıyor. Bin Ali’yi tahttan indiren devrimden önce Tunus’ta da o coğrafyada kadınlara biçilen kaderin bir benzeri vardı. Zira tecavüz ettiği kadınla evlenince ceza almayan erkekler için kara haber geleli çok da uzun yıllar olmadı.

Yönetmen, tecavüz ve verilen tepkileri anlatırken toplumun diğer alanlarında yaşananlara da yer veriyor. Çünkü bunların ayrılmadığı, demokrasinin hala oturmuş bir sistem olmadığı ortada. Devlet hastanesinde çökmüş sistem ya da polislerin ‘mafya teşkilatı’ gibi hareket etmesi birbirinden ayrı düşünülmeyecek şeyler. Hania bir bakıma eski sistemle yenisi arasında boğuşan bir Tunus çiziyor. Ona göre kadınlar hala ürkek. Bu yüzden erkek karakterin tecavüze uğrayan arkadaşına “Asla vazgeçme biz devrimi bunun için yapmadık!” diyor. Bir nevi yönetmen de Tunus’a, kadınlara ve dahasına bunu anlatıyor.

Kaouther Ben Hania meseleyi sistemden ayırmadan, hemen hemen tüm bürokrasiye sirayet etmiş erkek iktidarına ve ona karşı direnenlere ithafen yapıyor. Ama devrimin birçok alanda hâlâ bitmediğini özellikle de kadın devriminin vazgeçmeden süreceğine dikkat çekiyor.

Sinemasal anlamda güçlü bir yapıya sahip olmayan “Yeter Artık Yeter” Türkiye’nin de uzak olmadığı ve gün geçtikçe gericileşen hukuk sistemiyle sıkıştırılan kadını ve benzer bir mücadelesini anlatması açısından önemli bir yerde duruyor…